Şok Geçirme, Şok Geçiren Hastanın Bakımı, Tedavisi
Bakım sırasında her türlü fizik hareketlerden kaçınılmalıdır. Ancak hastayı rahatlaştıracak, sürgü verme, el ve yüz yıkama tedbirleri alınmalıdır. Hastayı trendelenburg pozisyonunda tutmadan evvel doktorun talimatı alınır. Çünkü bazı vakalarda trendelenburg pozisyonu üst taraftaki iç kanamaları artırır. Batın organlarının diyafragmaya baskıları da solunumu güçleştirir. Bu ihtimalleri göz önüne alarak tıbbi tedaviden evvel hastayı düz olarak tutmakta fayda vardır. Hastayı sakinleştirmek için barbûtüratlar kullanılabilir. Ağrıların giderilmesi için tıbbi tedavi uygulanır. Çünkü ağrı başlı başına şok yapabilir. Hastaya neler yapılacağı hakkında bilgi vermek ve onun sorularına uygun biçimde cevaplandırmak da endişelerin giderilmesi yönünden gereklidir.
Şoke olmuş bir hastaya ilaç verirken, periferik dolaşımın bozulmuş olduğu dikkate alınmalıdır. Deri altı enjeksiyonlar bu nedenle tavsiye edilmez. Deri altı yoluyla ilaç vermek gerekiyorsa, dolaşımın normale dönmesi beklenir.
Değilse fazla dozların doğurabileceği komplikasyonlar sonucu durum kötüleşir.
Hastanın tansiyonu, her 5 veya 10 dakikada bir ölçülmelidir. Tansiyonun yükselip alçalmasına göre ayarlanan ilaç dozları bakımından, çok gereklidir. Doku nekrozu yapan ilaçların enjeksiyondan sonra herhangi bir gelişme yapıp yapmadığı da enjeksiyon bölgesinde izlenmesi gereken önemli hususlardan birisidir.
Bakım esnasında şoku meydana getiren sebebe yönelik tedavi uygulanır. Dolaşım sıvı ya da kan kaybı ile yavaşlamış kalp volümü azalmış ise, böbrek üstü bezi salgısı olan epinefrln zamanla etkisiz kalarak denkleştirici damar daraltma özelliği kaybolur. Bundan dolayı önceleri normal olan tansiyon, sonra düşer. Dolaşım iyice yavaşlar, dokularda anoksemi meydana gelir. Solunumun sağlanması ve oksijen verme işlemlerine çabuk başlanmazsa dokularda harabiyetler meydana gelir. Özellikle sinir sistemi, karaciğer, böbrekler ve akciğer dokuları öncelikle harabiyete uğrar. Diğer belirtiler ve tansiyon düşüklüğünün sonucu doku nekrozları hızlanır.
Şok sebebi sıvı ya da kan kaybı ise, öncelikle kaybedilen, sıvının yerine konmasına çalışılır. Kan verilmesi gereken vakalarda kan bulununcaya kadar, kan yerini tutacak plazma ya da plazma yerini tutan sıvılar uygulanır. Bu sıvıların bulunması gecikirse serum fizyolojik verilir. Kan, tansiyon normale dönüşene kadar istenilen hızda verilmelidir.
Oksijen açlığının giderilmesi için oksijen verme işlemine aynı zamanda başlanabilir.
Elektrolit dengenin bozuk olması halinde veya yetersizliğinde damardan veya ağız yoluyla uygun sıvılar ve elektrolitler verilir.
Kan hacmi normale döndürüldükten sonra, damarları daraltan ilaçlar verilir. Şok, kalp yetmezliğine bağlı ise kalp tonikleri verilir.
Kortizon tedavisi görmüş bir hastanın böbrek üstü bezi atrofiye uğrayabilir. Bunun sonucu olarak primer şok hızla gelişir. Böyle vakalarda damardan kortizon verilerek şok tedavisi yapılabilir.