Gastrointestinal Sistemde Etkili İlaclar

Gastrointestinal Sistemde Etkili Olan İlaçlar

Obezite İlaç Tedavisi

Yiyeceklerin lezzetli, gösterişli ve kolay erişilebilir biçimde sunul­ması tüketim hız ve oranını artırmaktadır. Buna ek olarak kolay sin-dirilebilir olması, yiyeceklerin alım sıklığını ve günlük total enerji alı­mını artırmaktadır. Bu nedenler besinlere yönelik etki ile obezitenin tedavisi düşüncesini doğurmuştur.

Lifler:

Kalorileri yoktur, gastrointestinal sistemden emilmezler ve kitle etkisi ile doygunluk yaratırlar. Lifli gıdalar karbonhidratları ve yağları dilüe ederek, çiğneme süresini uzatarak, yeme hızını azaltarak, mide­de gerginlik yaparak, midenin boşalmasını ve besinlerin emilimini ge­ciktirerek etkili olmaktadır (,64). Piyasadaki lifli maddeler selüloz de-rivelerini (örmmetilselüloz) veya doğal sakızları (guar) içermektedir. Bunlar çok miktarda suyu emerek gastrointestinal sistemde gerginlik yaratmakta sonuç olarak, iştahı ve doymayı etkilemektedir.

Bu maddelerin kısa dönemde (65) ve uzun dönemde (66) kilo ver-dirici etkileri gösterilmişse de obezite tedavisindeki yerleri tartışmalı­dır (67).

Son yıllarda özel bir selüloz olan, konjak soğanı ile yoğun çalışma­lar yapılmıştır. Bu soğandan elde edilen renksiz, kokusuz, tatsız amorf toz, Glukomannan adıyla ilaç şekline dönüştürülmüştür. Su ile birle­şince hacmi 20 kat artmaktadır.

Glukomannan;
gastrointestinal içeriğin viskozitesini ve barsak hareketlerini artı­rır, fakat mide boşalımını yavaşlatır
Yiyeceklerin etrafında bir tabaka oluşturarak sindirim enzimleri­nin etkisinden korur kendisinin bir kalorisi yoktur

Su çekerek genişler ve doygunluk hissi verir
Lipidlerin ve diğer yüksek kalorili maddelerin ince barsaktan emi­limini engeller bu yönüyle diyabet ve hiperlipidemi tedavisinde kullanılabilir (68).

Gastrointestinal enzimlerin etkisini engelleyen ilaçlar:

Alfa glucosidase inhibitörleri (Acarbose ve Miglitol) ince barsak brush borderlarındaki enzimatik aktiviteyi engelleyerek karbonhid­rat yıkılımını ve emilimini geciktirir. Böylece yemek sonrası glukoz piklerini düşürür ve glisemik kontrolün sağlanmasına yardım eder. Bu ilaçların obez hastalarda malabsorbsiyona yol açarak enerji alımı­nın azalması ile yararlı olabileceği düşünülmüştür (69). Ancak insan­ların tolere edebilecekleri dozlarda enerji kaybı fazla olmamaktadır. Obezite tedavisinde Acarbose'un kullanılmasının yarattığı sonuçlar daha önceleri çalışılmış ve insanların tolere edebileceği dozlarda Acarbose'un zayıflatıcı etkisinin bulunmadığı ileri sürülmüştür. Yapılan kontrollü çalışmalarda, 15 kcal/kg'lık diyet ile birlikte 12 hafta süreyle Acarbose (ilk 10 gün 3x50 mg, daha sonra 3x100 mg.) ve 25 obez kadın hastaya ise 12 hafta süreyle sadece 15 kcal/kg'lık di­yet verilerek bu iki grubun tedavi öncesi ve sonrasındaki BMI'leri ve mix-meal ile yapılan 5 saatlik insülin ve c-peptid cevaplı OGTT ve diğer biokimyasal tetkikleri kıyaslanmıştır. Sadece diyetle sağlanan za­yıflamaya üstün olup olmadığını değerlendirmek amacıyla yapılan ça­lışmada iki grup arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (70). Obez diyabetik hastalarda ise, kan şekeri ve HbAlc düzeylerinde düzelme sağlanmasına rağmen BMI de anlamlı değişiklik saptanmamıştır (71).

