Selulit Nedenleri

Selülit Nedenleri, Selülit Neden Olur

Selülit en çok hormonlar sebebiyle ortaya çıkar. Aslında erkeklerin selülitlerinin olmayışının temel nedeni de vücutlarında kadınlara oranla daha az östrojen hormonu bulunmasıdır. Diğer bir faktör de kalıtımdır. Eğer annenizde selülit var ise sizde de olma olasılığı yük­sektir. Bu hormonal ve kalıtımsal faktörler, bazı bölgelerdeki dermi­sin daha kolay zarar görmesine neden olur. Selülitli bölgelerdeki dermis altı yağ hücreleri deri yüzeyine daha yakındır çünkü dermis hasar görmüştür. Kadınlardaki dokular erkeklerdekilere göre daha az esnektir, bu da kadınların erkeklere göre yaş ve çevre etkileri ile neden daha çabuk hasar gördüklerini gösteren diğer bir etkendir. Bazı nedenlerden dolayı kadınların bacaklarında çok kolay çürüme­ler meydana gelir ve görünür kılcal damarlar çıkabilir. Bu da zayıf damarların varlığına işaret eder, bu durum da selülitin temel neden­lerinden birini oluşturur. Bu durumun nedeni hormonal veya kalı­tımsal olabilir.

Dermis bu hasara dayanmaya çalışırken su kaybeder ve güçsüzleşir. Sonuçta parçalandığında altında sessizce yatmakta olan dermis altı yağlar dikkat çekici bir biçimde yukarı doğru yol almaya başlar. Epi-dermis güçsüz ve susuz ise; incelir ve selülit yüzeyden görülebilir bir hal alır. Selülit ve çatlaklardan kurtulmak için yağları yakmaya değil dermis ve epidermisi onarmaya odaklanmamız gerekmektedir. Selülite ilişkin tanımlar ve nasıl tedavi edileceğine ilişkin öneriler yıl­lardır tartışmalara yol açmaktadır. Selülit daha çok kozmetik bir prob­lem olarak görülür ve aslında öyledir. Fakat selülit aynı zamanda da tıbbi bir durumdur.

Selülit tıbbi bir bozukluk olarak ifade edilebilir. Önce, gözle görül­meyecek kadar küçük değişimlerle başlar ve bu değişimler yüzeye yansımaz. Görünmeyen bu değişimler daha sonra kendilerini koz­metik problemler olarak su yüzüne çıkarır, biz de bunu genelde çu­kurlar olarak görürüz. Selülit sürekli ilerleyen bir durumdur. Çok küçük bir pürüz olarak başlayabilir ancak daha sonra hem özgüveni hem de vücut sağlığını derinden etkileyen büyük bir engele dönüşe­bilir.

İki Tür Vücut Dokusu

Vücudu geniş bir açıdan anlamaya başladığımda aslında iki tür doku olduğunun farkına vardım.
Hücreler. Sert deri hücreleri, mesela karaciğer hücreleri ile aynı de­ğildir. Sadece temel özellikleri aynıdır. Her hücrenin lipidler yani yağ­lardan ve lesitinden oluşan bir zarı ya da koruyucu duvarı vardır. Hücre duvarlarının içerisinde sitoplâzma adı verilen bir madde ve sitoplâzmanın içinde de hücre çekirdeği vardır. Çekirdek hücrenin kon­trol merkezidir, yani beynidir. Hem sitoplâzma hem de çekirdek bas­kın olarak sudan meydana gelir.
Kalp, beyin, kemikler ve epidermis hücrelerden meydana gelir.
Bağdoku. Bu dokuda çok sayıda hücre bulunur ve baskın olarak lif­li materyallerden meydana gelir. Birçok organı vücudun geri kalanı­na bağlar. Bağdoku vücudun yapı maddesini ihtiva eder (Glycosami-noglycan veya GAG'lar.)

Bu, kendi ağırlığının 1000 katı kadar su taşıyabilen su sever hyaluronic asit gibi materyallerden meydana gelen yarı katı bir maddedir. Hyaluronic asidin yapıtaşı glukosaminedir. Kolajen ve elastin bağdokuyu gergin tutar ve şeklini korumasını sağlar. Kolajen ve elastinin yapıtaşları ise; yiyeceklerden aldığımız amino asitlerdir. Damarlar, sinirler, tendonlar, kiriş dokular ve dermis bağdokudur.
Selüliti onarmak için vücudunuzdaki hücreleri ve bağdokuları besin­lerle takviye edip, su ile sağlıklı kalmalarını sağlayarak güçlendirme­li ve nemlendirmelisiniz.

