Migreni Uyaran Nedenler, Migren Neden Oluşur, Migren Nedenleri
Kalıtım
Migrenli bir hastanın anne ya da babasından birinde ya da kardeşlerinde aynı rahatsızlığın görüldüğü sık rastlanan bir durumdur. Migrenle birlikte, aile bireylerinde öteki bazı alerjik hastalıklara, örneğin astıma da rastlanılabilmektedir. Bu alerjik duyarlılığın mı ya da bir başka nedenin mi kalıtımsal yollardan migrene yol açtığı ise bilinmemektedir.
Bunalım ve kişilik
Tipik bir migrenlinin kişiliği şu sözcüklerle tanımlanabilir: Telaşlı, ayrıntılarla çok ilgilenen, her şeyde en mükemmeli isteyen, kolay kolay hoşgörü göstermeyen, titiz ve kuşkulu. Böyle bir insan, işinde çok başarılı olabilir. Ancak kolayca sakinleşemez ve değişik ortamlara ve olaylara uyum gösteremez. Bir bunalım —özellikle de duygusal bunalım— anında, bu tür bir kişiliğe sahip insanlar, eğer eğilimleri de varsa, migrenin kucağına kolayca düşerler. (Migren Oluşumu, Migren Mide)
Uykusuzluk ve uzun süreli yorgunluk gibi fiziksel kökenli gerginliklerde aşırı bedensel çaba, sıcak ve soğuğa çok muhatap olma gibi etkenlerle birleştiklerinde migrene karşı birer çağrı niteliği kazanırlar. Böylesi bunalım ve gerginlikler, çok şiddetli migren ataklarını tahrik edebilecekleri gibi, tansiyon kaynaklı başağrılarıyla birlikte görülen küçük migren ağrıları için sürekli ve uygun bir ortam da yaratabilirler.
Besin, besin yetmezliği ve beslenme
Birçok migren hastası, düzenli öğünlerden birini kaçırdığında, bir migren nöbetinin gelebileceğini iyi bilir. Düzenli öğünlerde yenen pişmiş besinler yerine ara sıra atıştırılan peynir ya da çikolata türü besinler ise migreni önlemek yerine tahrik eder.
Yeterince beslenmeyen insanlar, Ortodokslar, Yahudiler ve Müslümanlar, oruç tuttukları dönemlerde migren ataklarını daha sık yaşarlar.
Bazı besin türlerinin, migren nöbetlerini tahrik ettiği bilinmektedir. Bunun nedeni, bu tür besinlerin kan damarlarının hacimleri üızerinde etkin olmalarıdır. Eğer kişinin bu besinlere karşı alerjisi varsa, beyne ve vücudun çeşitli kesimlerine kan götüren damarlarda daralma görülür. Alerjik gıda türlerinin en önemli örnekleri arasında çikolata, peynir ve diğer süt ürünleri, yağlı besinler (özellikle domuz eti) ve alkol sayılabilir. Çay ve kahve ile ilgili kuşkular da henüz giderilememiştir. Çikolata ve peynirde, bazı kişilerde migren ağrılarını uyaran tyramîne adlı bir kimyasal madde vardır. Alkolde bulunan histamin de aynı etkiyi yapar. Migrenden rahatsız olmayan insanlar, bu tür besinleri aynı oranlarda aldıklarında herhangi bir rahatsızlık belirtisi göstermezler.
Gerçek besin alerjileri, migren nöbetlerinin uyarılmasında farklı bir etki gösterirler. Bir besinin bileşiminde, migrenlinin duyarlı olduğu bir madde (alerjen) vardır. Hasta, vücudunda, söz konusu alerjene karşı bir tür savunma silahı (antikor) geliştirir. Hasta ve besin karşı karşıya geldiklerinde, yani besindeki alerjenle vücut içindeki antikorun kimyasal bir tepkime göstermeleri durumunda, bazı kimyasal maddeler salgılanır. Bu maddeler, hastalık belirtilerini uyarır. Hastanın başındaki kan damarlarında yapısal değişimler meydana gelir ve bunu migren ağrıları izler.
