Akrabalık Terminolojisi
Akrabalık, insan toplumundaki evrensel kalıtlardan biridir. Günlük yaşamın akışı içinde akrabalık terimleri, yalnızca konuşan kimseye göre konuşulan ya da adı edilen kişinin konumunu (statüsünü) belirtmekle kalmaz, aynı zamanda başka bir söz yöneltme biçimi bulunmayışı nedeniyle de önem taşır. Hiçbir akrabalık ilişkisinin var olmadığı durumlarda bile, ilişki bulunduğu varsayılarak akrabalık terimleri, seslenilecek kişinin adının yerine kullanılabilir. Sözgelimi, dayı, amca, teyze, abla, yenge, ağabey gibi. Oysa, akrabalık terimlerinin önemi, bir seslenme biçimi olmanın ötesine uzanır. Bunlar, sosyal antropologlarca toplumsal geleneğin bağlantıları olarak incelenir. Ayrıca, dil antropologları, dilbilimsel irdelemeler ve karşılaştırmalar için de akrabalık terimlerini veri olarak kullanmaktadırlar. Kısaca amca, dayı gibi özgül anlamda kullanılan akrabalık sözcükleri, yeğenler tarafından gerek amcaya, gerekse dayıya karşı kimi davranış biçimlerinin varlığını belirtir. Herhangi bir kültürün dilinde varolan akrabalık terimlerinin her biri, o terimi simgeleyen kişiyle, o terimi kullanan kişi arasında bir dizi toplumsal ilişkinin varlığını belirtir. Bizim kültürümüzde: "Kız halaya, oğlan dayıya çeker" atasözü, dayıyla erkek yeğen ; halayla kız yeğen aralarında çok önceden kurulmuş bir bağlantının varlığını gösterir.
Sosyal antropologlarca akrabalık terminolojisinin ad babası olarak bilinen Morgan, Afrika ve Avustralya dışında yer yüzünün belli başlı bölgelerinin tümü için geniş kapsamlı göstergeleri bir araya getirerek, akrabalık terimlerini iki ana başlık altında gruplamıştır : 1- Betimleyici (Tanımlayıcı), 2- Sınıflayıcı. Rivers, bu gruplama için Morgan'a büyük övgü düzerken, öteki taraftan da betimleyiciyle sınıflayıcıyı birbirinden kesin ayıran verilerin eksikliğini belirtir ve gruplamaya bir de "Belirleyici" özellik katar. Rivers böylece ikili gruplamayı üçlü şekle sokar.
Daha sonra G.R Murdock, altı tipli akrabalık terminolojisini kurdu. Bu tiplemede paralel kardeş çocukları (amca ve teyze çocukları), kardeşlere ve aykırı kardeş çocuklara (Hala,dayı çocukları) ilinti içerisinde gruplandırma temel alınıyordu. Şöyle ki:
1. Eskimo Tipi: Paralel kardeş (amca, teyze) çocuklarıyla aykırı kardeş (dayı, hala) çocukları eşitlenir ancak, kardeşlerden ayrı tutulur.
2. Hawai Tipi: Gerek paralel gerekse aykırı kardeş çocukları
kardeşlerle aynı tutulur ve aynı terimlerle adlandırılır.
3. Iroquois Tipi: Paralel kardeş çocuklarıyla kardeşler aynı grupta
sayılır ve aynı adlandırılırken, aykırı kardeş çocukları ayrı tutulur.
4. Sudan Tipi: Gerek aykırı, gerekse paralel kardeş çocukları ve
kardeşler ayrı ayrı adlandırılıp, ayrı ayrı terimlerle betimlenir.
5. Omaha Tipi: Paralel kardeş çocukları, kardeşlerle eşitlenmişler,
ancak aykırı kardeş çocuklarından dayı çocukları anneyle dayı grubunda sınıflanır; hala çocuklarıysa, kendi çocuklarıyla eşitlenir.
6. Crow Tipi: Paralel kardeş çocukları genelde eşitlenmiş ancak,
aykırı kardeş çocuklarından hala çocukları halayla baba grubunda sınıflanır; dayı çocuklarıysa kendi çocuklarıyla eşiüenirler. (Murdock, 1949:223-224).
Bu akrabalık terminolojisi sınıflamalarından sonra A. R. Radcliff Brown, şu dört tipi ileri sürdü: 1. Babayanlı Dizgeler, 2. Anayanlı Dizgeler, 3. Kanbağlı Dizgeler, 4. İkiyanlı Dizgeler gibi.
Genel olarak bu biçimlendirmelerin hiçbiri, akrabalık terminolojilerinin doyurucu bir sınıflaması değildir.Çünkü, bunların tümü toplumsal yapılara ilşikin olarak henüz akrabalık sistemlerinin yeterli bir karşılaştırmasına dayanmamaktadır.
