Tuberkuloz Tedavisini Etkileyen Durumlar

Tüberküloz Tedavisini Etkileyen Durumlar

Gebelik Gebelik hangi ayda olursa olsun tüberküloz teşhis edilince tedaviye başlamalıdır. Etyonamid ve enjektabl ilaçlar (streptomisin, kapreomisin ve kanamisin) fetüs'e toksik olabilir.

Böbrek hastalığı Böbrek yetersizliği olan hastalarda mümkünse nefrotoksik yan etkisi olan streptomisin, kanamisin, kapreomisin, etambutol ve sikloserin kullanümamaldır. Hastada diğer ilaçlara direnci olan basiller veya bu ilaçlara toksik bir durum varsa yukarıda yazılı nefrotoksik ilaçlar böbrek fonksiyonları kontrol edilerek verilebilir.

Karaciğer hastalığı Tedaviye başlamadan önce SGOT ve SGPT incelenir. Hafif bozukluk ilaç seçimini pek etkilemez. SGOT veya SGPT 3-4 kat artarsa hepatotkosik ilaçlar (isoniazid, rifampin, pirazinamid) yan etkileri değerlendirilerek gereken tedavi programı uygulanır. Tedaviye başladıktan ilk 1-2 haftada ve daha sonraları 3-4 haftada SGOT, SGPT incelenmelidir.

Diabetes mellitus hastalarında tüberküloz morbidite ve mortalitesi fazladır. Şeker hastalığı ve tüberkülozun birlikte bulunduğu vakalarda bazı özellikler vardır. Bu nedenle tüm kronik tüberküloz vakalarında ve tedaviye iyi cevap vermeyen vakalarda diabet araştırılmalı, açlık kan şekerinin normal olmasıyla yetinmemeli, glükoz tolerans testiyle de diabet olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Tüberküloz - şeker hastasında normal günlük kalori verilir, yani diabet dieti uygulanmaz ve glisemi oral antidiabetik ilaçla veya insulin ile kontrol edilir. Tedavi süresince kan şekeri sık sık kontrol edilmelidir. Tüberkolüz ilaç tedavisi başarılı ise çok kez oral antidiabetik ilaç ve insulin ihtiyacı azalır. Bu gözlem tüberküloz tedavisinin etkili olduğunu gösteren iyi bir indekstir. Eğer tüberküloz ilaç tedavisi etkili değilse kan şekeri kolay kontrol edilemez. Oral antidiabetik ilacın ve insülinin artırılması gerekir. Şeker-tüberküloz hastalarında tedavinin başlangıcında kan şekeri sabah ve akşam veya gece günde iki kez kontrol edilir ve gerekirse antidiabetik ilaç, örneğin insulin bu bulgulara uyarak günde iki kez uygulanır. Diabet-tüberküloz hastalarında antitüberküloz ilaçlara 12 ay veya gerekirse daha uzun süre devam edilir.

Prenvantif ilaç tedavisi

Tüberküloz tehlikesi fazla olanlarda önleyici amaçla isoniazid ve rifampin birlikte kullanılır. Erişkinlerde isoniazid günlük dozu 300 mg ve rifampin günlük dozu 600 mg dir. Bu ilaçlar bir veya gerekirse iki defada verilir. Tedavi süresi bir yıldır. Prevantif ilaç tedavisi primer tüberkülozun menenjit, kemik veya böbrek tüberkülozu gibi ekstrapulmoner komplikas-yonlarını önlemekte %85 oranında etkili olmaktadır. Koch basili ile teması olan erişkinlerde prevantif tedavi %80 oranında etkilidir.

Cerrahi Tedavi

Tüberküloz infeksiyonu ilaçla tedavi edilir. İlaç tedavisine cevap vermeyen vakalarda cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavinin başlıca endikasyonları:
1. İlaç tedavisine başlandıktan 3-6 ay sonra dahi balgamda Koch basilinin pozitif olması ve kavern veya kavernlerin açık olduğu vakalar. İlk sırada kullanılan isoniazid, rifampin, streptomisin, pirazinamid ve etambutol gibi ilaçlardan 2 veya fazlasına basillerin dirençli olması cerrahi endikasyonunu pekiştirir.
2. Gerekli ilaç tedavisine rağmen balgam kültürlerinin pozitif kalması ve fonksiyonel niteliğini yitirmiş bir lob veya tüm bir akciğer, bölgesel bron-şektazi, sekonder atelektazi veya obstrüktif iltihabi değişikliklere sebep olan bronş stenozu ve kazeöz nodüllerin oluşturduğu geniş patolojik kalıntıların bulunması cerrahi girişimi gerektirir. Kavern bulunmaması cerrahi girişime en­gel değildir. Lezyonlar spesifik ve non spesifik tedaviyle düzelmiyorsa, inter-mitan veya sürekli bronş ve parenkima infeksiyonlarına veya tekrarlayıcı he-moptizilere sebep oluyorsa basil negatif olsa bile cerrahi girişim uygulanır.
3. Tıbbi tedaviyle kapanmayan tüberküloz bronkoplöral fistül.
4. Tıbbi tedaviyle kontrol altına alınamayan ampiyem.
5. Açık-iyileşmiş (açık-basil negatif) kavern. Bu konu tartışmalıdır. Standart tedavinin tam uygulandığı, kontrol olanaklarının iyi olduğu ve tüber­küloz reaktivasyonunu gerektiren hastalıkların bulunmadığı veya sosyo-eko-nomik koşulların iyi olduğu açık kalmış kavern-basil negatif vakalarda cerrahi girişim yapılmayabilir.
6. Çapı 1.5-3.0 sm nodüler veya kaviter lezyonların etyolojisi kesin olarak saptanmamışsa, bu lezyonlara cerrahi girişim uygulanır.

Akciğer tüberkülozunda başlıca iki tür cerrahi girişim uygulanır:

1. Lobektomi ve 2. Pnömonektomi


Tekrarlayan pnömotoraks, tıbbi tedaviye cevap vermeyen ampiyem vakalarında ve akciğer fonksiyonunu etkileyen yoğun ve yaygın plevra kalın­laşmasında dekortikasyon (paryetal plevranın rezeksiyonu) uygulanır.
Ciddi bir hastalığı, solunum yetersizliği, bilateral ve yaygın akciğer hastalığı, ciddi sistemik bir hastalık, örneğin ciddi böbrek, karaciğer ve kan hastalığı olanlarda cerrahi girişim kontredikedir. Genellikle gebelik süresince cerrahi girişim uygulanmaz. Doğum sonuna kadar gerekli tüberküloz ilaç teda­visi yapılir. Ancak bu tedavi istenilen bir sonuç vermezse cerrahi girişim uygulanabilir.