Migrenli hastaların kaç tanesinin besinsel ve beslenme kaynaklı alerjik sorunlardan etkilendiğini kestirmek güçtür. Kimi uzmanlar, tüm migrenlilerden ancak yüzde 10'unda besin ve beslenme kökenli duyarlılık olduğunu öne sürerken kimi uzmanlara göre bu oran yüzde 30 hatta 40'a kadar çıkmaktadır.
Fiziksel ortam
Sıcak hava, özellikle kuru olduğu zaman migren hastalarını olumsuz yönde etkiler. Sinema ve tiyatro gibi kapalı yerlerdeki hava da, hele bir de sigara dumanı ile iyice kirlenmişse, migrenliler için büyük tehlike demektir. Bazı hastalar da düşük basınca karşı duyarlıdır ve hemen etkilenirler.
Deniz, kumsal, kar ve buz gibi, aşırı parlak görünümlü yüzeyler de kimi migrenlileri büyük ölçüde rahatsız eder. Bugünlerde, özellikle işyerlerinde çok yaygın bir biçimde kullanılan floresan lambalarından yayılan titrek ışıklar da migrenlilerin nöbetlerini tahrik eden etkenler arasındadır. Kısa adı EEG olan beyin grafisi (elektroansefalografi) beyin işlevleri sırasında görülen çok küçük elektriksel değişimleri ölçümleyen bir sistemdir. Bu yöntemin kullanılması sırasında, görme bölgesinin bulunduğu başın arka kısmındaki tepkimelerin saptanabilmesi için titrek ışıklardan yararlanılır. Migrenli hastaların ve onların yakınlarının bu tür EEG ölçümlerinde titrek ışığı, karşı büyük tepki gösterdikleri belirlenmiştir. EEG çekimi sırasında titrek ışığa tepkime gösteren her kişi, migren hastası olmayabilir ama tüm migren hastaları tepkime gösterirler. Bu nedenle, böyle bir tepkinin alindığı durumlarda öteki bazı ölçümlerde hastalık saptanabilir.
Kimilerine göre, sıcak ve kuru hava, gürültü ve titrek bir ışık bir araya getirildiğinde tipik tepkiler gösteren kişide mutlaka migren vardır. Ama bu yargıya katılmayan tıp uzmanları da bulunmaktadır.
Göz yorgunluğu
Birçok migrenli hasta, belirli aralıklarla göz doktoruna muayene olduğunda ya gözlük takmak ya da gözlüğünün camlarını daha güçlü merceklerle değiştirmek zorunda olduğunu öğrenmektedir. Bunun nedeni göz yorgunluğu ve görme bozukluklarının ilerlemesidir. Yorgunluğun ve görme bozukluklarının kaynağı ise sık sık tekrarlanan migrensel başağrılarıdır. Sürekli olarak büyük bir dikkat isteyen işlerde çalışanların gözleri de zamanla yorulur ve bu yorgunluk migren üzerinde uyarıcı bir etki gösterebilir.
Seyahat
Migrenli hastaların çocukluk yılları incelendiğinde, büyük bir bölümünün seyahatler sırasında araç tutmalarından yakındıkları ortaya çıkar. Bu tür rahatsızlıklar, yaşın ilerlemesiyle birlikte ortadan kalkar, erişkinlik döneminde kişi seyahat sırasında otobüs ya da gemi tutmasından yakınmayabilir. Ancak, çocukluktaki midesel rahatsızlıklar şimdi migrensel şikâyetlere dönüşmüştür ve seyahatler artık o hasta için migreni tahrik eden bir olgu durumundadır. Kuşkusuz, yolculuklar sırasında sık karşılaşılan yorgunluk, gürültü, sıcak, beslenme düzeninin bozulması uykusuzluk ve hareket halindeki bir araçtan çevreye bakarken gözün aşırı yorulması ve beynin de bundan etkilenmesi ile migren uyarılmış olur.
Migrensel başağrıları, yolculuktan hemen sonra görülebileceği gibi, bir gecelik dinlenmeden sonra da ortaya çıkabilir.
Baş ve boyundaki yaralar
Baştaki bir yara, tek başına migrene yol açan bir etken değildir. Ancak migrenli bir hasta, başından bir yara alırsa, zamanla ağrılarda bir şiddetlenme görülebilir.
