Germ Hücreli Tümörler: Tedavi Prensipleri, Germ Nedir
Germinal hücreli tümörlerde tedavi stratejisinin esası; tümörün doğal seyri, klinik evresi (hastalığın yayımının tesbiti) ve tedavinin etkinliği üzerine kurulur. Tümör histolojisinin analizi, histolojik tiplerin miktarı ve yayılım yerleri germ hücreli tümörlerin tesbit edilebilir bazı özellikleri arasındadır. Patolojik evre, hastalığın progresyonunun bir göstergesidir. Klinik evrelemede ise patolojik evreyi tayin etmek için uygun metodlar uygulanır. Tedavi alternatiflerinin seçimi her rejimin avantaj ve dezavantajlarına bağlıdır. Tedavideki başarılı sonuçları nedeniyle geniş bir kesimde multimodal tedavinin kredisi artmış olmakla beraber, klinik evrelemenin kesin yapılabilmesi, tedaviye yetersiz yanıtın erken tesbiti ve bu gibi yetersiz olgularda da başarılı tedavi ihtimalinin artması nedeniyle tedavi edilecek kitlenin küçültülmesine yönelik araştırmalara da hız verilmiştir.
Germ hücreli aplazisi
Testis tümörlerinin tedavisinde cerrahi, radyasyon ve kemoterapi gibi majör tedavi alternatiflerinin her biri özel ancak tam olarak tanımlanmamış bir role sahiptir. Lokal kontrolün sağlanmasında radikal orkiektomi tercih edilir.
Seminom Nedir, Tedavi Prensipleri
Düşük evre seminomların klasik tedavi şekli; inguinal orkiektomiden sonra terapötik veya adjuvan radyoterapidir. Bu tedavi şekli, düşük evreli tümörlerin tedavisinde oldukça etkili ve morbiditesi az olan bir yöntemdir. Yaygın dissemine metastazlı hastalarda bile çok ilaçlı kemoterapi ile kür sağlandığından bütün evrelerdeki toplam kür oranı %90’ı aşmıştır.
Uzak metastazı veya retroperitoneal büyük kitleleri olan hastalarda en uygunu tedaviye kemoterapi ile başlamaktır. Radyolojik olarak kitlelerin devam ettiği olgularda yapılan salvage kemoterapi, cerrahi olarak kitlelerin veya radyoterapi uygulamaları hala tartışmalıdır.
Pür seminomda evre I seminomda orkiektomiden sonra sadece takip kararı verilebilirse de, radyasyona bağlı malignite oluşumu bildirilmesine rağmen retroperitoneal bölgeye yapılan düşük doz radyoterapinin morbidite ve toksisitesi az ve sonuçlarının mükemmel olması nedeniyle birçok merkezde bu protokol tercih edilen bir tedavi şekli olmuştur. İlerlemiş hastalığı olanlarda ise ilk tedavi seçeneği cisplatin esaslı kemoterapi olmalıdır. Radyoterapi ve cerrahi tedavi kemoterapinin yetersiz kaldığı duruma saklanmalıdır.
Eğer supradiafragmatik veya ekstra lenfatik alanlarda hastalık belirtisi yok ise, retroperitoneal lenf nodüllerinin tedavisi ikinci basamak olmalıdır. Bu şekilde klinik evrelendirme de sağlanmış olur. Son zamanlarda büyük retroperitoneal metastatik oluşumlar olan pek çok hastada, tedavinin kemoterapi ile başlaması genellikle doğruluğu kabul edilen bir yöntemdir.