Akrabalık Terminolojisi Üzerine Kimi Yorumlar
Akrabalık dizgelerinin toplumsal dizgelerle bağlantı halinde ortaya çıktığını fakat toplumsal koşullardaki değişikliklerden bozulmadan çıkacak ve böylece toplumun daha önceki durumlarını yansıtacak biçimde yavaş değiştiğini, ilk kez Morgan varsaydı ve aynı akrabalık dizgelerinin ayrı ayrı alanlarda bağımsız olarak ortaya çıkabilme olasılığını reddetti. Ancak, dizgelerin benzerliğini aynı soy yanlılığının bir kanıtı olarak gördü. Morgan, toplumbilimsel olarak tiplemelerini, aile yaşamının göstergeleri olarak görmekteydi. Dizgelerin en yalın biçimlerinden karmaşık biçime doğru bir evrim içerisinde gelişme gösterdiğini varsayarak Betimsel Akrabalık terminolojisi' nin, mülkiyet hakkının doğusuyla ve bu hakkı yalnız kendi soyundan gelenlere bırakmak zorunluluğu sonucu geliştiğini söyledi.
Rivers, Akrabalık Terminolojisi'nin "sıkı sıkıya toplumsal koşullarla belirlendiği" ve akrabalık dizgelerinin bize, toplumsal kurumların tarihinin incelenmesinde en değerli araçlar olabileceğini belirtti (Rivers, 1914:1).
Krober, Rivers'ın belirleyicilikle ilgili aşırı görüşlerini yadsıyarak onu biraz daha yumuşaüp "toplumsal kurumların yanı sıra bilinçdışı mantık ve algısal örüntüleme" işlevlerinde de akrabalık terimlerini sistemlerinin rolü olduğunu vurguladı (Kroeber, 1952:171).
Rivers'ın genel görüşleri ve bunların alan çalışmalarıyla kanıtlanması, toplumsal geleneğin adlandırma ile bağlantılarına karşı ilgiyi sağladı. Morgan'dan sonra Rivers'ın akrabalığın yanında kimi toplumsal kurumlara da yer vererek geliştirdiği araştırma teknikleri, önemli bir ilerleme olarak kabul gördü.
İngiliz sosyal antropologu Bronislaw K.Molinowski, Trobriand Adaları'ndaki geniş alan çalışmalarını temel alarak, akrabalık örüntüleri ve davranışların gelişiminde çekirdek ailenin önemini vurguladı. Rivers'ın öğrencisi Radcliffe-Brown da, akrabalık dizgelerinde toplumsal davranışın hem terminolojisini geliştirdi hem de örüntü bağlarının kavranması gereğini vurguladı ve en önemlisi de, terminolojik örüntülerin ve akrabalıkların özel hak ve görevlerinin altında yatan yapısal etkenleri soyutlamaya çalışü. Brown'ın kardeş grubunun birliği, soy grubunun birliği ve toplumsal sistemlerinin doğası yorumunda gittikçe büyüyen benimsemelere yol açtı; sosyal antropolojinin B.Britanya'da ve öteki yerlerde gelişmesine önemli katkıları oldu. Bu arada kültürel tarihe duyulan büyük ilgi, akrabalık sistemlerinin yorumlanmasına ve toplumsal/kültürel değişme sorunlarına parmak basma eğilimini doğurdu.
Bu yeni çalışmalar, akrabalık terminolojisinin saptanması için daha yeterli tekniklerin gelişmesine neden oldu. Bu teknikler, hem toplulukların kendi kavramsal modellerini yansıtacak hem de tümel akrabalık sisteminin daha tümel bir anlatımını sağlayacaktı. Bu arada akrabalık terminolojisi, bilinçsel sistemlerin ve anlamların çözümlenmesi için verilerin yanı sıra, toplumsal sistemlerin önemli ipuçlarını gösterecekti.
Yine bu çalışmaların bir sonucu olarak, terminolojik sistemlerin sınıflandırılmasına daha az, akrabalık sistemi ve toplumsal yapının diğer öğelerini anlamaya daha çok ilgi duyulur olacaktı. Sonuçta, Morgan'dan giderek, Rivers ve Kroeber'in karşılıklı tartışmalarına kadar uzanan akrabalık terimlerinin betimleyici ve sınıflayıcı özellikleri ve bu özelliklerden birinin ötekinden çok önemli olması tür değerlendirmeler, Radlcliffe-Brownün getirdiği yorumla daha bir açıklık kazandı: Akrabalık sözcüklerinin tanımlayıcı olmaları onların aynı zamanda sınıflayıcı olmalarına engel değildir" dedi Brown (Güvenç,1972: 272). Bu sağlıklı yorumu kanıtlayıcı örnekleri kendi toplumumuzdan da verebiliriz. Sözgelimi, kardeş karısını betimlemek için kullanılan "yenge" sözcüğü, arkadaş karıları için de kullanılır, onları kardeş karısı yerine koyduğumuzu belirterek yenge sözcüğüne bir de sınıflayıcı bir nitelik katarız (Bkz. Türkçe Betimleyici Akrabalık Sözcüklerinin Sınıflayıcı Olarak da Kullanılanları).