Boyuna gelen çeşitli darbeler ve bu bölgede oluşan yaralar ile organizma deformasyonları (kemik yapısındaki bozulmalar) kimi zaman migrenin daha da kötü bir hal almasından sorumlu olabilirler. Böylesi durumlarda, boynu hareketsiz kılacak şekilde askıya almak tedavi açısından yararlı olabilir.
Bu koşulların migren üzerinde nasıl bir hızlandırıcı etki gösterdikleri henüz yeterince anlaşılabilmiş değildir. Ancak iltihaplanma ve ağrıların beyine ve kafatasına giden kan damarlarında daralmalara yol açtığı düşünülebilir.
Tansiyon
Bazı insanlarda tansiyon yükselmesi sonucu baş ağrılarının meydana geldiği ve bu ağrıların uygun tansiyon tedavisiyle ortadan kalktıkları bilinmektedir. Ağrıların yalnızca yükselen kan basıncından kaynaklanmadığı da bir gerçektir. Çünkü, öksürmek ya da baş üstü durmak kan basıncını yükseltirse de bu gibi durumlarda başağrısı görülmez. Ağrılara, yüksek tansiyon nedeniyle baştaki kan damarlarında meydana gelen gerilmenin yol açtığı söylenebilir.
Bu nedenle burada aklımıza migrene eğilimli olan birinin tansiyonu yükseldiği taktirde daha sık ve daha güçlü migren nöbetlerine tutulabileceği gelebilir ki, bu hiç de yanlış değildir. Yaş ilerledikçe migren nöbetleri azalır ve ağrıların şiddeti düşer. Ama aynı kişide bir de yüksek tansiyon varsa, ilerleyen yaşla birlikte migren ağrıları hafifleyeceği yerde daha da şiddetlenir.
Hormonların etkileri
Migrenin kadınlar arasında erkeklere oranla daha yaygın olmasının nedeni, bir aylık dönemler içinde vücutlarında meydana gelen hormona! değişimlerdir. Başın hemen altında bulunan hipofiz bezi, salgıladığı hormonlarla yumurtalıkları uyarır. Onlar da östrojen ve progesteron adlı hormonları salgılar.-Bu iki hormonun kan içindeki miktarları, bir aylık dönem içinde, rahmin olası bir hamilelik ve yumurtlamaya hazırlanabilmesi için sürekli değişime uğrar. Bu hormona değişiklik, âdet dönemleriyle birlikte görülen gerilim, yorgunluk ve halsizlik gibi rahatsızlıklardan da sorumludur. Bazı kadınlar, dönem başlangıcında kilo aldıklarını, ellerinde ve ayaklarında şişmeler olduğunu, göğüslerinde bazı rahatsızlıklar meydana geldiğini fark ederler. Bu belirtiler, dokular içinde sıvı miktarının artmasıyla ilişkilidir. Dönem öncesindeki ilk birkaç gün ve kanamadan hemen sonraki ilk günler, migren nöbetlerinin başlama olasılığının yüksek olduğu günlerdir. Bunun nedeni, östrojen ve progesteronun rahim içindeki hücre duvarlarını etkileyerek belirli aminlerle ilgilenen bir tür kimyasal maddenin (enzim) salgılanmasını sağlamasıdır. Doğal olarak ortaya çıkan bu salgılar, vücut içindeki ve beyindeki kan damarlarının çaplarını değiştirirler ve böylelikle migrenli hastalarda ağrılara neden olurlar.
Tüm bu nedenlerden dolayı, âdetten hemen önce, öteki âdet öncesi tansiyon ve gerilim sorunlarının yanı sıra migren de daha kötüleşir.
Hamileliğin ilk iki ya da üç ayı içinde de migrenin çok daha şiddetlendiği göze çarpar. Ancak daha sonra ağrıların şiddeti azalır ve nöbetler de seyrekleşir. Hatta olağan halinde daha ender görülür.
Menopozda östrojen ve progesteron dengesi, olağan hallere oranla daha çok değişim gösterir ve bu durum bir süre sorunun daha da ağırlaşmasına neden olur. adet dönemlerinin tamamen kesilmesiyle, migren de normal seyrini alır.
