Bebeklerde uyku problemi ne zaman söz edebiliriz?
"Bebeğinizin uykuları düzenli mi? Yoksa sık sık uyanıyor mu?" Bu sorular bebeği olan annelerin birbirlerine en çok sordukları sorulardandır. Eğer bebeğiniz sık sık ağlayarak uyanıyorsa, yani uyku problemi varsa, bu durum aile içinde çok büyük strese hatta eşler arası çatışmaya neden olur.
Bebeklerde uyku düzensizliği
Dünyaya gelmek bebek için travmatik bir deneyimdir. Doğumdan sonraki ilk günleri bebek uyuyarak geçirerek doğumla birlikte yaşadığı büyük değişime, dünyaya alışmaya çalışır. Bebekler yetişkinlerden çok daha uzun süre uyurlar. Onların hem fiziksel büyümeleri hem de duygusal ve bilişsel gelişmeleri için uyku çok gereklidir. Yeni doğan bebekler günlerinin 2/3'ünü yani 16 17 saatini, 3-3,5 saatten uzun olamayan uyku süreleri ile geçirirler. Altıncı haftadan itibaren, bebek genellikle gün içinde uyanık kalıp geceleri uyumaya başlar. Altıncı ayında ise bebek gününün hemen hemen yarısını uykuda, diğer yarısını da uyanık geçirir. Bebeğin uykularının bir düzene girmesi ise ancak 12.-16. haftada söz konusu olabilir. Bebeklerin %70'i üçüncü aydan sonra düzenli bir şekilde uyumaya başlarken; dokuzuncu aydan sonra bu oran %90'a kadar yükselir.
Uyku bozukluğu şayet fiziksel bir nedene dayanmıyorsa, psi-kosomatik, yani kaynağı psikolojik kökenli bir problemdir. Ne zaman uyku probleminden söz edebileceğimiz konusunda ise değişik uzmanların farklı görüşleri vardır. Richman, eğer bebek ya da çocuk geceleri beş ya da daha fazla kez uyanıyorsa ve uyandığında en az yirmi dakika uyanık kalıyor ya da anne babasının yatağına gidiyorsa ve bu durum en az üç aydır devam ediyorsa burada uyku probleminden söz edebileceğimizi belirtir. Zuckerman ise, bebeğin geceleri üç seferden fazla uyanıp, yeniden uyumasının en az bir saati aldığı durumlarda uyku problemi olduğunu belirtir.
Yenidoğan bebeklerde uyku
Görüldüğü üzere konuyla ilgili değişik uzmanların değişik görüşleri var. Yaşanan bir sorunun problem kategorisine girebilmesi için esas olan belirleyici iki temel etmen vardır: süre ve sıklık. Ortada bir sorunun olup olmadığı konusunda anne babaların önsezileri ve gözlemlerinden yola çıkarak vardıkları sonuç en doğru sonuç olacaktır.
Bebeğin uyku düzeni ne zaman oluşmaya başlar?
Anne babaların bebekleri için yaptıkları uyku düzenlemelerinde kültürler arasındaki farklar oldukça dikkat çekicidir. Bebeğe fiziksel olarak yakın olmanın çok önemli olduğu, bebeğin bağımsızlaşmasının ise çok üzerinde durulmadığı kültürlerde anne babaların bebekleri ile sadece bebeklik evresi boyunca değil daha sonraki yıllarda da birlikte uyudukları görülür. Sözgelimi, Japonya'da anne babaların çok yaygın bir şekilde bebekliklerinden itibaren çocukları ile birlikte uyudukları görülür. İngiltere'de ise anne babalar Japon anne babalardan çok farklı bir tutum izleyerek özellikle altıncı aydan sonra bebeklerini ayırarak onların kendi odalarında uyumasına özen gösterirler. Elbette İngiltere'deki bu genel bakış açısı da aileden aileye göre farklılık gösterebilmektedir. Ülkemize baktığımızda da durum farklı değildir, bebeklerinin uyku düzenleri konusunda anne baba tutumları farklılık göstermekle birlikte genel olarak anne babaların bebekleri ile onlar 4-5 yaşına gelene dek birlikte uyuma eğiliminde olduklarını görürüz.
Arzu edilen, ilk aylardan sonra bebeğin yalnız, mümkünse kendi odasında, elbette yine ebeveyn gözetimi altında uyumasıdır. Ailelerin konuyla ilgili yaklaşımları farklılık gösterebilir. İlk aylarda olmasa bile çok da gecikmeden çocuğun kendi başına yatmaya alışması gerekir. Sonraki yıllarda çocuğun kendi başına uyuma alışkanlığını edinmesi zorlaşır.
