Rehabilitasyon Hizmetleri

Rehabilitasyon Hizmetleri

Çeşitli nedenlerle bedenen ya da ruhen engelli olarak kalan kişilerin başkalarına bağımlı olmadan yaşamalarım sürdürmeleri amacıyla yapı­lan çalışmalardır. Bu hizmetler iki grupta incelenir:

a) Tıbbi rehabilitasyon: Kişideki bedensel engellerin cerrahi veya tıbbi müdahaleler ile düzeltilmeye çalışılmasıdır. Bu işlemle hekim ve diğer sağlık personeli tıbbi yönden kişiye iş gücünü yeniden kazandır­maya çalışırlar.

b) Sosyal (mesleki) rehabilitasyon: Engellerinden dolayı çalışama­yan kişilere başvurabilecekleri doğrultuda iş bulma, iş öğretme ve işe uyum sağlama çalışmalarıdır.

Bilindiği üzere sağlık alanında yapılan yatırımlar hem insan hayatı hem de ülke ekonomisi için oldukça önemlidir. Hastalığı dolayısıyla işe gidemeyen işçi ve memur, tarlada çalışamayan üretici ülke ekonomisi açısından büyük bir kayıptır. Ayrıca önemli hastalıkların erken tanısı ve tedavisi ilaç kullanımı açısından ekonomide önemli yer tutar. Sağlığın korunması, sağlık alanında yapılan eğitim hizmetleri ve insanların haya­tını bilinçli olarak yaşaması insanın ömrünü uzatır ve sağlıklı yaşamasını sağlar. Bu amaçla üretilen temel sağlık hizmetlerinin hedefleri şunlardır:

1. Sağlık konusunda halkın eğitimi
2. Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması
3. Temiz ve yeterli içme suyunun sağlanması
4. Ana-Çocuk sağlığı hizmetlerini geliştirme
5. Aile planlamasını geliştirme
6. Bağışıklama uygulamaları
7. Salgın hastalıklardan korunma
8. Gerekli ilaçları sağlama
9. Çevre şartlarını geliştirme

Yaşadığımız çevrede sağlığımız her zaman risk altındadır. Risk gö­nüllü veya gönülsüz oluşabilir. Gönüllü (istekli) risk, kişinin isteğiyle gerçekleşir. Sigara, doymuş yağlar, uyuşturucu ve ilaç kullanımı gibi. İs­teksiz riskler ise ev, işyeri gibi yerlerde zemin malzemelerinden çıkan formaldehitler, pasif sigara içiciliği, kirlenmiş su ve besinlerin tüketilme­si, sokakta kirli hava soluma ve asit yağmurlarının etkisinde kalmadır. Gönüllü riskleri azaltmak kişinin elindeyken, gönülsüz risklerden top­lumu koruma, en aza indirme devletin, eğitimcilerin ve bilim adamları­nın görevidir.

İnsanların zararlı maddelere maruz kalma yolları aşağıdaki şekillerde olur:

1. Solunum yoluyla: Kirli havayı soluma şeklindedir. Fosil kökenli yakıtların kullanılmasıyla kirlenen havanın solunum yoluyla alınması sonucunda insanlarda birçok sağlık problemi ortaya çı­kar. Bunlar akciğer kanseri, bronşit, eklem romatizması, çeşitli kalp hastalıkları, gözlerde yanmalar, nefes darlığı, aşırı sinirlilik, bağışıklık sisteminin zayıflaması, ruhsal bozukluklar gibi prob­lemlerdir.

2. Sindirim yoluyla: Kirlenmiş su ile yıkanan besinlerin, tarım ilaçlı besinlerin ve kirli suların tüketilmesiyle gerçekleşir.
3. Deri absorpsiyonu yoluyla: Kirlenmiş toprak yüzeyi ve kirlen­miş madde ile temas, kirli su ile derinin teması şeklinde olur.

Olumsuz çevre şartlarından çocuklar, gelişmiş insanlara göre daha çabuk ve daha çok etkilenirler. Çünkü gelişme döneminde oldukların­dan metabolizmaları gelişmiş insanlardan farklıdır. Daha hızlı nefes alır, daha çok yemek yer ve su içerler. Ellerini çok fazla ağızlarına götürürler. Çocukların besinleri emme işlemi erişkinlerden fazla olduğundan zararlı maddeleri daha çok emerler. 5 yaşına kadar aldıkları zehir, hayatları bo­yunca alacakları zehre eştir.

Son çalışmalar çeşitli kimyasal toksinlerin, astım, doğum hataları, davranış bozukluklarına, öğrenme güçlüklerine, çocuk hastalıklarına, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, sinir bozukluklarına sebep olduğu­nu göstermiştir. Bu hususta acilen çeşitli önlemler alınmalıdır. Özellikle kronik çocuk hastalıklarına sebep olan çevresel faktörler araştırılmalı, çözümler üretilmelidir ve olumsuzluklar ortadan kaldırılmalıdır.

ABD'de 1993 yılında Milli Birim Akademisinin "Böcek öldürücü ve tarım ilaçlarının çocuklar üzerine etkileri" isimli yayını insanların dikka­tini çekmiştir. Gelişmiş ülkelerde çocuk kanserlerinin, zayıflayan bağı­şıklık sistemlerinin, astım ve öğrenme güçlüklerinin farkına varılmıştır. Bununla ilgili birçok organizasyonlar yaptıkları, devlet enstitüleri kur­dukları, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin çocuk sağlığı üzeri­ne önemli zaman harcadıkları ve kaynak ayırdıkları belirtilmiştir.