Sigara İle Mucadele Yontemleri

Sigara İle Mücadele Yöntemleri, Sigara Mücadele

Dört tanesi Birleşik Amerikalı, bir tanesi İngiliz kaynaklı olan 5 sigara tekeli, batıda azalan sigara içimini göz önüne alarak gelişmemiş veya az gelişmiş üçüncü dünya ülkelerinde pazar aramaya yönelmişlerdir. Bunda başarılı oldukları, ürettikleri sigaranın azalmaması, aksine artmasıyla bellidir.

Çok uluslu sigara tekelleri, ürünlerini hedef ülkeye önce kaçak olarak sokarak, halkı sigaralarına alıştırır, sonra da ülke yöneticilerini etki alanına alırlar. Bunu yaparken "Kaçakçının cebine giren sizin bütçenize girse daha iyi olmaz mı?" gibi masum önerilerde bulunurlar. Ekonomisi güçsüz ülkeler bu talebi reddedemezler. Tekel kanununda değişiklik yapıp, yabancı sigarayı ithal ederler. Hükümetlerin sigaradan aldığı vergilerle kazançları artar. Ancak, yabancı sigara üreticilerinin istekleri bitmez. "Bize izin verin ülkenizde fabrika kuralım". Buna da evet denir, zira üçüncü dünya ülkelerinin böyle yatırımlara gereksinimi vardır. İşsizlik önemli sorundur. Sonra kendi tütünlerini kullanmaya başlarlar. Eğer ülke tütün üreticisi ise, ürünlerini dışarıya satamaz duruma gelir. Depolarda üreticiden alınan tütünler birikir. Yer kalmadığı zaman birikmiş tütünler yakılır. Bu, halkın parasının yakılması demektir, ülkede yabancı sigara reklamı yaygınlaşır, yabancı sigara içme oranı artar, ulusal sigara satımı düşer. Halk artık yabancı sigara içmeye alışmıştır. En fakirinin bile cebinde yabancı sigara vardır.

Yabancı tütün tekelleri ile nasıl savaş verilmelidir? Mücadele yöntemlerinin özetleri aşağıda sunulmuştur.

ülkenin sağlıkçılarının sigara hakkında verdikleri rapor gereğince, geç de olsa sigara ile mücadele için gerekli kanun çıkmıştır.

Çıkan kanundan amaç, ülkede sigara tüketimini azaltmak ve sigara içmeyenlerin hakkını korumaktır. Çıkan kanun önce, ülke ekonomisine zarar verse dahi, sonradan önemli ölçüde yaran görülecektir.

Kanunda sigara içimini kısıtlayan çeşitli bölümler vardır. Örneğin, 18 yaşından küçüklere sigara satılması yasaklanmış, kapalı yerlerde, toplantı salonlarında, taşıt araçlarında sigara içimi engellenmiştir. Bunu yaparken, sigara içenlere özel yerler ayrılması ve sigara içimine ancak buralarda izin verilmesi planlanmıştır.

Sigaradan alınan vergiler, devamlı ve sürekli bir şekilde artırılmalıdır. Bunu yaparken hükümet cesaretle hareket etmek zorundadır. Gerçekten, vergiler % 10 artığında, sigara tüketimi % 5 oranında azalmaktadır. Sigara tüketiminde azalma daha çok gençlerde ve ekonomik durumu yerinde olmayanlarda belirgindir. Artan vergi, devlete daha çok para kazandırdığı gibi, ileride daha az insan hastalanacağı için sağlığa harcanan para azalacaktır.

Sigara paketlerinin üzerinde belirgin bir şekilde "sağlığa zararlıdır", "Kalb hastalığı ve kanser yapar" gibi yazılar konmalıdır ve bu yazılar dikkati çeksin diye belli aralıklarla değiştirilmelidir.
Devlet, yabancı sigara tekellerinin oyununa gelmemeli, onlara karşı direnmelidir. Gelişmiş ülkelerin yardımlarında, gizli amaçları ve niçin bu yardımın yapıldığı araştırılmalıdır. Spor karşılaşmalarında, sigara tekellerinin desteği kabul edilmemelidir.


Sigara reklamları, ulusal ve özel televizyonlarda, radyolarda, basında ve diğer yerlerde engellenmiştir.

