Stres Depresyon Depresif Hastalik Cesitleri

Depresif Hastalık, Depresyon Çeşitleri, Depresyon Hastalığı

Primer depresyonlar


Bu depresyonlar oluş sebepleri, ortaya koydukları be­lirtilerin birbirinden farklı olması, tedaviye verdikleri cevapların farklı olması ve tarihçeleri açısından birçok alt sınıflara ayrılmışlardır. Bu depresyon tipleri arasında en belirgin ve önemli olanı "endojen depresyon"dur. Bu şekil, bünyesel-biyolojık sebeplere bağlıdır. Endojen depresyon da kendi arasında dört alt gruba ayrılmıştır. Bunlar:

1- Ürkeklik, çekingenlik, toplum hayatından uzaklaşma, girişkenliğin kay­bı, uyku bozukluğu ve çok erken uyanma, beslenme bozukluğuna ve iştah kay­bına bağlı olarak ortaya çıkan kilo kayıpları ve şiddetli suçluluk duygulan gös­teren şekil.
2-Depresyonun bu şeklinde kişinin çevresinden ve olaylardan gelen stres faktörü ile negatif bir ilişkisi olduğu ifade edilmektedir.
3- Özellikle yaşlılıkta ortaya çıkan şekildir. Yaşlılıkla beraber gelen bir seri metabolik değişikliğe bağlı olması muhtemeldir.
4- Kişilik yapısı ile ilgilidir. Doğuştan gelen bir kişilik yapısı bozukluğu ve­ya sapmasının kişide çevresi ile uyum bozukluğu yapması sonucu ortaya çık­mış bir küskünlük ve davranış bozukluğu olarak kabul edilir.

Sekonder depresyonlar


Bu durumlarda esas hastalık başkadır. Depresyon bu esas hastalığın yanında görülen bir belirti olarak dikkati çeker. Şizofrenler­de görülen depresif haller, bir beyin sarsıntısında ortaya çıkan depresif- görü­nümler, bir zehirlenme halinde raslanan durgunluk halleri bu türdendir.

Sekonder depresyonlar, primer olanın aksine, beraberinde bulunduğu asıl hastalığın gidişi ile yakından ilgilidir. Birinci sebebin ortadan kalkması halin­de sekonder depresyonun kendiliğinden çözüldüğü görülebildiği gibi, birinci hastalığın gösterdiği değişiklikle ilgisi olmaksızın kendiliğinden varolabilir veya ortadan kalkabilir.

Unipolar ve bipolar deyimleri ilk defa 1962 yılında Leonhard, Korff ve Schulz adlı üç araştırıcı tarafından teklif edilmiştir. Bir kısım hastaların zaman zaman depresif nöbetler ve zaman zaman aşırılık nöbetleri gösterdiği dikkati çekmiş ve bazı hastaların ise ya sadece depresyon veya sadece aşırılık halleri içine girdiği görülmüştü. Bir kısım araştırıcı sadece aynı türden hastalık geçirme ha­linin ayrı bir hastalık olduğuna ve ard arda aşırılık ve depresyon geçirme hali­nin ise ayrı bir hastalık olduğuna inanmaktaydı. Unipolar deyimi hernöbetli dep­resyon veya aşırılık olan haller için kullanılmış ve bipolar deyimi ise aynı has­tada değişik sürelerde hem depresyon hem de manik nöbetlerin ortaya çıkma­sı için kullanılmıştır.

Unipolar depresyonlar genellikle 40 yaş civarında görülür. Hısım-akraba ara­sında rastlanmaları ihtimali azdır. Nöbet aralıkları oldukça uzundur ve bir insa­nın hayatında birkaç nöbeti geçmez.
Bipolar depresyonda hem depresif hem de manik devre ortaya çıkar. Bazen çok kısa aralıklarla hasta birinden diğerine geçebilir. Başlama yaşı ortala­ma 25 yaş civarındadır. Bir kişi hayatında çok sayıda manik-depresif nöbet ge­çirebilir.

Depresyonların sınıflandırılmasında en son aşama, Amerikan Psikiyatrı Ce­miyeti "APA"nın 1952 yılında başlattığı ve bugüne kadar dört kitapta topladığı bir sınıflamadır. DSM kısaltılmış ismi ile tanınan bu kitapların her biri DSM-I, DSM-II, DSM-III, DSM-IV olarak isimlendirilmiştir. DSM adı, Diagnostıc Statıs-tical Manual kelimelerinin baş harfleri alınarak yapılmıştır. IstatistikTeşhisKİ-tabı anlamındadır. Bu kitapta hastalıklar belirli gruplarda toplanırlar. Bir has­talıkta mutlaka bulunması gereken belirtiler, bulunmaması gereken belirtiler ve eşlik edecek belirtiler açık ve kesin bir şekilde ayrılmıştır. Bu sınıflamanın yapılmasında Adolf Meyer'in psikobilojik görüşlerinden önemli ölçüde istifa­de edilmiş, bunun yanı sıra psikiyatrik hastalıkların milletlerarası sınıflandırıl­ması da dikkate alınmıştır. DSM sınıflamasının yapılmasında.amaçlanan fay­dalar, aşağıya birkaç madde halinde çıkarılmıştır:

a- Hastalığın kolay tanımlanması ve tedaviye girmede vakit kazanma.
b- Psikiyatrik hastalıkların sınıflamadaki gerçek yerlerini almaları.
c- Uygulamacı ve araştırmacı hekimler arasında ortak kavramların getiril­mesi ve ortak bir dilin konuşulması.
d- Öğrencilere ve sağlıkla ilgili personele öğretim kolaylığı getirmesi.
e- Daha önce kullanılmakta olan ve ICD-9 olarak tanınan sınıflama ile bir uyum ve uygunluk sağlama arzusu.
f- Psikiyatriye her gün anlaşılmayan yeni kelime ve kavramların sokulması­nı engellemek.
g- Daha yüksek anlatım gücünde kelime ve kavramların kullanılmasını yay­gınlaştırmak.
h- Özellikle adli psikiyatrik olaylarda teşhislere açıklık ve kesinlik getirmek.
Bu kısa tanımlamadan sonra DSM-IM'e göre yapılmış olan bir depresyon sı­nıflaması görüyoruz.

DSMIII Affektif Duygusallık hastalığını üç grupta toplamaktadır.

1- Majör affektif bozukluklar.
2- Spesifik-kendine göre özellikleri olan affektif bozukluklar.
3- Atipik-başka hastalıkların beraberliğinde görülen ve belirtileri değişik ola­bilen depresyonlar.

1- Majör affektif bozukluklar: İki gruba ayrılmıştır, her grup da kendi arasın­da alt gruplara bölünmüştür.
A. Bipolar bozukluk.
a- Karışık "mixed" şekiller.
b- Manik "manic". Aşırılıkla beraber olan şekil.
c- Depresif-depresyonlu
B. Majör depresyon.
a- Bütün hayat boyu görülmüş tek depresyon nöbeti. b- Çok sayıda tekrarlayan depresyon nöbetleri.

2- Diğer spesifik affektif bozukluklar.
a- Siklotimik bozukluk. Belirli devrelerde ortaya çıkan şekil, b- Distimik şekil. Bu şekil depresif nöroz olarak da bilinmektedir.

3- Atipik affektif bozukluk. a- Atipik bipolar bozukluk, b- Atipik depresyon.
Kitabımızda gerek klasik görüşleri yansıtan, gerek modern görüşlere yer veren depresyon sınıflamalarına ait örnekler verilmiştir. Şimdi de depresyon­ların bir hastalık tablosu içindeki görünümlerinden bahsedelim. Bu bölümde depresyonların değişik şekilleri teferruatlı olarak anlatılacaktır. Psikotik Depresyon Kronik

Saf bir sıkıntı nörozunda aşağıya çıkarılmış olan belirtiler bulunmalıdır.

a- Motor gerginlik hali. Gerginlik, adale ağrıları, adalelerde kasılmalar, gev şeyememek, yorgunluk, göz kapaklarında oynama ve seyirmeler, huzursuzluk, kolayca uyarılabilme, gergin bir yüz ve ifade, hızlı ve sesli bir solunum.
b- Anlamsız beklentiler. Her an kötü bir şey olacağı hissi ve beklentisi, en­dişe, tedirginlik, sıkıntı, ağızda anlaşılmaz mırıldanmalar, bayılma ve ölme kor­kusu, her an kötü bir şey olacağı korkusu, aile bireylerinden herhangi birine gelecek bir kötülük veya zarar endişesi.
3- Bitkisel sinir sistemi bulguları. Terleme, kalpte hızlanma ve vuruntu, so­ğuk ve ıslak eller, ağız kuruluğu, baş dönmesi, boğaz kuruluğu, ses kısılması, sık sık idrara çıkma hali, midede yanma, acılık ve karışılık hissi, sıcak basma­sı, solukluk, nabız sayısının yükselmesi.
4- Bir çeşit uyanıklık ve alarm hali. Dikkatin aşırı artması ve beden görevle­ri üzerinde yoğunlaşması. Buna rağmen hastanın görüş ve kavrama keskinliği­nin kaybolması, uykuya geçişte ve uyumada güçlük, yorgunluk.
Bu hastalık da tıpkı panik halinde olduğu gibi fizik hastalıklar, özellikle kah­veye aşırı düşkünlük ve organik zihin hastalıklarının seyrinde ortaya çıkan be­lirtilerle karıştırılabilir. Ancak bugün için hastalığın hazırlayıcı sebepleri iyi bilinmemektedir.