Çocuklarda uyku problemleri
Anne babalarm benimseyecekleri uyku düzeni konusunda doğumdan sonraki ilk haftalarda bir karara varmalarında büyük yarar vardır. Çünkü bebeklerin uyku alışkanlıkları üçüncü aydan sonra yerleşmeye başlar. Eğer bebeğenizin sizden ayrı olarak kendi odasında uyumasının uygun olacağına düşünüyorsanız ilk aylardan itibaren pratik birtakım yöntemler üzerinde karar vermiş olmanız ve bebeğinizin hazır olduğunu hissettiğinizde de bu yöntemleri hayata geçirmeniz gerekir. Bu konuda vereceğiniz kararda bebeğinizin bireysel farklılıklarını da dikkate almanız gerekir. Sözgelimi bazı bebeklerin uyumak için daha çok aktif yardıma ihtiyaçları varken bazı bebeklerin yoktur, onlar kolaylıkla uyuyabilirler. İlk hartalarda bebekler yataklarına genellikle uyurken götürülürler. Üçüncü aydan sonra ise bebek yatağına uyanık olarak uyuması için götürülür. Bu nedenle de bebek uyanıklık halinden uykuya geçişte aktif yardıma ihtiyaç duyabilir. Yardımın süresi ve niteliğinin bebeğin gereksinimi doğrultusunda belirlenir.
Bebeklerin anne babalarıyla uyumak istemelerinin nedeni, onların sıcaklığı ve sağladıkları güvenlik duygusudur. Anne babanın gün içinde bu gereksinimi karşılaması mümkündür.
Her bebek kendisine özgü bedensel ritmi ile birlikte doğar. Ailenin de bebeğin doğumuna kadar yerleşmiş kendisine özgü bir ritmi vardır. Zamanla bebek ve aile birbirleriyle uyumlu bir şekilde hareket etmeye başlarlar. Ancak başlangıçta karşıklı zor zamanlar yaşayabilirler. Anne babanın ve bebeğin birbirlerine uyum sağlayabilmeleri için zaman ve emeğe ihtiyaç vardır. Anne babanın bebeklerini tanıması ve ilk etapta onların kendilerini bebeklerine adapte etmeleri önemlidir. Anne babalar bu konuda bebeklerinin diline karşı alıcı ve duyarlı olmalıdırlar.
Yenidogan Bebeklerde Uyku Duzeni
Çocuklarda Uyku neden önemlidir?
Uyku, çocuklar için beslenmeden ya da onların güvenliğinden daha az önemli değildir. Uykunun, bebeğin/çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebilmesi konusundaki büyük önemini anlayabilmek için, bebek/çocuk yeterince uyumadığında ve/veya uykuları yeterince kaliteli olmadığında sonuçlarına bakmak gerekir. Bebeklerin/çocukların uyaranlara karşı alıcı ya da kapalı, rahat ya da gergin olmalarında ve bu durumun onların sosyalleşmesi ve öğrenme yetenekleri üzerinde uykunun belirleyici rolünü düşünmek gerekir. Uyku, zihnin uyanık ve rahat olabilmesi için en önemli besin kaynağıdır. Uyku sırasında beyin bir cep telefonu gibi kendisini uyku ile yeniden şarj eder. Nasıl ağırlık kaldırmak kasları çalıştırıp güçlendirirse uyku da beyin gücünü, dikkati, zihin açıklığını, fiziksel ve ruhsal rahatlığı arttırır. Kişinin potansiyelini en iyi şekilde kullanmasını sağlar.
Sağlıklı bir uykunun özellikleri ve çocuklarda uyku problemi
Uyku süresi yeterli olmalı.
Kesintisiz ve kaliteli bir uyku olmalı.
Bebeğin/çocuğun biyolojik ritmine uygun bir uyku düzeni olmalı.
Yetersiz ve kalitesiz uyku bebeğin/çocuğun sadece gecesini bölmez, onun tüm gününü etkiler. Uykusuzluk gün içinde bebeğin/çocuğun zihninin bulanık, dikkatsiz olmasına, fiziksel olarak da hi-peraktif ya da tembel olmasına neden olur.
Bebeklerin ne kadar uykuya ihtiyaçları vardır?
Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebekler günlerinin 15-16 saatini uyuyarak geçirirler. Üçüncü aydan sonra bebeklerin gün içindeki uyku süreleri 14 saate düşer. Elbette, bebeklerin uyku sürelerine ilişkin bu saatler sadece ortalama değerlerdir. Bebeğiniz birkaç saat daha fazla ya da birkaç saat daha az uyuyor olabilir; ancak genel olarak bebeğiniz sağlıklı ve huzurlu ise anne babanın kaygılanmasına gerek yoktur.