Haplar
Doğum kontrol hapları, yapılarında östrojen ve progesteron hormonları içerirler. Bu nedenle migren üzerinde belirli bir etkileri vardır. Bu etkinin düzeyi, hapların içeriğindeki iki hormonun dengesine bağlıdır. Östrojen bakımından daha zengin doğum kontrol haplarını kullanan kadınlardan yüzde 50'den fazlası, başağrılarının arttığını belirtmişler veya hap kullanımına son vermişler ya da başka tür bir hapa yönelmişlerdir.
Doğum kontrol haplarının kan basıncı (tansiyon) üzerinde de etkileri vardır. Bu nedenle doktorlar ve aile planlamacıları, bu tür hapları kullanan kadınların tansiyonlarını zaman zaman ölçerler. Tansiyonun yükselmesi, migren üzerinde de uyarıcı bir etki yapar. Bu nedenle, koruyucu haplardan kullanan bir kadın, özellikle duyumsama yetersizliği ve görme bozukluğu ile kendini belli eden klasik migren nöbetlerinin sıklaştığını görürse ve bu arada tansiyonunun da yüksek olduğu ortaya çıkarsa derhal doktoruyla temasa geçerek kullandığı hapla ilgili öğütlerini almalı ve mutlaka ona göre davranmalıdır.
Başağrılarının Diğer Nedenleri
Başağrısının Diğer Nedenleri, Baş Ağrısı Nedenleri
Migrenin belirtileriyle ilgili daha ayrıntılı bilgiler üzerinde durarak, zaman zaman başağrısı çeken bazı okurların çeşitli endişelere kapılmalarını ve kendi kendilerine çeşitli teşhisler koymalarını engellemek sanırız yararlı olacaktır. Bazı ağrı türleri, migrenden çok daha ciddi hastalıkların habercisi ya da sonucu olabilir. Ayrıca, klasik migrenin uyarıcı belirtilerinden biri olarak kabul edilen bazı unsurlar, örneğin yüzün bir yanında görülen uyuşukluk ve konuşma yetersizliği, beyne giden damarlardan birinin tıkanması sonucu ortaya çıkan işlev bozuklukları da olabilir. İleride de görüleceği gibi, bir migren atağı sırasında, beyne giden damarlar, kas duvarlarının büzülmesi sonucu daralırlar. Bölgesel uyuşuklukların, görme ve konuşma kaybının nedeni de budur. Bu, beyin damarlarının tıkanması sonucu ortaya çıkan bozukluklar kadar tehlikeli olmayıp kısa bir süre sonra beynin işlevlerine normal olarak yeniden dönmesiyle sonuçlanan geçici bir rahatsızlıktır. Birçok migren hastası, çeşitli fonksiyon kayıplarıyla ilk karşılaştıklarında büyük bir paniğe kapılırlar. Ama bu bozuklukların kısa süre içinde geçtiğini ve normal yaşamlarına kolayca dönebildiklerini ayrım sayınca hemen rahatlarlar.
Hiç kuşkusuz, başağrılarına yol açan daha birçok neden vardır. Onların tümünü sıralamak ve hepsiyle ilgili gerekli bilgiler vermek, bu kitabın sınırları içinde olanaksızdır. Bu nedenle, migren hastalığıyla dolaylı da olsa ilgilerinden ötürü sadece tansiyon ve bunalım kökenli başağrılarını ele almak sanırız yeterli olacaktır.
Tansiyondan kaynaklanan başağrıları, genellikle gözlerin üzerinde, başın arka kısmında bir ya da iki yanda ya da başka bölgede, bir bant biçiminde hissedilir. Mide bulantısı ve kusma, bu tür başağrıların yaygın özellikleri değildir. Ağrılar, uyku sırasında ortadan kaybolmakla birlikte, uyanmayla birlikte yeniden görülebilir. Migrenle kesin bir ilişkisi saptanamamakla birlikte, üzüntü ve endişe sonucu tansiyonun yükselmesi üzerine ortaya çıkan başağrılarının migren ataklarını da çağırdığı bilinmektedir.
