Prostat Kanseri Nedir

Prostat Kanseri Nedir

Prostat Kanserinin Epidemiyolojisi


Prostat kanseri (PCa) 1984’ten beri ABD’de en sık görülen viseral malign neoplazidir. PCa için beyaz erkeklerde yaşam boyu hastalık riski %17,6 ve yaşam boyu hastalıktan ölüm riski %2,8 saptanmıştır. PCa insidansı 1992’de, PSA’nın bir tarama testi olarak kullanıma girmesinden 5 yıl sonra, bir doruk noktasına ulaşmıştır. 1992-1995 arasında insidansta tekrar bir düşüş görülmüş, 1995’ten günümüze kadar “PSA çağı” öncesindekine benzer bir eğim ile devam etmektedir. 1992-1995 arasında insidanstaki düşüş, PSA’nın kullanılmasıyla, toplumda daha önce bilinmeyen kanserlerin saptanmasının “cull effect” olarak adlandırılan seçme, toplama etkisine bağlanmıştır.

Dünya çapında erkeklerde, PCa en sık görülen dördüncü malign neoplazidir. Đnsidansı ve mortalitesi etnik popülasyonlar ve ülkeler arasında değişkendir.

İnflamasyon, enfeksiyon, genetik duyarlılık

Hasarlı dokunun yerini almak üzere hücresel proliferasyona yol açan kronik inflamasyon, enfeksiyonla ilişkili çeşitli organ kanserlerinin ortaya çıkışına katkıda bulunmaktadır. Toplanan epidemiyolojik, histolojik ve genetik kanıtlar PCa gelişiminin altında benzer bir sürecin yer aldığını öne sürmektedir. Dennis ve Dawson tarafından 2002’de yapılan ve 34 vaka-kontrol çalışmasını inceleyen iki meta-analiz, PCa ile cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü veya prostatit arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Proliferatif inflamatuvar atrofi olarak adlandırılan histolojik lezyonlar ve inflamatuvar infiltratlar klinik prostat spesimenlerinde sık görülmektedir. PCa’ya dair genetik ve histolojik gözlemler inflamatuvar oksidanlara karşı zayıflamış hücresel savunma işlevlerinin prostatik karsinogenezi başlatabileceğini ve ilerletebileceğini öne sürmektedir.

Androjenlerin etkisi ve prostat kanseri kemik metastazı

Prostat karsinogenezinde androjenler önemli bir rol oynar. 5α-redüktaz tarafından testosterondan üretilen ve prostatın primer androjeni olan DHT, intrasitoplazmik androjen reseptörüne testosterondan daha yüksek afiniteyle bağlanır. Fonksiyonel tip II 5α-redüktaz enzimi erkekte dış genitalya ve prostatın normal gelişimi için bir gerekliliktir ve prostatın DHT’a yetersiz maruziyeti PCa’ya karşı koruyucu gibi görünmektedir. Kalıtsal 5α-redüktaz eksikliği olan erkeklerde transrektal ultrasonografi küçük bir prostatik doku gösterir; yapılan biyopside ise epitel görülmezken prostatik stroma saptanır. Cerrahi kastrasyon yapılan erkeklerde görülen atrofik prostatlarla kanıtlandığı üzere, enzim eksikliği gibi, testosteron eksikliği de prostat kanserine karşı koruyucu olabilir. Prostatın androjenlere maruziyeti, daha sonraki prostat kanseri gelişimi için bir gereklilik olmasına rağmen, karsinogenez sürecini oluşturmak için gereken androjen maruziyetinin süresi ve şiddeti kesin bilinmemektedir.

Prostat Adenokarsinomu ve “Grade” kavramı, prostat kanseri psa evreleri

Prostat adenokarsinomları incelendiğinde, klinik evre T2 karsinomlarda ve iğne biyopsisi ile saptanan non-palpabl tümörlerin (evre T1c) %85’inde majör tümör kitlesi periferik yerleşimlidir. Diğer vakalarda ise tümör baskın olarak tranzisyonel zon yerleşimlidir (periüretral veya anterior gibi). Genellikle prostat karsinomu olgusunun boyutu evresiyle korelasyon gösterir.

Prostat adenokarsinomunun değerlendirilmesi için 1974’te Gleason Grade Sistemi yaygın olarak kabul edilmiştir. Gleason sistemi, küçük büyütmede saptandığı üzere, tümörün glandüler paternine dayanmaktadır. Tümörün “grade” kavramında sitolojik özellikler rol oynamaz. Hem primer (baskın ve en sık olan) hem de sekonder tümöral arkitektürel paternler belirlenir ve 1’den 5’e kadar bir “grade” atanır. 1 ile en fazla diferansiye olan yapı ifade edilirken, 5 ile en az diferansiye olan yapı belirtilmektedir. Prognozu öngörmede primer ve sekonder paternlerin her ikisi de etkili olduğundan, primer ve sekonder grade toplamıyla elde edilen bir Gleason skoru kullanılmaktadır. Eğer bir tümör kitlesinde tek bir histolojik patern mevcutsa, primer ve sekonder paternlere aynı grade verilir. Gleason skorları 2’den 10’a kadar değişmektedir. Ancak bazı durumlarda, Gleason grade 2-4 arasında belirtilen iğne biyopsisi spesimenleri, ürolojik patolojide ekspert olan patologlarca incelendiğinde, Gleason grade 5-6 olarak tanımlanmaktadır. Grade sisteminin asıl değeri prognostik öngörü yeteneğindedir. Hastalığın evresi ve grade birlikte değerlendirildiğinde, prognostik öngörme değeri artmaktadır.