Bebeklerin ne kadar uyudukları bir günden başka bir güne farklılık gösterebilir. Ayrıca bebekler arası bireysel farklar da dikkate alındığında bebeklerin gün içinde ne kadar uyudukları ve ihtiyaçları olan uyku süreleri mizaç özelliklerine göre de değişebilir.
Bebeğinizin ne kadar uykuya ihtiyacı olduğu, uyku düzeni doğumdan sonraki altıncı haftada büyük ölçüde netlik kazanır. Bebeklerin uyku vakitleri her geçen hafta büyüdükçe değişir. Bebeklerin doğumdan önce bile günün saatlerine paralel olarak dinlendikleri ya da hareket halinde oldukları zamanlar farklılık gösterir. Gün içinde daha hareketli olurken geceleri daha sakin olup uyurlar. Bu düzenleri genellikle doğumdan sonra da devam eder. Bebeklerin doğumdan sonraki ilk haftalarda uyanmadan geçirdikleri ortalama en uzun uyku süreleri dört saat iken üçüncü aydan sonra bu süre altı ile sekiz saate çıkar. Daha sonra da en uzun uykularını geceleri uyumaya başlarlar.
Yeni doğan bebeklerde uyku
Zamanla bebeklerin uykularının kalitesi de değişir. Yeni doğan bebeklerin uyku döngüleri REM uykusu ile başlar. Genellikle REM uykusuna düzensiz nefes alış verişler, bacak ve kolları ani olarak hareket ettirmeler eşlik eder.
Bebeklerin uykuları genel olarak hafif ve derin uyku olmak üzere ikiye ayrılır. Derin uykunun süresi ilk haftalardan itibaren artar. Bebeklerin ve çocukların derin uyku süreleri yetişkinlere göre daha uzundur. Bebekler derin uyku sırasında neredeyse hiç hareket etmezler, nefes alış verişleri düzenli ve derindir.
9.-12. aylarda bebeklerin genellikle gece uykuları ortalama 10-12 saattir. Gündüzleri de iki kez uyurlar. Bu aylarda bebeklerin gece uyanarak beslenme gereksinimleri de ya tamamen bitmiştir ya da çok azalmıştır.
Gün içindeki uykularının azalması belki bebeğinizin akşamları biraz daha uzun uyumasını gerektirebilir. Bebeklerin 20 dakika erken yatırılmaları, 20 dakika daha uzun uyumaları onların davranışlarında oldukça etkilidir.
Uyku, çocuklar için beslenmeden ya da onların güvenliğinden daha az önemli değildir. Uykunun, bebeğin/çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebilmesi konusundaki büyük önemini anlayabilmek için, bebek/çocuk yeterince uyumadığında ve/veya uykuları yeterince kaliteli olmadığında sonuçlarına bakmak gerekir. Bebeklerin/çocukların uyaranlara karşı alıcı ya da kapalı, rahat ya da gergin olmalarında ve bu durumun onların sosyalleşmesi ve öğrenme yetenekleri üzerinde uykunun belirleyici rolünü düşünmek gerekir. Uyku, zihnin uyanık ve rahat olabilmesi için en önemli besin kaynağıdır. Uyku sırasında beyin bir cep telefonu gibi kendisini uyku ile yeniden şarj eder. Nasıl ağırlık kaldırmak kasları çalıştırıp güçlendirirse uyku da beyin gücünü, dikkati, zihin açıklığını, fiziksel ve ruhsal rahatlığı arttırır. Kişinin potansiyelini en iyi şekilde kullanmasını sağlar.
Sağlıklı bir uykunun özellikleri ve çocuklarda uyku problemi
Uyku süresi yeterli olmalı.
Kesintisiz ve kaliteli bir uyku olmalı.
Bebeğin/çocuğun biyolojik ritmine uygun bir uyku düzeni olmalı.
Yetersiz ve kalitesiz uyku bebeğin/çocuğun sadece gecesini bölmez, onun tüm gününü etkiler. Uykusuzluk gün içinde bebeğin/çocuğun zihninin bulanık, dikkatsiz olmasına, fiziksel olarak da hi-peraktif ya da tembel olmasına neden olur.
Bebeklerin ne kadar uykuya ihtiyaçları vardır?
Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebekler günlerinin 15-16 saatini uyuyarak geçirirler. Üçüncü aydan sonra bebeklerin gün içindeki uyku süreleri 14 saate düşer. Elbette, bebeklerin uyku sürelerine ilişkin bu saatler sadece ortalama değerlerdir. Bebeğiniz birkaç saat daha fazla ya da birkaç saat daha az uyuyor olabilir; ancak genel olarak bebeğiniz sağlıklı ve huzurlu ise anne babanın kaygılanmasına gerek yoktur.