Bu tür ağrılara, kadınlarda aybaşı dönemlerinden önce ve aybaşı dönemi sırasında oldukça sık rastlanır. Fakat başta fiziksel ve duygusal gerginlikler olmak üzere daha birçok nedenden dolayı hem kadınlarda, hem de erkeklerde görülebilir.
Bunalım kökenli başağrıları (depresif başağrısı) başın üst kısmında bir ağırlık, başı aşağıya doğru bastıran bir oüç şeklinde kendini gösterir. Bazen günlerce ya da haftalarca sürebilir. Kişi, başağrısıyla birlikte bir isteksizlik ve bunalma duygusu hisseder. Bu tür bir başağrısı, aynı kişide migren ağrısıyla birlikte de ortaya çıkabilir ve her ikisinin tedavi yöntemleri çok farklıdır.
Sık sık tekrarlanan çok şiddetli başağrıları, insanın çok haklı olarak beyinde bir ur ya da bir damar tıkanması gibi ciddi endişelere kapılmasına neden olur. Ancak, du ağrılar bir görünüp bir kaybolarak yıllarca sürmüşse, böylesine tehlikeli olasılıklar da büyük ölçüde azalmış demektir. Ancak şu da unutulmamalıdır: Kişinin kendi kendisine teşhis koyması son derece güç ve tavsiye edilemeyecek kadar risklidir. Bu nedenle en doğru yol, çok şiddetli başağrılarının görülmesinden sonra vakit kaybetmeden bir uzman doktora muayene olmak ve onun önerilerine göre gerekeni yapmaktır. Başarılı ve tüm gerekleri yerine getirilerek yapılmış bir muayene sonucu, hastada migren olup olmadığı kesinlikle ortaya çıkacak ve böylece öteki başağrısı olasılıkları unutularak en uygun tedavi yöntemi başlatılmış olacaktır. Günümüzde bazı büyük kentlerde kurulan migren klinikleri, gerek müzmin migren hastalarına, gerekse başağrılarından endişe eden kişilere ışık tutmakta ve onlara yol göstermektedir
Migrenin belirtileriyle ilgili daha ayrıntılı bilgiler üzerinde durarak, zaman zaman başağrısı çeken bazı okurların çeşitli endişelere kapılmalarını ve kendi kendilerine çeşitli teşhisler koymalarını engellemek sanırız yararlı olacaktır. Bazı ağrı türleri, migrenden çok daha ciddi hastalıkların habercisi ya da sonucu olabilir. Ayrıca, klasik migrenin uyarıcı belirtilerinden biri olarak kabul edilen bazı unsurlar, örneğin yüzün bir yanında görülen uyuşukluk ve konuşma yetersizliği, beyne giden damarlardan birinin tıkanması sonucu ortaya çıkan işlev bozuklukları da olabilir. İleride de görüleceği gibi, bir migren atağı sırasında, beyne giden damarlar, kas duvarlarının büzülmesi sonucu daralırlar. Bölgesel uyuşuklukların, görme ve konuşma kaybının nedeni de budur. Bu, beyin damarlarının tıkanması sonucu ortaya çıkan bozukluklar kadar tehlikeli olmayıp kısa bir süre sonra beynin işlevlerine normal olarak yeniden dönmesiyle sonuçlanan geçici bir rahatsızlıktır. Birçok migren hastası, çeşitli fonksiyon kayıplarıyla ilk karşılaştıklarında büyük bir paniğe kapılırlar. Ama bu bozuklukların kısa süre içinde geçtiğini ve normal yaşamlarına kolayca dönebildiklerini ayrım sayınca hemen rahatlarlar.
Hiç kuşkusuz, başağrılarına yol açan daha birçok neden vardır. Onların tümünü sıralamak ve hepsiyle ilgili gerekli bilgiler vermek, bu kitabın sınırları içinde olanaksızdır. Bu nedenle, migren hastalığıyla dolaylı da olsa ilgilerinden ötürü sadece tansiyon ve bunalım kökenli başağrılarını ele almak sanırız yeterli olacaktır.
