Menopoz ve Rahim Kanseri, Rahim Hastalıkları
İki tür rahim kanseri vardır: Rahim boynu (serviks) kanseri ve rahim çeperi (endometriyum) kanseri. Son beş yıl içinde, östrojen alan hastalarda, öncelikle de menopoz belirtilerinin ortadan kaldırılması için östrojen tedavisine tabi tutulan hastalarda, ikinci tür kansere yakalanma tehlikesinin arttığı yolunda güçlü savlar ileri sürülmüştür. Bu araştırma Birleşik Amerika'da yapılmıştır; kitle iletişim araçlarında enine boyuna açıklanıp tartışıldıktan sonra, hormon tedavisi gören kadınlar arasında büyük bir korkuya yol açmış ve hormon tedavilerini bir süre yavaşlatmıştır.
Şimdi artık kesinlikle bilinmektedir ki bu tehlike, projestojen verilmeden yalnızca östrojen alan, yüksek dozlarda östrojen uygulanan ve tedavinin sürdüğü yıllar boyunca iyi denetlenmeyen hastalarda söz-konusu olmuştur. Ayrıca, rahim çeperinin aşırı uyarılmasına, yanlış olarak kanser teşhisi konduğu, oysa doğru teşhisin aşırı büyüme (hiperplazi), endometriyumdaki hücre sayısında anormal bir artış olması gerektiği görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu görüş, östrojen alan hastalarda ortaya çıkan 'kanserler'in yüzde 80'inin hafif derecede kanser olduğunun görülmesiyle de desteklenmiştir; bu vakaların daha sonra izlenmesiyle görülmüştür ki kansere yakalanan hastaların yüzde yüzü, en az beş yıl yaşamışlardır! Bu hastaların aslında kanser olmadıkları, çok daha hafif bir rahatsızlık olan hiperplaziden yakındıkları çok açık bir biçimde kanıtlanmıştır.
Bununla birlikte hiperplazi de kaçınılması gereken bir durumdur; bu nedenle doktorlar artık uzun vadeli tedavide östrojenle birlikte verilen projestojenden oluşan bileşik hormon tedavisini gerekli görmektedirler. Hastalara yalnızca altı aylık bir tedavi uygulanacaksa, belirtileri ortadan kaldırmak için gereken en az dozda östrojen verilmesi doğru olur; östrojen, dört haftalık bir süre içinde üç hafta boyunca sürdürülür. Öte yandan, daha uzun süreli bir tedavi gerekiyorsa, aşırı büyümeyi önleyen projestojenin de ayda yedi ilâ on gün boyunca verilmesi şarttır. Böylece hormonun kesilmesiyle kanama sağlanmış ve endometriyumun zarar görmesi sakıncası ortadan kaldırılmış olur.
Östrojen tedavisinin kanser tehlikesi yarattığı yolundaki ilk raporlardan sonra geçen beş yıl içinde doktorlar artık, gerçek olsun, olmasın, bu sakıncanın bileşik hormon tedavisiyle ortadan kaldırılabileceğinden emindirler. Elbette bunun için, uzun vadeli tedavi gören hastaların aylık kanamaları kabul etmeye hazır olmaları gerekir. İstenmese de buna, tedavinin bîr parçası olarak katlanmak gerekecektir.