Bebeklerin ne kadar uyudukları bir günden başka bir güne farklılık gösterebilir. Ayrıca bebekler arası bireysel farklar da dikkate alındığında bebeklerin gün içinde ne kadar uyudukları ve ihtiyaçları olan uyku süreleri mizaç özelliklerine göre de değişebilir.
Bebeğinizin ne kadar uykuya ihtiyacı olduğu, uyku düzeni doğumdan sonraki altıncı haftada büyük ölçüde netlik kazanır. Bebeklerin uyku vakitleri her geçen hafta büyüdükçe değişir. Bebeklerin doğumdan önce bile günün saatlerine paralel olarak dinlendikleri ya da hareket halinde oldukları zamanlar farklılık gösterir. Gün içinde daha hareketli olurken geceleri daha sakin olup uyurlar. Bu düzenleri genellikle doğumdan sonra da devam eder. Bebeklerin doğumdan sonraki ilk haftalarda uyanmadan geçirdikleri ortalama en uzun uyku süreleri dört saat iken üçüncü aydan sonra bu süre altı ile sekiz saate çıkar. Daha sonra da en uzun uykularını geceleri uyumaya başlarlar.
Yeni doğan bebeklerde uyku
Zamanla bebeklerin uykularının kalitesi de değişir. Yeni doğan bebeklerin uyku döngüleri REM uykusu ile başlar. Genellikle REM uykusuna düzensiz nefes alış verişler, bacak ve kolları ani olarak hareket ettirmeler eşlik eder.
Bebeklerin uykuları genel olarak hafif ve derin uyku olmak üzere ikiye ayrılır. Derin uykunun süresi ilk haftalardan itibaren artar. Bebeklerin ve çocukların derin uyku süreleri yetişkinlere göre daha uzundur. Bebekler derin uyku sırasında neredeyse hiç hareket etmezler, nefes alış verişleri düzenli ve derindir.
9.-12. aylarda bebeklerin genellikle gece uykuları ortalama 10-12 saattir. Gündüzleri de iki kez uyurlar. Bu aylarda bebeklerin gece uyanarak beslenme gereksinimleri de ya tamamen bitmiştir ya da çok azalmıştır.
Gün içindeki uykularının azalması belki bebeğinizin akşamları biraz daha uzun uyumasını gerektirebilir. Bebeklerin 20 dakika erken yatırılmaları, 20 dakika daha uzun uyumaları onların davranışlarında oldukça etkilidir.
Bebeklerde Uyku Bozuklugu
Bebeklerde Uyku Bozukluğu
Uyku dinlenme halidir. Uyku sırasında bilincin tepki gücü ve etkinliği büyük ölçüde azaldığı için bilincin bir anlamda uyuşmasından söz edilebilir. Uyku, insan ömrünün yaklaşık üçte birini oluşturur. Diğer aktivitelere harcadığımızdan daha fazla zamanı uykuda geçiririz. Uyku kendimizi iyi hissetmemiz için gereklidir ve uykunun hayati bir önemi vardır.
Uyku beş farklı dönemden oluşur. 1953'te E. Aserinsky ve N. Kleitman uyku tiplerinin hızlı göz hareketleri ile bağlantılı olduğunu açıkladılar Bu dönemlerden biri REM (Hızlı Göz Hareketleri-Rapid Eye Movement), diğerleri ise Non-REM (NREM) olarak adlandırılmaktadır.
REM uykusu uyanıklık durumuna çok yakındır. REM. evresinde fizyolojik etkinlik, beyne giden kan ve oksijen, vücut hareketleri ve kaslardaki kasılmalar artar. REM uykusunda motor nöronlar uyarılır, frenlenir. Rüyalar genellikle REM uykusunda görülür. Gecenin ilk REM uykusu 90 dakikalık bir yavaş dalga (NREM) uykusundan sonra gelir ve birkaç dakika sürer. Son REM uykusu 20-30 dakika sürer. Bundan sonra uyanılır. Hatırlanan rüyalar genellikle bu son evrede görülen rüyalardır. Stresli ya da uykusuz geçen bir dönemin ardından derin uyku süresi azalır, REM süresi uzar. Bu evre uykunun diğer evrelerinin arasına serpiştirilmiştir.