Tansiyondan kaynaklanan başağrıları, genellikle gözlerin üzerinde, başın arka kısmında bir ya da iki yanda ya da başka bölgede, bir bant biçiminde hissedilir. Mide bulantısı ve kusma, bu tür başağrıların yaygın özellikleri değildir. Ağrılar, uyku sırasında ortadan kaybolmakla birlikte, uyanmayla birlikte yeniden görülebilir. Migrenle kesin bir ilişkisi saptanamamakla birlikte, üzüntü ve endişe sonucu tansiyonun yükselmesi üzerine ortaya çıkan başağrılarının migren ataklarını da çağırdığı bilinmektedir.
Bu tür ağrılara, kadınlarda aybaşı dönemlerinden önce ve aybaşı dönemi sırasında oldukça sık rastlanır. Fakat başta fiziksel ve duygusal gerginlikler olmak üzere daha birçok nedenden dolayı hem kadınlarda, hem de erkeklerde görülebilir.
Bunalım kökenli başağrıları (depresif başağrısı) başın üst kısmında bir ağırlık, başı aşağıya doğru bastıran bir oüç şeklinde kendini gösterir. Bazen günlerce ya da haftalarca sürebilir. Kişi, başağrısıyla birlikte bir isteksizlik ve bunalma duygusu hisseder. Bu tür bir başağrısı, aynı kişide migren ağrısıyla birlikte de ortaya çıkabilir ve her ikisinin tedavi yöntemleri çok farklıdır.
Sık sık tekrarlanan çok şiddetli başağrıları, insanın çok haklı olarak beyinde bir ur ya da bir damar tıkanması gibi ciddi endişelere kapılmasına neden olur. Ancak, du ağrılar bir görünüp bir kaybolarak yıllarca sürmüşse, böylesine tehlikeli olasılıklar da büyük ölçüde azalmış demektir. Ancak şu da unutulmamalıdır: Kişinin kendi kendisine teşhis koyması son derece güç ve tavsiye edilemeyecek kadar risklidir. Bu nedenle en doğru yol, çok şiddetli başağrılarının görülmesinden sonra vakit kaybetmeden bir uzman doktora muayene olmak ve onun önerilerine göre gerekeni yapmaktır. Başarılı ve tüm gerekleri yerine getirilerek yapılmış bir muayene sonucu, hastada migren olup olmadığı kesinlikle ortaya çıkacak ve böylece öteki başağrısı olasılıkları unutularak en uygun tedavi yöntemi başlatılmış olacaktır. Günümüzde bazı büyük kentlerde kurulan migren klinikleri, gerek müzmin migren hastalarına, gerekse başağrılarından endişe eden kişilere ışık tutmakta ve onlara yol göstermektedir
Basit Migren Migrensel Nevarji Abdomen
Basit Migren, Kronik Migren, Migren Hakkında Bilgi
Basit migren de klasik migren kadar ağrılı ve rahatsız edicidir. Üstelik klasik migrene oranla ataklar daha sık ortaya çıkar ve atak başlangıcından önce hastanın gerekli önlemleri alabilmesine olanak sağlayan ön belirtilerde hemen hiç görülmez. Hastanın midesi bulanmaya başlar başlamaz, başağrısı da tüm şiddetiyle ortaya çıkar. Klasik migrende olduğu gibi, ağrının çıkış noktası bir gözün üstü ya da arkasıdır. Veya başın ardından hissedilir. Sonra başın bir yarısını tümüyle kaplar. Kimi durumlarda, her iki yarısını da etkisi altına alır. Mide bulantısı ve başağrısı bir arada seyreder. Bazen kusmanın etkisiyle yavaşlayan ağrılar, bedensel hareketler, eğilme, öksürme ve yine kusma ile tahrik edilerek şiddetlenebilir. Çünkü bu tür hareketler sırasında baştaki kan miktarı yükselmektedir.
Hafif şiddetteki bir migren atağında, yatak istirahatine gerek yoktur. Fakat hasta çok şiddetli bir atakla karşı karşıya kalmışsa, klasik migrende olduğu gibi, bütün gününü yatakta geçirmesi gerekebilir. Basit migren, klasik migrene oranla daha sık tekrarlanır. Eğer hasta bunalımlı bir dönemindeyse, haftada iki ya da üç migren atağı görülebilir. Bunalım ve gerilimin ya da migreni tahrik eden öteki unsurların etkilerine göre, haftada bir, ayda bir üç ayda bir ya da altı ayda bir yinelenebilir. Bu süreler, hastadan hastaya da değişim gösterir. Klasik migren hastalarında da zaman zaman basit migren atakları ortaya çıkar.
