Gebelik ve Meme Kanseri
Gebe ve emziren kadında en sık görülen kanser meme kanseridir. Bu başlık altında gebelikte ve doğumu izleyen ilk bir yıl içinde ortaya çıkan kanserler incelenir. Her bin gebeliğin 2-4'ünde geliştiği bilinir. Patolojik anatomik açıdan gebe olmayanlarda görülenden farklı değildir, ancak östrojen ve progesteron reseptörleri negatif çıkar, bunda yüksek serum östrojen düzeyinin etkisi vardır.
Tanıdaki 5-15 aylık gecikme ilk dikkat çeken noktadır. Memedeki fizyolojik değişiklikler hastayı ve hekimi yanıltıcı olmaktadır. Bu nedenle tanı konulduğunda aksiller lenf ganglionu tutulumu daha sıktır. Ultrasonografi, şüpheli fizik muayene bulgusu karşısında ilk başvurulacak tanı aracıdır. Histopatolojik tanı için öncelikle İİAB sonra "core" - biyopsi veya insizyonel biyopsiye başvurulur. Santral yerleşimli kitlelerden yapılacak biyopsilerde süt fistülü gelişebileceğinden, bromokriptin ile laktasyonun supresyonu gerekebilir. Standart cerrahi yöntem modifiye radikal mastektomidir. Meme koruyucu yöntemler ise, gerekli olan radyoterapiyi geciktirmemek için son trimestrdeki vakalar için düşünülür.
İlk altı ay içinde kemoterapinin teratojenik etkisi ve abortusa neden olması nedeniyle, gebeliğin sonlandırılması ön plana çıkar. Sonuçta, gebede meme kanserinde anne sağkalımı ile fetusun yaşatılması gibi ciddi tıbbi, etik ve sosyal sorunlar ortaya çıkmaktadır. Meme kanserli bir kadının yeniden gebe kalması ise ayrı bir sorundur. Özellikle östrojen reseptörü (+) kanserlilerde belki de varolan mikrometastazların ve lokal tümör odaklarının gebelikte uyarılması teorik olarak söz konusu olur. Bu nedenle evre II-III kanserliler için yeni bir gebeliğe izin verilmemesi ve evre I için ise en az iki yıl beklenmesi gerekmektedir.