Çocuklarda Uyku Düzeni
Yavaş dalga uykusunda (NREM) beynin dalgaları çok yavaşlar, kaslar gevşer, sinir sisteminin işlevleri yavaşlar, solunum hızı ve kan basıncı düşer. Uykunun derin ve dinlendirici bölümü bu evrede gerçekleşir. Uykunun dört evresi: 1. Uyuklama Evresi, 2. Hafif Uyku Evresi, 3. Derinleşen Uyku Evresi, 4. Derin Uyku Evresi. Yavaş dalga uykusunun (NREM) sırasıyla dört evrenin ardından yeniden birinci evre gelir. Bu düzen uyku boyunca devam eder.
Uyku bir ayırma problemi midir?
Bir annenin bebeğini uyutması en basit anlamıyla kendisini bebeğinden, bebeğini de kendisinden ayırması anlamına gelir. Bebeğin somut olarak annenin varlığını içselleştirip, annenin yokluğunu telafi edebileceği, 'somut' annenin yerine onun psikolojik varlığını yaratmış olması gerekir ki uyku ile gelen ayrılıkla başa çıkabilsin.
Anne babaların kendi çocukluklarının sorunlu geçmesi onlar anne baba olduklarında nasıl davranmaları, ne yapmaları gerektiği konusunda kararsızlığa düşmelerine neden olur. Bebekleri uyku problemi yaşayan anne babaların en sık sordukları soru, "Bebek ağlayarak uyandığında bırakalım ağlasın mı? Yoksa gidip kucağımıza mı alalım?" sorusudur. Bu soru anne ve babanın zihninde bir orta yolun olmadığı ya da o orta yolu bulmakta zorlandıkları anlamına gelir. Bir uçta bebeği tamamen yalnız bırakma, diğer uçta ise her ağladığında gidip kucağa alma vardır. Bebeğin ağlamalarına anne babaların vereceği uygun tepkinin önemi büyüktür. Ağlayan bir bebeğin her defasında ağladığında kucağa alınmaya ihtiyacı yoktur, bebek bir süre kucakta kaldıktan sonra sürekli kucakta kalmaya ihtiyacı olmayabilir ya da bebek ağlayıp da bir kez kucağa alındıktan sonra her defasında ağladığında kucağa alınmaya ihtiyaç duymuyor olabilir.
Bebeklerde Uyku Düzeni
Bazı ebeveynler, bebekleri her ağladığında yanına gitmek isterler. Bebeklerinin terk edilmişlik duygusu yaşamalarından büyük endişe duyarlar. İşte buradaki soru şudur: Terk edilmişlik duygusu bebeğin hissi midir, yoksa bebeğin ağlayarak anne babaya hissettirdiği bir duygu mudur? Bu sorunun yanıtı çok önemlidir. Bebek her ağlayarak uyandığında anne babanın bebeğin yanına gitmesi, belki de bir anlamda bilinçdışı olarak kendilerine güvenmediklerini, dolayısıyla da bebeklerinin kendi başına yeniden uykuya dalama-yacağı düşüncesine sahip olduklarını gösteriyor olabilir. Bebek ağladığında hiç yanına gitmemek de onu yalnız bırakarak, ihtiyacı olduğunda bir anne babanın varlığını içselleştirememesine neden olur. Soruna yaklaşımda siyah beyaz, ya hep ya hiç şeklinde bir yaklaşım sorunun çözümünde işe yaramayacağı gibi anne babanın kendi anne baba figürleri hakkında da önemli şeyler söyler.
Bebeğin kendisini en etkili anlatma yöntemi ağlamaktır. Anne babaların bebeklerinin ağlamaları ile ilgili atıfları, ağlama karşısındaki toleransları, tahammülleri onların o günkü yaşam koşullarından olduğu kadar geçmiş yaşam deneyimlerinden de etkilenir. Çocuk sahibi olmak geçmiş deneyimlerin, anne babaların kendi anne babaları ile olan ilişkilerinin, çatışmalarının, korku ve kaygılarının yeniden hareketlenip canlanması anlamına gelir. Bebeğin ayrı birey olmasına izin vermek ve bu doğrultuda davranmak, onun öfkelenmesinin ve bu öfkesini ifade etmesinin üstesinden gelmek gerekir.
Bebeklerde Uyku Sorunu
Annelerin bebeklerini hiç bırakamamaları karşısında duydukları kızgınlık, bebeğe karşı aşırı koruyucu olmaları ve sürekli olarak ona çok yakın olmak istemeleri belki de annenin bilindışı olarak hissettiği bebeğini bırakmak, ondan ayrılmayı istemek duygularına karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması olabilir. Bebeklerinden hiç ayrılamayan annelerin yarı şaka ile "Onu bir kez bırakırsam bir daha hiç gelmem" demesi de bu anlamda çarpıcı bir örnektir.