Migrensel nevralji
Migrenin bu az rastlanan türü, genellikle erkeklerde ve 20 ile 40 yaş arasında ortaya çıkar. Mevsimsel bir hastalık olan migrensel nevralji, ilkbahar ve sonbaharda hastayı etkiler. Dört ya da altı haftalık bir rahatsızlık döneminden sonra bir dahaki ilk ya da sonbahara dek "uykuya geçer." Ağrı, gözde ya da gözün arkasında etkindir (Her zaman aynı gözde görülür). Ağrının başlamasıyla birlikte, gözün beyaz bölümü kırmızılaşır, göz aşırı sulanır ve ağrıyan gözden yana olan burun deliği içinde salgılar artar. Ağrı, 24 saat içinde bir ya da iki kez hissedilebilir. Genellikle günün aynı saatlerinde etkin olan migren ağrıları, geceye rastladığında hastayı uykusundan kaldırabilir. 15 ile 45 dakika arasında süren ağrılar sırasında, çok tuhaf olmakla birlikte öteki migren türlerinde görülen kusmaya rastlanılmaz. Migrensel nevralji tedavisinde büyük ölçüde başarılı olan ilaçlar üretilmiştir. Bu koruyucu ilaçların kullanılmasıyla, ağrı nöbetleri engellenir.
Abdomen migreni
Çocukların seyahat sırasında rahatsızlandıkları sık sık görülür. Migren hastalarının çocukluk yıllarını incelediğimizde, onların başında da benzer rahatsızlıkların geçtiği ortaya çıkar. Bu tür rahatsızlıkların nedenini kimse tam olarak bilmez ve çocuklar bu hastalıkla bir arada büyür. Fakat bugün anlaşılmaktadır ki, çocukluklarında çeşitli araçlarla yaptıkları yolculuklarda rahatsız olan (tren ya da otobüs tutması gibi) kişiler, ilerideki dönemlerinde migren hastası olmaya aday demektir. Çok genç insanlarda, ara sıra görülen mide bulantısı ve kusma, zaman zaman çok hafif şiddette baş ağrılarıyla beraber kendisini gösterir. Bu tür mide bulantıları aşırı heyecan, gürültülü toplantılar ya da beklenmedik olaylar tarafından tahrik edilebileceği gibi, kendiliğinden de meydana gelebilir. Böyle bir rahatsızlık, iyi geçirilmiş bir gecenin ardından, kolayca iyileşir. Mideyi ve sindirim sistemini etkileyen bu tür migren abdomen migreni adını alır ve çocukluk dönemi migreninin tipik tezahürüdür. Okul yaşındaki çocukların yaklaşık yüzde dördünde bu hastalığın izlerine rastlanılmaktadır. Büyüklerde, migren sırasında ortaya çıkan görme ve duyumsama bozuklukları, abdomen migreni ataklarında rastlanılmayan özelliklerdir. Zaman zaman abdomen migreninden rahatsız olan çocukların yarısına yakın bir bölümü, delikanlılık döneminde hastalıktan tamamen kurtulurlar. Bazılarında ise hastalık zamanla gelişir ve erişkinlerde görülen migren türlerine dönüşür.
Basit migren de klasik migren kadar ağrılı ve rahatsız edicidir. Üstelik klasik migrene oranla ataklar daha sık ortaya çıkar ve atak başlangıcından önce hastanın gerekli önlemleri alabilmesine olanak sağlayan ön belirtilerde hemen hiç görülmez. Hastanın midesi bulanmaya başlar başlamaz, başağrısı da tüm şiddetiyle ortaya çıkar. Klasik migrende olduğu gibi, ağrının çıkış noktası bir gözün üstü ya da arkasıdır. Veya başın ardından hissedilir. Sonra başın bir yarısını tümüyle kaplar. Kimi durumlarda, her iki yarısını da etkisi altına alır. Mide bulantısı ve başağrısı bir arada seyreder. Bazen kusmanın etkisiyle yavaşlayan ağrılar, bedensel hareketler, eğilme, öksürme ve yine kusma ile tahrik edilerek şiddetlenebilir. Çünkü bu tür hareketler sırasında baştaki kan miktarı yükselmektedir.
