Denizlerin Sınıflandırılması
Deniz organizmaları denince, daha çok hayvanlar akla gçlir. Zira bitkiler, ancak ışığın girebildiği derinlik olan 200 m'ye kadar izlenir. Bu bölgeye öpelejiyal denir. Burası, 1370 milyar km3 olarak tahmin edilen deniz bölgesinin çok az bir bölümüne denk düşer. Derin deniz (=BatipeIajiyal) bölümünde sadece plankton yiyiciler ve yırtıcılardan oluşan tüketiciler (=konsument) yaşar. Deniz tabanı, Bental yaşama alanım oluşturur. Buradaki canlılara Bentoz denir. Bunlara örnek olarak sığ denizde fitoplanktonlar dışında (algler ve tangeler) sünger, sölenterler, deniz tüyleri, boru kurtlar ve deniz yıldızları gibi sesil (=duragan; bir yere bağlı); istiridye, midye, salyangoz, halkalı solucan ve derisi dikenliler gibi hareketli hayvanlar (=mobil) verilir. Denizin kıyı (=litoral), açık deniz (=pelejiyal) ve derin deniz (=abbissal) adı verilen üç bölümü vardır. Litoral kıyıların sığ kesimini oluşturur. Buradaki hayvan ve bitki türleri, kıyı şeridine sıkıca bağlıdır ve kıta karası ile karşılaştırılabilir. Bu nedenle biyocoğrafik bir sınıflandırma söz konusudur. Oysa pelejiyal ve abissalde uzun bir engel oluşmadığı için böyle bir durum yoktur. Litoralın tüm bitkileri Bentoza aittir. Yani bunlar kayalık alt kısma yapışık olarak bulunur ve çoğu mavi, yeşil veya kırmızı alglerden oluşur. Denize ait sadece 47 çiçekli bitki türü vardır. Bu bağlamda özellikle tropik deniz kıyılarının med-cezir zonundaki ağaçların oluşturduğu ormanlar, yani Tropik Mangrovlar dikkati çeker. Bunlar Sonneratia, Rhizophora, Avicennia grubunun ağaç türleri olup, hava ve destek kökleri ile yere tutunur ve su baskınlarında, bu ağaçların sadece tepe kısımları izlenebilir. Buradaki hayvanlar, bu bölgenin özel durumuna uymuştur. Bunlardan zaman zaman karada yaşayan çamur zıplayıcıları (Periophthalmus cinsi balıklar) ve işaretli yengeçler (Uca) dikkati çeker.
Zoocoğrafyacılar, litoral faunayı 17 ana bölüme ayırır. Bunlar tropik, boreal ve antibo-real gruplarda toplanır. Serbest su zonu olan pelejiyalde organizmanın yayılışı tarihi etmenlerden daha çok, ekolojik faktörlere bağlıdır. Pelejiyalda serbestçe yüzen organizmalar, dip kısım ile olan tüm ilişkilerini kaybetmiştir. Bunlar serbestçe yüzebilmek için genelde belli bazı uyumlar kazanmıştır. Bu canlıların aktif olarak hareket edemiyenlerine PLANKTON; balıklar gibi, aktif olanlarına ise NEKTON adı verilir. Pelajiyalde özellikle ışıktan yararlanabilen Diatomeae, Peridinales ve Coccolithophorales gibi alg grupları yaygındır.
Okyanusların yıllık bağıl karbon üretimi 3.75 x 1010 tondur. Bu miktarın sadece 1/10 000'i balık etine dönüşür ve insanın kullanımına hazır olur. Abissal; yani ışığın giremediği bölümden tabana kadar olan kısım, yerkürenin en az araştırılmış bölümüdür. Güneş ışınlarının aşağıya giremeyişinden ötürü, fotosentez gerçekleşmez ve böylece besin üretimi son derece azdır. Burada sıcaklık, nisbeten aynı düzeyde kalır ve derinlere gidildikçe suyun basıncı artar. Hint Okyanusu'ndaki Copepoda türlerinin yaklaşık %74-91 'ine Atlas Okyanusu'nda da rastlanır.
Derin deniz araştırmalarına 100 yıl önce başlanmış ise de, gerçek anlamda bilimsel çalışmalar ancak 40 yıllıktır. Özellikle Kaptan Cousteau ve ekibinin Kalipso adlı gemiyle yürüttüğü çalışmalar, bilinmiyen derin deniz faunasını az da olsa gün ışığına çıkarmıştır. Bu bölge teknojik olanakların gelişmesi ile daha detaylı incelenecektir. Her şeye rağmen burasının faunası ile ilgili eldeki veriler çok yetersizdir.