Bazı anneler de vardır ki onlar eğer günün bir bölümünde bebeklerini bir arkadaşa ya da güvendikler birisine bırakırlarsa kendilerine kalacak boş zamanda ne yapacaklarını bilemediklerini söylerler. Bu durum annenin bebeğini kendisinden ayrı bir varlık olarak düşünmekte yaşadığı güçlüğü de anlatır. Çocukların yaşadığı okul korkusu, anneden ayrılamama ya da annenin kendisinin yaşadığı dışarı çıkma korkusunun temellerinin bebeklik döneminde yaşanan ayrılma güçlüklükleri ile ilgili olduğu söylenebilir.
Uyku dinlenme halidir. Uyku sırasında bilincin tepki gücü ve etkinliği büyük ölçüde azaldığı için bilincin bir anlamda uyuşmasından söz edilebilir. Uyku, insan ömrünün yaklaşık üçte birini oluşturur. Diğer aktivitelere harcadığımızdan daha fazla zamanı uykuda geçiririz. Uyku kendimizi iyi hissetmemiz için gereklidir ve uykunun hayati bir önemi vardır.
Uyku beş farklı dönemden oluşur. 1953'te E. Aserinsky ve N. Kleitman uyku tiplerinin hızlı göz hareketleri ile bağlantılı olduğunu açıkladılar Bu dönemlerden biri REM (Hızlı Göz Hareketleri-Rapid Eye Movement), diğerleri ise Non-REM (NREM) olarak adlandırılmaktadır.
REM uykusu uyanıklık durumuna çok yakındır. REM. evresinde fizyolojik etkinlik, beyne giden kan ve oksijen, vücut hareketleri ve kaslardaki kasılmalar artar. REM uykusunda motor nöronlar uyarılır, frenlenir. Rüyalar genellikle REM uykusunda görülür. Gecenin ilk REM uykusu 90 dakikalık bir yavaş dalga (NREM) uykusundan sonra gelir ve birkaç dakika sürer. Son REM uykusu 20-30 dakika sürer. Bundan sonra uyanılır. Hatırlanan rüyalar genellikle bu son evrede görülen rüyalardır. Stresli ya da uykusuz geçen bir dönemin ardından derin uyku süresi azalır, REM süresi uzar. Bu evre uykunun diğer evrelerinin arasına serpiştirilmiştir.
Çocuklarda Uyku Düzeni
Yavaş dalga uykusunda (NREM) beynin dalgaları çok yavaşlar, kaslar gevşer, sinir sisteminin işlevleri yavaşlar, solunum hızı ve kan basıncı düşer. Uykunun derin ve dinlendirici bölümü bu evrede gerçekleşir. Uykunun dört evresi: 1. Uyuklama Evresi, 2. Hafif Uyku Evresi, 3. Derinleşen Uyku Evresi, 4. Derin Uyku Evresi. Yavaş dalga uykusunun (NREM) sırasıyla dört evrenin ardından yeniden birinci evre gelir. Bu düzen uyku boyunca devam eder.
Uyku bir ayırma problemi midir?
Bir annenin bebeğini uyutması en basit anlamıyla kendisini bebeğinden, bebeğini de kendisinden ayırması anlamına gelir. Bebeğin somut olarak annenin varlığını içselleştirip, annenin yokluğunu telafi edebileceği, 'somut' annenin yerine onun psikolojik varlığını yaratmış olması gerekir ki uyku ile gelen ayrılıkla başa çıkabilsin.
Anne babaların kendi çocukluklarının sorunlu geçmesi onlar anne baba olduklarında nasıl davranmaları, ne yapmaları gerektiği konusunda kararsızlığa düşmelerine neden olur. Bebekleri uyku problemi yaşayan anne babaların en sık sordukları soru, "Bebek ağlayarak uyandığında bırakalım ağlasın mı? Yoksa gidip kucağımıza mı alalım?" sorusudur. Bu soru anne ve babanın zihninde bir orta yolun olmadığı ya da o orta yolu bulmakta zorlandıkları anlamına gelir. Bir uçta bebeği tamamen yalnız bırakma, diğer uçta ise her ağladığında gidip kucağa alma vardır. Bebeğin ağlamalarına anne babaların vereceği uygun tepkinin önemi büyüktür. Ağlayan bir bebeğin her defasında ağladığında kucağa alınmaya ihtiyacı yoktur, bebek bir süre kucakta kaldıktan sonra sürekli kucakta kalmaya ihtiyacı olmayabilir ya da bebek ağlayıp da bir kez kucağa alındıktan sonra her defasında ağladığında kucağa alınmaya ihtiyaç duymuyor olabilir.