Hafif şiddetteki bir migren atağında, yatak istirahatine gerek yoktur. Fakat hasta çok şiddetli bir atakla karşı karşıya kalmışsa, klasik migrende olduğu gibi, bütün gününü yatakta geçirmesi gerekebilir. Basit migren, klasik migrene oranla daha sık tekrarlanır. Eğer hasta bunalımlı bir dönemindeyse, haftada iki ya da üç migren atağı görülebilir. Bunalım ve gerilimin ya da migreni tahrik eden öteki unsurların etkilerine göre, haftada bir, ayda bir üç ayda bir ya da altı ayda bir yinelenebilir. Bu süreler, hastadan hastaya da değişim gösterir. Klasik migren hastalarında da zaman zaman basit migren atakları ortaya çıkar.
Migrensel nevralji
Migrenin bu az rastlanan türü, genellikle erkeklerde ve 20 ile 40 yaş arasında ortaya çıkar. Mevsimsel bir hastalık olan migrensel nevralji, ilkbahar ve sonbaharda hastayı etkiler. Dört ya da altı haftalık bir rahatsızlık döneminden sonra bir dahaki ilk ya da sonbahara dek "uykuya geçer." Ağrı, gözde ya da gözün arkasında etkindir (Her zaman aynı gözde görülür). Ağrının başlamasıyla birlikte, gözün beyaz bölümü kırmızılaşır, göz aşırı sulanır ve ağrıyan gözden yana olan burun deliği içinde salgılar artar. Ağrı, 24 saat içinde bir ya da iki kez hissedilebilir. Genellikle günün aynı saatlerinde etkin olan migren ağrıları, geceye rastladığında hastayı uykusundan kaldırabilir. 15 ile 45 dakika arasında süren ağrılar sırasında, çok tuhaf olmakla birlikte öteki migren türlerinde görülen kusmaya rastlanılmaz. Migrensel nevralji tedavisinde büyük ölçüde başarılı olan ilaçlar üretilmiştir. Bu koruyucu ilaçların kullanılmasıyla, ağrı nöbetleri engellenir.
Abdomen migreni
Çocukların seyahat sırasında rahatsızlandıkları sık sık görülür. Migren hastalarının çocukluk yıllarını incelediğimizde, onların başında da benzer rahatsızlıkların geçtiği ortaya çıkar. Bu tür rahatsızlıkların nedenini kimse tam olarak bilmez ve çocuklar bu hastalıkla bir arada büyür. Fakat bugün anlaşılmaktadır ki, çocukluklarında çeşitli araçlarla yaptıkları yolculuklarda rahatsız olan (tren ya da otobüs tutması gibi) kişiler, ilerideki dönemlerinde migren hastası olmaya aday demektir. Çok genç insanlarda, ara sıra görülen mide bulantısı ve kusma, zaman zaman çok hafif şiddette baş ağrılarıyla beraber kendisini gösterir. Bu tür mide bulantıları aşırı heyecan, gürültülü toplantılar ya da beklenmedik olaylar tarafından tahrik edilebileceği gibi, kendiliğinden de meydana gelebilir. Böyle bir rahatsızlık, iyi geçirilmiş bir gecenin ardından, kolayca iyileşir. Mideyi ve sindirim sistemini etkileyen bu tür migren abdomen migreni adını alır ve çocukluk dönemi migreninin tipik tezahürüdür. Okul yaşındaki çocukların yaklaşık yüzde dördünde bu hastalığın izlerine rastlanılmaktadır. Büyüklerde, migren sırasında ortaya çıkan görme ve duyumsama bozuklukları, abdomen migreni ataklarında rastlanılmayan özelliklerdir. Zaman zaman abdomen migreninden rahatsız olan çocukların yarısına yakın bir bölümü, delikanlılık döneminde hastalıktan tamamen kurtulurlar. Bazılarında ise hastalık zamanla gelişir ve erişkinlerde görülen migren türlerine dönüşür.