Yumuşatıcı Hastalığı
Yumuşatıcılar, yumuşak, iyice sulanmış veya kolaylıkla çıkarılabilecek şekilde bir dışkı meydana getiren ilaçlardır. Bazı yumuşatıcılar lifler gibi tamamen doğal etki gösterirler. Onlar önemli miktarda su tutabilme özellikleriyle dışkının hacmini arttırıp onu sulandırırlar ve böylece onun ilerlemesini kolaylaştırırlar. Dengeli bir beslenme yeterli miktarda lif içermeleridir. Aynı zamanda, örneğin, kepek şeklinde tamamlayıcı bir unsur da almak mümkündür.
Fakat yapay yumuşatıcıların çoğu, kalınbağırsak hücrelerinde madensel tuz, su salgısı ve emilmesini sağlayan normal düzenlerde önemli bozukluklar oluşturarak etki ederler. O zaman dışkı daha iyi sulanmış ve daha kolay çıkarılabilir hale gelir.
Bağırsak geçiş sorununu hemen çözmek için bir ilaç yutmak, öyle basit ve sıkıntısız olsa da, sorun bununla bitmez! Hatta her ne kadar etkisi geçici de olsa 2 veya 3 gün sonra aynı yumuşatıcıyı almaya hiçbir şey engel olmaz. Bu ilaçların etkililiği karşısında, onların gereksiz ve aşırı kullanımı çok çekicidir.
Fakat bu kimyasal yumuşatıcıların bazı sakıncaları vardır. Gerçekten kalınbağırsağın iç cidarını tahriş ederler ve bu zararlı yumuşatıcıların hemen her gün alınması bu cidarda, "zımpara kağıdı görünümü" gibi önemli değişiklikler oluşturur. Bu durumda kalınbağırsağın yangısal, belirgin bir "kolit" tablosu yaratarak, ağrılı kas kasılmalarıyla ortaya çıkar.
Yıllar boyunca zararlı yumuşatıcıların düzenli alınmasından sonra, bağırsak hücrelerinin daha şiddetli tepki vermesi tehlikesi vardır ve o zaman gerçek bir ishal nedeni olan çok büyük miktarda sıvı salgılarlar. Sonra hızla tekrar kabızlık görülür. Bu durum "yumuşatıcı hastalığı" denilen gerçek bir hastalığın yerleşmesinin başlangıcıdır.
İshal devreleri arasında, yani kabızlık tekrar görüldüğü zaman, yumuşatıcı miktarını tekrar arttırma girişimi çok fazladır. Gerçekten bazı kimseler, kabızlık sorunlarıyla özellikle sıkıntı içinde olup sindirim aygıtlarını boşaltan bu ishalden memnundurlar. Fakat kalınbağırsaktaki bozukluk artar ve ishal devrelerine bağlı olarak, madensel tuz (özellikle potasyum eksikliği) ve su dengesi bozularak, durumu ağırlaştıran diğer daha genel bozukluklar husule getirir. Böylece, şükür ki nadir, zira çok ağır ilerlemiş bir yumuşatıcı hastalığı gerçekleşir.
Bu ağır sindirim bozukluklarına, böbreklerde, sinir, kalp-damar sistemlerinde ve iç salgı bezlerinde gelişen önemli sorunlar da eklenir.
Yumuşatıcı ve içsürdürücü etkili ilaçların çok dikkatli bir şekilde kullanılmaları gerekir. Bunlar tetrasiklin, kalsiyum ve, fosfat gibi ilaçlarla kimyasal bağlantılar ya da selülozun digoksini tutması gibi fizik bağlantılar kurarak çeşitli ilaçların emilimini bozarlar.
Yumuşatıcı hastalığı, kötü tedavi edilmiş süreğen kabızlıkların gerçek bir karmaşasıdır. Bütün zararlı yumuşatıcıların alımı durdurulup esas olarak en iyi beslenme sağlığına dayanan doğal tedaviyi seçmelidir.