Bebeklerde Uyku Düzeni
Bazı ebeveynler, bebekleri her ağladığında yanına gitmek isterler. Bebeklerinin terk edilmişlik duygusu yaşamalarından büyük endişe duyarlar. İşte buradaki soru şudur: Terk edilmişlik duygusu bebeğin hissi midir, yoksa bebeğin ağlayarak anne babaya hissettirdiği bir duygu mudur? Bu sorunun yanıtı çok önemlidir. Bebek her ağlayarak uyandığında anne babanın bebeğin yanına gitmesi, belki de bir anlamda bilinçdışı olarak kendilerine güvenmediklerini, dolayısıyla da bebeklerinin kendi başına yeniden uykuya dalama-yacağı düşüncesine sahip olduklarını gösteriyor olabilir. Bebek ağladığında hiç yanına gitmemek de onu yalnız bırakarak, ihtiyacı olduğunda bir anne babanın varlığını içselleştirememesine neden olur. Soruna yaklaşımda siyah beyaz, ya hep ya hiç şeklinde bir yaklaşım sorunun çözümünde işe yaramayacağı gibi anne babanın kendi anne baba figürleri hakkında da önemli şeyler söyler.
Bebeğin kendisini en etkili anlatma yöntemi ağlamaktır. Anne babaların bebeklerinin ağlamaları ile ilgili atıfları, ağlama karşısındaki toleransları, tahammülleri onların o günkü yaşam koşullarından olduğu kadar geçmiş yaşam deneyimlerinden de etkilenir. Çocuk sahibi olmak geçmiş deneyimlerin, anne babaların kendi anne babaları ile olan ilişkilerinin, çatışmalarının, korku ve kaygılarının yeniden hareketlenip canlanması anlamına gelir. Bebeğin ayrı birey olmasına izin vermek ve bu doğrultuda davranmak, onun öfkelenmesinin ve bu öfkesini ifade etmesinin üstesinden gelmek gerekir.
Bebeklerde Uyku Sorunu
Annelerin bebeklerini hiç bırakamamaları karşısında duydukları kızgınlık, bebeğe karşı aşırı koruyucu olmaları ve sürekli olarak ona çok yakın olmak istemeleri belki de annenin bilindışı olarak hissettiği bebeğini bırakmak, ondan ayrılmayı istemek duygularına karşı geliştirdiği bir savunma mekanizması olabilir. Bebeklerinden hiç ayrılamayan annelerin yarı şaka ile "Onu bir kez bırakırsam bir daha hiç gelmem" demesi de bu anlamda çarpıcı bir örnektir.
Bazı anneler de vardır ki onlar eğer günün bir bölümünde bebeklerini bir arkadaşa ya da güvendikler birisine bırakırlarsa kendilerine kalacak boş zamanda ne yapacaklarını bilemediklerini söylerler. Bu durum annenin bebeğini kendisinden ayrı bir varlık olarak düşünmekte yaşadığı güçlüğü de anlatır. Çocukların yaşadığı okul korkusu, anneden ayrılamama ya da annenin kendisinin yaşadığı dışarı çıkma korkusunun temellerinin bebeklik döneminde yaşanan ayrılma güçlüklükleri ile ilgili olduğu söylenebilir.
Cocuklarda Beslenme Sorunu
Beslenme sorunu yaşayan çocuklar için neler yapılmalıdır?
Çocukların belirli davranışları kazanmalarında benimsenmesi istenen davranış yolunda en küçük çabayı bile fark etmek, övmek, yerine göre ödüllendirmek istenen davranışın pekişmesinde oldukça etkilidir. Çocuğa övgüde bulunmak için mükemmeliyetçi bir yaklaşım içinde bulunmak ve davranış tam olarak yerleşinceye kadar bekleyip ondan sonra çocuğa olumlu geri bildirim vermeyi beklemek çocuğu yıldırır.
Çocuklarda Beslenme Sorunu
Evde yemek ile ilgi belirli kuralların, düzenlemelerin, belirli bir tavrın varlığına gerek vardır. Anne ve baba arasında bir tutarlılığın olması çok önemlidir. Anne baba arasındaki ilişki aile düzenini belirler. Eğer çocuğunuzdan -elbette onun yiyebileceğinden çok fazla olmaması gerekir- üç kaşık yemesini istiyorsanız bunu pazarlıkla iki veya bir kaşığa indirmeyin. Yemesi gereken miktarda kararlı olun. Yemeğini yememesi halinde arada atıştırması için yemek istediği şeyleri kesinlikle yemesine izin vermeyin. Yememesi halinde bunu büyük bir sorun haline getirmemeye de özen gösterin.