Damarlar

Damarların besini dolaştırma kabiliyetlerini kaybetmeleri selülit olu­şumunun en önemli nedenlerindendir. Cilt vücudun en dış tabakası olduğuna göre besinlerin damar yolu ile tüm yolu geçerek en sonun­da cilde ulaşmaları gerekir. Damarlar kalbin bağdokuları oldukları için ciltteki dermisle aynı şekilde hasar görebilir ve aynı hasar verici sonuçları meydana getirir.

Hasar görmüş damarlar sağlıklı damarların ulaştıkları yerlere ulaşa­maz. Selüliti olan kadınlarda sıklıkla hasarlı kılcal damarlara, varis damarlarına rastlanır aynı zamanda çürüklere ve morluklara karşı savunmasızdır. Damarları güçlendiren ve bölgeye kan akışını artı­ran herhangi bir etken dermisi ve üstündeki cilt hücrelerini de güç­lendirecektir. Onarılmış damarlar, dermis ve epidermise yeniden ge­rekli besinleri ve suyu taşıyarak hücre duvarlarını ve bağdokuyu onarabilir.

Bu durum da çukurları ve varisli damarları azaltır.
Selülit durağan bir sorun değildir. Tedavi edilmediği takdirde kötüleşir. En iyi tedavi erken müdahaledir.

Meydana Çıkan Selülit

Basen bölgesi selülit birikimine karşı en dayanıksız bölgelerden biri­dir. Normal sağlıklı bir basene baktığınızda, yüzeydeki epidermis yu­muşaktır. Cilt sıkıdır çünkü dermis kalın ve hasar görmemiştir. Kolajen ve elastin demetleri güçlüdür. Kılcal damarlar dermisin en üst böl­gelerine kadar ulaşabilmekte ve besin ve arındırıcı sıvılar taşıyarak kan takviyesi yapmaktadır.

Normal basen dokusunun ultrason görüntüleri çok az atık su içeren kalın ve nemli dokuların varlığını gösterir. Mikroskop ile fibroblastların aktivitelerini görebiliriz. Bunlar, bağdoku içerisinde bulunan ve kolajen ve elastin üreten hücrelerdir. Fibroblastların bir elma ağacı ol­duğunu varsayarsak; kolajen ve elastinleri de elma olarak düşünebili­riz. Sağlıklı bir basende fibroblastlar aktif olarak dermis içerisindeki sıkılaştırıcı iskeletleri üretmektedir. Dermisteki yağ hücreleri şişmez ya da kümeler halinde bir yerde toplanmaz. Tamamen birbirlerinden ayrı ve belirli bir çap mesafede durabilirler. En önemlisi ciltte görünen selülit yağ birikintisine rastlanmaz.

Şimdi bunu sağlıksız bir basen ile kıyaslayalım. Damarlardaki hasarın sonucu cildin yüzeyinde hasar görmüş kılcal damarlar ya da örümce­ğe benzeyen varisler görebilirsiniz. Cildin en üst katmanı stratum corneum kuru ve sert dokuludur. Parçalanmakta olan nemsiz kalmış hücreler sebebiyle çatlamalar görebilirsiniz.

Cilt sıkı değildir ve cildin sıkılığını sağlama kabiliyetini kaybeden ha­sar görmüş bağdoku sebebiyle torbalar oluşmuştur. Sağlıksız basen­deki dermis altı yağlar şişmeye başlamıştır ve çevrelerinde lifli öbek­ler oluşmuştur. Sonuçta, kadınların tümünün ciltlerinde görmekten en rahatsız oldukları sorun selülit ortaya çıkmış olur. Dermisin ve epi­dermisin nemsiz kaldığı ve az beslendiği bölgeler dermis altında bu­lunan yağların yüzeye çıkmasını engelleyemeyecek kadar güçsüzdür. Bu geleneksel yöntemlerdeki kilo kaybının neden işe yaramadığının göstermektedir. Selülit bir "yağ" problemi değildir - bu "dermatolo-jik" ve "hücresel" bir problemdir. Bu sebeple kullanılan metodlar yağ hücreleri yerine komşu bağdoku ve cilt hücrelerinin değiştirilmesini hedeflemelidir.