Yabancı sigara tekellerinin hedefleri, gençler ve kadınlardır. Yeni yapılan bir araştırmada sigaraya başlama yaşının giderek daha küçük yaşlara doğru değiştiği ve çalışan kadınlarda daha fazla olduğu saptanmışın Bunun için daha ilk ve orta okulda sigara ile ilgili kitaplar okutularak, çocuklar bu kötü alışkanlıkla mücadeleye hazır duruma getirilmelidir.

Doktorlar kesinlikle sigara içmemeli; bu yönde halka örnek olmalıdırlar. Sigara içen doktor görüntüsünün, 200.000 dolarlık sigara reklamına denk olduğu unutulmamalıdır. Aslında tıp fakültelerinde sigara hakkında ders konulması daha iyi bir hareket olur. Sağlık kuruluşlarında sigara yasaklanmalıdır.

İşe alınmada sigara içmeyenlere öncelik tanınmalı veya sigara bırakan işçiler ödüllendirilmen, diğerlerine örnek olmalıdır. Gerçekten de sigara içenlerin başarılan, diğerlerinden daha düşüktür. Devamsızlık bunlarda belirgindir. İdareciler ve yöneticiler sigarayla mücadele etmeli; sorumlu oldukları kuruluşlarda içmeyenlerin haklarını korumalı, tiryakilerin daha az sigara içmelerini sağlamalıdırlar. Personel sayısı fazla olan kuruluşlar, zaman zaman sigara hakkında konferanslar tertip etmelidir.

Öğretmenler, anne ve babalar çocukların önünde sigara içmemelidirler. Yapılan bir araştırmada, sigara içen 100 çocuğun 50'sinin anne ve babasının sigara içtiğini göstermiştir. Çocuklar anne, baba ve öğretmenlerini örnek alırlar.

Artık ileri ülkelerde kişisel sağlık sigortalan yapılırken, sigara içenler sigorta kapsamına alınmamaktadır. Bizde de bu tip sigortalar başladığına göre, aynı tip uygulama bizde de yapılabilir.

Astma, kalp-damar hastalığı olan ve sigara içmeyen kişiler pasif içici durumuna girdiklerinde çok rahatsız olurlar. Nefes darlıkları artar, kullandıkları ilaçlar yetersiz hale gelir. Onların uyarmalarına rağmen, yanlarında sigara içiliyorsa, mahkemeye başvurma haklan vardır. Böyle davaların kazanılması, sigara ile mücadelede etkili olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde, bu tip davaların sayısı artmakta ve hepsi kazanılmaktadır.

Sigara ile savaşan derneklerin sayısı arttırılmalı, aralarında işbirliği yapılmalı ve ses getiren gösterilerde bulunulmalıdır. Bu tür dernekler parasal yönden güçlendirilmelidir. Çıkarılacak bir yasa ile, sigaradan alınan vergilerin çok az bir kısmı, bu demeklere aktarılmalıdır.

Toplumda saygın yeri olan, sanatçılar, sporcular zaman zaman sigaranın zararı hakkında TV'de halkı uyarmalıdır. Sigara ile ilgili sloganlar yalnız "Dünya sigara içmeme günü (30 Mayıs) ile sınırlı olmamalı, aksine sık sık tekrarlanmalıdır. TV'de gösterilen filmlerde sigara içilen sahneler çıkartılmalı, gösterilecek filmlerde sigara içilen bir kısmın bulunmaması şart koşulmalıdır. Açık oturum, panel gibi programlara katılanlar, sigara içmemelidirler.

Askere alınan erlerin toplu eğitim gördüğü yerlerde sigara aleyhinde dersler verilmeli; evinden, dostlarından ayrılmış olan genç insanların sigaraya bu sırada başlamaları önlenmelidir.

Tütün kullanımına bağlı ölümler sağlık terörü olarak kabul edilmeli; partiler tarafından, tütün alımı ve üretimi siyasi bir malzeme olarak kullanılmamalıdır. Devlet tütün üretimini desteklememeli, aksine tütün yerine başka bitkilerin yetiştirilmesini teşvik etmelidir. Tütün tarımı yapılan sahalarda ne gibi bitkilerin yetiştirilebileceği, uzmanlar tarafından tespit edilmeli ve hükümet bu önerilere göre hareket etmelidir.

Kaynak: Prof. Dr. Y. İzzettin Barış