Ankilozan Spondilit Tedavisi
Ankilozan spondilit tedavisinin temel taşı dekadlar boyunca NSAİİ ilaçlar ve fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları olmuştur. Periferik eklem tutulumunda ise sulfasalazin ve etkinliği konusunda daha az kanıt bulunmakla beraber nadir olarak ta metotreksat kullanılmaktadır. Anti-TNF ajanlar konvansiyonel DMARD tedavisinin başarısız olduğu hastalarda 1996’dan beri kullanılmaktadır. ASAS (Ankylosing Spondylitis Assessment Group) çalışma grubu ve EULAR (European League Against Rheumatism)
2005 yılında tedavi basamaklarında öneriler yayınlamıştır. Bu klavuzda toplam 10 madde halinde tedavi yaklaşımı belirlenmiştir :
1. Hastalığın tedavisi aşağıdakilere göre uyarlanmalıdır
Hastalığın prezantasyonu (aksiyal tutulum, periferik eklem tutulumu, entezit varlığı, ekstraartiküler semptom ve bulgular)
Son semptomların derecesi, klinik bulgular, prognostik belirteçler
Hastalık aktivitesi ve inflamasyon
Ağrı
Fonksiyonel kayıp
Yapısal hasar, kalça tutulumu, spinal deformiteler
Genel klinik durum (yaş, cinsiyet, eşlik eden hastalıklar, kullanılan diğer ilaçlar)
Hastanın istek ve beklentileri
2. AS hastalarının izlenmesinde hastanın öyküsü, klinik parametreler, labaratuvar testleri, görüntüleme dikkate alınmalıdır. İzleme sıklığına ; hastanın semptomlarına, ağırlığına ve almakta olduğu tedaviye göre karar verilmelidir.
3. AS’ yi optimal tedavi etmek için farmakolojik ve non-farmakolojik yöntemler kombine bir şekilde kullanılmalıdır
4. Non-farmakolojik tedavide hastanın eğitimi ve düzenli egzersiz muhakkak olmalıdır. Kişi ve grup fizik tedavisi göz önünde bulundurulmalıdır.
Yakın zamanda fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının, hastanın fonksiyonlarını geri kazanmada etkili olduğu gösterilmiştir
5. NSAİİ AS’nin ağrı ve sabah tutukluğu tedavisinde ilk basamak ilaçlar olarak önerilmektedir. Artmış gastrointestinal kanama riski olan hastalarda COX-2 selektif ilaçlar ya da nonselektif ilaçlarla birlikte gastroprotektif ilaçlar kullanılabilir.
Farklı NSAİ ilaçların yapılan etkinlik karşılaştırmalarında birbirlerine belirgin bir üstünlükleri olmadığı saptanmıştır. Celecoxib ile 2005 yılında yapılan randomize kontrollü bir çalışmada ; düzenli NSAİİ kullanımın, lüzum halinde kullanıma göre iki yılda radyolojik progresyonu yavaşlattığı gösterilmiştir(41). Ancak bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
6. NSAİİ etkisi yetersiz kalan, kontraendike olan ve/ veya zor tolere edilen hastalarda ağrı kontrolü için parasetamol ve opioidler gibi analjezikler kullanılabilir.
7. Lokal kortikosteroid enjeksiyonu uygulanabilir. Sistemik kullanımın aksiyel sistemde kullanımının faydası çalışmalarda gösterilememiştir.
Küçük randomize kontrollü çalışmalarda sakroiliak ekleme intra veya periartiküler kortikosteroid enjeksiyonunun ağrıyı azaltmada etkili olduğu gösterilmiştir. Ancak periferik artritte ve entezitte kortikosteroid enjeksiyonunun etkinliğini gösteren çalışma yoktur.
8. Aksiyel sistemin tedavisinde, sulfasalazin ve metotreksat da dahil olmak üzere hiç bir hastalık seyrini değiştirici antiromatizmal ilacın (DMARD) etkinliği kanıtlanmamıştır. Periferik artritte sulfasalazin kullanımı düşünülebilir.
9. Konvansiyonel tedaviye rağmen sürekli aktif hastalığı olanlarda anti-TNF tedavi düşünülebilir. Aksiyel hastalığı olanlarda DMARD tedavisinin anti-TNF tedavisi öncesi ya da birlikte kullanımının zorunluluğunu gösteren kanıt yoktur.
Randomize kontrollü çalışmalar TNF inhibitörleri olan Etanercept ve İnfliximab’ın spinal ağrı, fonksiyon ve periferik eklem hastalığının tedavisinde etkin olduklarını göstermektedir. Bir diğer TNF antagonisti olan Adalimumab’ın da benzer şekilde etkin olduğunu gösteren çalışma mevcuttur