Meme Kanseri Nedir, Memede Kanser Hakkında Bilgiler
Meme kanseri kadınlarda görülen kanserler arasında % 22 ile ilk sıradadır ve sıklığı özellikle İskandinav ülkelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri'nde giderek artma eğilimindedir. Bir yandan 40-44 yaş grubu kadınlarda birinci ölüm nedeni iken, mortalitede artış görülmemesi erken tanı ve tedavideki başarılara bağlı olmaktadır. Bu nedenle risk grubunu oluşturan kadınlarda tarama protokollerinin titizlikle uygulanması ve bu konunun bütün hekimler tarafından bilinmesi gerekmektedir.
Etyoloji ve Memede Kanser Risk Faktörleri
Kanser türlerinin pek çoğu için olduğu gibi, meme kanserinin de nedeni bilinmemektedir. Ancak bazı net bulgular risk faktörlerini belirlemede yararlıdır.
Yaş: Bir kadın ne kadar uzun yaşarsa meme kanserine yakalanma riski o kadar yüksektir. Nitekim gelişmiş ülkelerde 55-59 yaş grubunda 100.000 de 257 olan sıklık, 80-84 yaş grubunda 477'ye yükselmektedir. 20 yaşından önce çok ender olan meme kanserinin sıklığı 30 yaşından sonra giderek artar, bu artış 40 yaş dolaylarında hızlanır, 60'lı yaşlarda en yüksek düzeyine ulaştıktan sonra daha yavaş, ancak sürekli artmaya devam eder.
Genetik faktörler: Hastaların yaklaşık % 25'inde sorumlu tutulmaktadır. Son yıllarda 17.kromozom üzerinde yer alan BRCA1 ve 13.kromozom üzerinde yer alan BRCA2 genleri üzerinde durulmaktadır. Ailede bir veya birden fazla birinci veya ikinci derece kan akrabasında meme kanseri bulunması familial, kanserin 20-30 gibi çok genç yaşta görülmesi ve özellikle birlikte over kanserinin de bulunması herediter meme kanserini düşündürür. Annede veya kız kardeşte meme kanseri bulunması ciddi bir risk faktörü kabul edilir. Bir kadının bir memesinde kanser gelişmiş olması ileride diğer memesinde de kanser gelişmesi riskini arttırır.
Östrojen hormonu: Meme kanseri ile yakın ilişkisi olduğuna dair çeşitli gözlemler vardır. Bir kadın ne kadar erken ilk adetini, ne kadar geç son adetini görürse, meme kanserine yakalanma riski o kadar artmaktadır. Bir diğer deyişle kadının yaşamındaki bu "östrojen penceresi" açıklığı meme kanseri gelişimi ile parallellik gösterir. Bunun aksine, 30 yaşından önce herhangi bir nedenle bilateral ooforektomi geçirmiş kadınlarda meme kanserinin görülmediği saptanmıştır. Menopozdaki kadınlara östrojen hormonu verilmesinin (hormon replasman tedavisi) meme kanseri riskini, anlamlı olmasa da arttırdığı bilindiğinden, yılda bir kez mamografi çekilmesi önerilir. Keza ilk doğumundan önce uzun süre infertilite tedavisi görenler veya doğum kontrol hapı kullananlar da risk grubu içinde sayılır.
İlk doğum yaşı: İlk doğumun 30 ve özellikle 35 yaşından sonraya bırakılması da meme kanseri riskini 4 kat arttırmaktadır. Hiç doğum yapmama, emzirmeme de risk faktörü olarak bilinir.
Işınlamalar: Çocukluk çağında timus ışınlaması, Hodgkin tanısıyla mediasten ışınlaması geçirenlerde görülme sıklığı artmaktadır.
Beslenme ve çevre faktörleri incelendiğinde ise menopoz sonrası kilo alımının olumsuz etkisi gösterilmiştir. Alkol kullanımı riski arttırırken, sigara içimi etkilememektedir.
Meme kanseri riskini arttıran en somut göstergeler ise bazı "patolojik anatomik değişikliklerdir". Sklerozan adenozis, papillomatosis, atipik duktal ve lobüler hiperplaziler riski 2-4 kat arttırmaktadır. Özellikle aile anamnezi pozitif olan kadınlarda atipik duktal hiperplazi varsa kanser 9 kat daha sık görülür. İn situ lobüler ve duktal kanserler de önemli risk faktörüdür.
Tüm bu risk faktörleri meme kanserli kadınların ancak % 20'sinde söz konusudur. Amaç bu gruba giren kadınlarda meme kanserini erken dönemde saptamaktır. Kadının kendini muayene ile memesini tanıması ve yılda bir kez mamografi / ultrasonografi yaptırarak hekim kontroluna girmesi gerekli ve yeterlidir.
İnvaziv Kanserler, İnvaziv Tümör
Büyük çoğunluğu adenokanserdir. % 90'ı duktal, % 10'u lobüler olarak sınıflandırılır. Bunun dışında müsinöz, medüller, papiller, tubuler, Paget kanseri ve inflamatuar kanserler de vardır. İnvaziv duktal kanserler, tüm meme kanserlerinin % 75 kadarını oluşturur. İnvaziv lobüler kanserler ise çoğu kez net bir kitle ile değil, lokal yoğunluk artışı ile kendini gösterir. Mamografide net bir görüntü vermez, mikrokalsifikasyon içermez. Aynı memede, aynı kadranda birkaç odak (multifokal) veya başka kadranlarda başka odaklar (multisentrik) bulunabilir. Diğer memede de aynı anda kanser bulunma (senkron) veya sonradan gelişme (metakron) ihtimali % 50 dolayındadır. Tubuler kanserler ender olarak aksiller metastaz yapar, prognozları çok iyidir. Medüller kanserler ise sıklıkla fibroadenomun radyolojik ve klinik bulgularını taklit eder. Müsinöz kanserlerin prognozu invaziv duktal kansere göre daha iyidir. Paget kanseri tüm meme kanserlerinin ancak % 1-2'sini oluşturur. ISDK ile birliktedir. Inflamatuar kanser meme kanserleri içinde en kötü prognoza sahip olanıdır.