Hamilelikte Demir ve Folat
Gebeliğin en çarpıcı fizyolojik uyumu, maternal kqn hacminin genişlemesidir.
Bu hacim gebe kalınır kalınmaz artmaya başlar ve gebeliğin 34-36. haftalarında en yüksek düzeyine erişecek şekilde gebelik boyunca artışını sürdürür. Plazma hacmi gebelik dışı düzeyinden ortalama %50 fazladır. Eritrosit hacmi de artış gösterir fakat bu, daha düşük çaptadır, bu durum gebeliğin "fizyolojik anemisi" ne yol açar.
Gebelikte demir Gereksinimler
Gebelikte demir takviyesi yapılırsa, eritrosit hacmi yaklaşık 400 mi artar, demir takviyesi olmaksızın, toplam eritrosit kitlesi ortalama 250 mi fazlalaşır. Bu iki değer arasındaki fark ,500 mg elementat demire eşdeğerdir; bu miktar gebeliğin artmış eritropoezi için, bol demir varlığında, emik iliğinin kullanıldığı miktardır. Fetûs ve plasentanın, ek olarak 300 mg demire n.tiyacı vardır. Böylece gebeliğin toplam demir gereksinimi yaklaşık 800 mg'dır. Gebelikte folat gereksinimi de belirgin olarak artar. Folat, purin ve pirimidin metabolizmasının temel koenzimlerinden olduğundan, özellikle hızlı doku büyümesi dönemlerinde bu vitamine ihtiyaç artar. Be nedenle maternal eritropoezin gebelikte atması, trofoblastik büyüme ve proliferasyon ve plesontal transfer, gebe kadında önemli ölçüde folat gereksimini fazlalaştırır.
Bu gereksinimin kesin miktarı tam olarak bilinmemektedir. Günlük gereksinim 800 ug gebelik dışında kadın gereksiniminin iki katıdır.
Hamilelikte demir eksikliği
yaklaşık 800mg'lık toplam demir gereksinimi karşıla lak için gebe kadının iki kaynağı vardır: Beslenme ve depoları. Her günkü karışık diyet 10-15 mg elemental demir içerir; normal koşullarda bu demirin %10 - %15'i emilime uğrar. Böylece, gebelik süresince, besi kaynakları yaklaşık 400 mg demir sağlayabilir. Kemik iliğinin retikuloendotelial hücrelerinde depolanmış demirin doğurganlık çağındaki kadınlardaki ortalama miktarı 300 m'dır fakat sağlıklı kadınların üçte biri kadarında bu depo da demir ya az bulunur veya hiç bulunmaz. Bu nedenle demir depoları, kadının gebelikteki demir gereksinimini karşılamaya yetmez. Sonuçta, gebelikte hemoglabin ve hemotokrit düzeylerinde düşüş görülür.
Gebelik süresince her hangi bir zamanda, genellikle ikinici trimesterin sonu veya üçüncü trimesterin başında, gebe kadınların üçte biri veya. fazlasında, hemoglobinin 11 g/dl' nin altında olması veya hematokritinin % 33'ten az olması diye tanımlanan anemiye rastlanır. Bu anemi, mikrositik ve hipokromik tiptedir. Anemik bir gebe kadında, demir eksikliği anemi nedeni olarak gösterebilmek için diğer biokimyasal morfolojik bulgular (düşük serum demiri transferin saturasyon yüzdesi düşüklüğü, düşük serum ferritini ve hiçbiri kistoşimik demir deposunun bulunmaması gereklidir.
Gebelikte anemiye bağlı bir takım olumsuzluklar vardır. Anemik grovida erken doğuma eğilimlidir ve şiddetli kanamaları karşılamaya hazır değildir. Bundan dolayı doğum esnası veya sonrası kan kaybı komplikasyonlarına, normal gebeden fazla a-çıktır. Ayrıca enfeksiyonlara normal gebeden az dirençli olduğundan, idrar yolları enfeksiyonu veya sepsis ski vardır.
Folatsız diyet uygulayan kişilerde, en erken etki, serum folat yoğunluluğun düşmesidir. Tüm gebelere folat takviyesi önerilmektedir. Bu durum demire ilişkin koşullarla eşdeğer olamaz çünkü gebeliğin folat gereksinmesini tamamen besinlerden edinmek mümkündür. Yine de, ortalama besin folatı alımı genellikle sınırdadır ve aktif vitaminin yemeğinin pişirilmesiyle kaybı önemlidir. Takviye, tüm kadınlara uygulanmaz, fakat hemolitik anemi, çoğul gebelik, antikonsulsif ilaç tedavisi ve folat alımı yetmezliği vakalarında takviye gereklidir.