Obezite ve İnsülin Direnci Sendromu
Obezite vücutta fazla miktarda yağ dokusu olması anlamına gelir ya da en iyi şekilde hayatı tehdit edebilecek düzeyde yağ dokusu olması şeklinde tanımlanabilir. Normal yağ miktarı erkekler için % 18-20 iken kadınlarda % 18-24 arasındadır. Erkeklerde vücut ağırlığının % 20'den fazlasını yağ dokusu oluşturduğunda ve kadınlarda bu oran % 25'den fazla olduğunda obezite var denir. Obeziteyi tahmin etmenin en kolay yolu vücut kitle indeksini (kg/m2) kullanmaktır. Bu değer vücut yağ miktarı ile daha iyi korelasyon gösterir ve Quetelet indeksi olarak ta bilinir. Bireylerin vücut kitle indeksleri 25 kg/m2' nin altında ise normal, 25 ile 29.9 kg/m2 arasında ise kilolu 30 kg/m2 üzerinde ise obez olarak yorumlanır. Abdominal obezite hipertrigliseridemi, hiperglisemi ve hipertansiyon gibi önemli risk faktörleri ile ilişkilidir. Bu açıklama insülin direnci sendromunu tarif etmektedir. Artmış insülin sekresyonu obezitenin en sık görülen bulgusudur. Bu bazal seviyede ve çok çeşitli insülinojenik ajanlara cevap olarak ortaya çıkar. Obezite ve hiperinsülinemi dereceleri arasında özellikle bazal insülin seviyelerinde korelasyon vardır. İnsüline karşı azalmış hipoglisemik cevap obez hayvanlarda ve insanlarda sık görülür. İnsülin direnci, anormal beta hücresi üretimi, dolaşımdaki insülin antagonistleri varlığı veya dokuların insüline karşı duyarsızlaşması nedeniyle olabilir. Şimdiye kadar anormal adacık hücre ürünleri veya insülin antagonistleri tanımlanmadığından, obezitedeki insülin direncinin primer olarak doku duyarsızlığından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Hedef dokularda insülin etki mekanizmasının ilk basamağı hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlanmadır. Obez hayvan ve insanlardan alman hücrelerde insülin reseptörlerinin azalmış olduğu gösterilmiştir. Şüphesiz ki reseptörlerdeki bu azalma insülin direncinde önemli rol oynamaktadır. Obez insanlarda insülin direnci insülin etki mekanizmasındaki reseptör ve reseptör sonrası defektler kombinasyonundan kaynaklanmaktadır. İnsülin direnci sonucunda hiperinsülinemi ile birlikte vücutta glukoz metabolizması, ürik asit metabolizması ve lipid metabolizması ile beraber hemodinanıik değişiklikler oluşur ve bunlara ek insülinin direkt arteriyal dokular üzerine etkisi sonucunda ateroskleroz oluşur.
Yükselen LDL seviyesi ile obezite arasındaki ilişki etkileyici düzeyde değildir. Obezitede total vücut kolesterolü artmal-ctadır. Bu daha çok adipöz dokulardaki fazla koleterol depolanmasından kaynalclanmaktadır. Hipertrigliseridemi obezitede sık görülmektedir ve serum seviyesi ile obezite derecesi arasında korelasyon bulunmaktadır. Trigliseridlerin artması VLDL nin plazmadan uzaklaştırılmasmdaki defektten değil, karaciğerde VLDL üretiminin artmasından kaynaklanmaktadır. Hiperinsülinemi karaciğerde VLDL sentezini ve salınmasını artırmaktadır. Aynı zamanda plazmadaki serbest yağ asitlerinin döngüsü de obezitede artmaktadır. Karaciğer tarafından serbest yağ asitlerinin alınması hepatik trigliserid sentezi için önemli miktarda öncü madde sağlamaktadır. Bundan dolayı obezitedeki hipertrigliseridemi artmış hepatik VLDL sentezine ve kullanılabilir olan serbest yağ asitlerine ikincil olarak gelişmektedir