Tetrahydrollpstatin, lipstatinin kimyasal olarak sentezlenmiş hid­rojenli derivesidir. Streptomyces toxytricini'den elde edilir ve gastrik, pankreatik ve karboxylester lipazın güçlü inhibitörüdür. Pankreatik lipaz diyetteki trigliseridlerin emiliminde rol oynayan asıl enzimdir. Bu enzim yağ asitlerini trigliseridlerin gliserol bağından 1. ve 3. kar­bon pozisyonlarında koparır. Daha sonra ortaya çıkan serbest yağ a-sitlerj ve monogliseridler safra asidi-fosfolipid misellerine bağlanır. Bu miseller ince barsakların yüzey hücreleri tarafından absorbe edilir ve zamanla şilomikron olarak periferik kan dolaşımına girer. Gastrointestinal lipazların inhibe edilmesi trigliseridlerin parçalanma­sını önleyecek ve parçalanmamış trigliserid feçesle atılacaktır. Bu ne­denle pankreatik lipazın seçici inhibisyonu kolesterol ve triglisrid e-milimini azaltır. Hayvan deneylerinde tetrahydrolipstatinin kilo verdi-rici ve hipokolesterolemik etkilerinin olduğu gözlenmiş, daha sonra klinik uygulamalar yapılmıştır. Drent ve ark. 12 haftalık çift kör plase-bo kontrollü bir çalışmada 3x 50 mg tetrahydrolipstatin alanların pla-seboya göre orta derecede ancak anlamlı kilo kaybının olduğunu gös­termişlerdir (72). Uzun süreli kullanımda yağda eriyen vitaminlerin (A,D,E,K) emiliminde azalma ve kolonda bakteri çoğalması gibi po­tansiyel zararları uzun süreli çalışmaları gerektirmektedir. Obezite İlacı

Benzocaine:

Lokal anestezik bir ilaçtır. Obezite tedavisinde kullanılma amacı ise dilde tat alma duyumunu ortadan kaldırarak yiyeceklerin fazla tü­ketilmesini önlemektir. Phenylpropanolaminin tek başına ve benzocaine ile birlikte verilmesi kilo kaybında anlamlı fark sağlamamıştır (73). İyi sonuç alındığını gösteren ve güncel olarak uygulamayı haklı gösterebilecek geniş çaplı araştırmalar yoktur.

Gastrik boşalmayı engelleyen ilaçlar:

Gastrointestinal hormonlarla etkileşerek gastrik boşalma zamanın uzatılması, iştah ve açlık duygusunun refleks yolunun engellenmesinin obezite tedavisinde yararlı olacağı düşünülmüştür. Bu amaçla chlorocitric acid kullanılmıştır. Ancak hem direkt olarak hem de intestinal hormonlar aracılığıyla iştahta artışa neden olduğundan obezite tedavisinde yeri yoktur (74).

Simetidin:

H2 reseptör antagonisti olan simetidinin uzun süreli kullanımlarda kilo kaybına neden olduğu gözlenmiştir (75). 9 gr lif içeren 1200 kcal/gün diyet ile birlikte, plasebo ve 200 mg simetidin verilerek ya­pılan çalışmada, simetidin plaseboya oranla 7.3 kg daha fazla kilo kay­bına neden olduğu gösterilmiştir. Ayrıca bel:kalça oranı ve ortalama kan basıncındada anlamlı düzelmeler sağlanmıştır. Tedavi sırasında açlık hissinde olasılıkla mide sekresyonun baskılanmasına bağlı olarak azalma olmuştur (76). Ancak Rasmussen ve arkadaşları aynı şartlarda plaseboya oranla farklı sonuç almamışlardır. Bu nedenle obezite teda­visinde simetidinin yeri tartışmaya açıktır ve başka çalışmaların yapıl­masına gerek vardır.

Cholestyramine, neomycin ve perfluoroctyl bromide:

Cholestyramine, safra asidlerine bağlanarak miçel oluşumunu do­layısıyla trigliserid emilimini engellemektedir. Yüksek dozlarda fekal yağ kaybını artırmaktadır. Tolere edilebilen en yüksek dozlarda bile kilo kaybına yol açmadığı gösterilmiştir. Neomycin yağ emilimini en-gelleyebilen bir antibiyotiktir ancak intestinal mukoza üzerine ciddi yan etkileri vardır. Bu nedenle obezite tedavisine uygun değildir. Perfluoroctyl bromide radyolojik kontrast maddelerin içinde bulunur ve deney hayvanlarında besinlerin emilimini engellediği gösterilmiş­tir. Bununla ilgili klinik çalışma yoktur. Obezite İlaç