Çocuğun günlük yaşamında rutine çok ihtiyacı vardır. Bir günün aktiviteleri arasında en temel olanı yemek zamanlarıdır. Yemek zamanlarında çok büyük değişiklikler yapılmaması gerekir. Çocuğunuz büyüdükçe yemek zamanlarında daha esnek olabilirsiniz. Ama küçük çocuklar için yemek zamanları gün içinde çocuğun zaman kavramını öğrenmesini de sağlar. Böylece de çocuğun kendisini programlaması kolaylaşır.
Yemek zamanlarının belirli olması ev içinde belli sınırların olması anlamına gelir. Yemek zamanlarında masada oturulması gibi basit kuralların da yemek zamanlarıyla birlikte hayata geçirilmesi gerekir. Kurallar ve sınırlar anne babanın kendisini kontrol etmesini kolaylaştırdığı gibi olası duygusal çatışma ve gerilimlerin kalkmasına da katkı sağlar.
Çocuğun yemediği durumlarda kesinlikle ceza ile çocuk disiplin altına alınmaya çalışılmamalıdır. Yemek zamanında disiplin konusunda dikkat edilmesi gereken şeyler çocuğun masaya oturup oturmaması ve masadaki davranışları olmalıdır. Masaya oturan ve sofra kurallarına uygun davranan çocuk eğer gün içinde bisküvi ya da çikolata gibi şeyler verilmediyse yemeğini yiyecektir.
Uygun zamanda verilen uyarılar, hatırlatmalar çocuğun bir sonraki aktiviteye yalnız fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da hazırlanmasına yardım eder. Yemek zamanının yaklaştığı çocuğa önceden haber verilmelidir. Gerekirse hatırlatmalar aralıklarla birkaç kez yapılmalıdır. Her çocuğun yaptığı şeyi bırakarak bir başka şeyi yapmaya yönelmesi aynı hız ve çabuklukta değildir. Masaya oturduğunda ise hâlâ toparlanamamışsa yine uyarılarla çocuğun kendisini toparlaması için zaman tanınmalıdır.
Çocuk yemek zamanında uygunsuz davrandığında yaptığı davranışın uygun olmadığı nedenleri ile açıklanmalıdır. Bu açıklamaların mümkün olduğunca kısa ve özet cümlelerle ifade edilmesi gerekir. Aksi halde hem çocuğun kafası karışacak hem de söylenenleri takip edemediği için anlamayacaktır.
Çocukların yemek seçtiği durumlarda kendi menülerini kendilerinin hazırlamasına izin verilmemesi gerekir. Varolan yiyecekler içinde seçme şansı tanınmalıdır. Anne babaların dikkat etmeleri gereken nokta kendi damak zevkleri doğrultusunda ısrarcı olmamaktır. Çocukların sınırlara ihtiyaçları olduğunu düşünecek olursak çocuğa istediği yemeği yemesi alternatifi verilmemelidir. Bu çocuk için büyük bir sorumluluktur. O nedenle de karar veremeyip ya hep aynı şeyleri seçecek ya da kararsız kalıp hiçbir şey seçemeyecektir.
Çocuğunuzn kendi kendisini beslemesine her ne kadar bu uzun da sürse ya da ortalığın kirlenmesine neden olsa da izin verilmelidir. Böylece çocuğa sorumluluk verilmiş olur. Ayrıca masanın ve yemeğin hazırlanmasında çocuklara verilecek küçük sorumluluklar çocukların beslenme sürecine daha kolay dahil olmalarını sağlar.
Yemek zamanlarının aile bireylerinin bir araya geldiği, sosyalleştikleri keyifli zamanlar olması gerekir. Aile bireylerinin duygusal olarak birbirlerinden beslenmeleri, ilişki kurmaları, masada herkesin yalnız daha iştahlı olmasını değil birbirlerine yakınlaşmalarını da sağlar.
Çocukların belirli davranışları kazanmalarında benimsenmesi istenen davranış yolunda en küçük çabayı bile fark etmek, övmek, yerine göre ödüllendirmek istenen davranışın pekişmesinde oldukça etkilidir. Çocuğa övgüde bulunmak için mükemmeliyetçi bir yaklaşım içinde bulunmak ve davranış tam olarak yerleşinceye kadar bekleyip ondan sonra çocuğa olumlu geri bildirim vermeyi beklemek çocuğu yıldırır.
Çocuklarda Beslenme Sorunu
Evde yemek ile ilgi belirli kuralların, düzenlemelerin, belirli bir tavrın varlığına gerek vardır. Anne ve baba arasında bir tutarlılığın olması çok önemlidir. Anne baba arasındaki ilişki aile düzenini belirler. Eğer çocuğunuzdan -elbette onun yiyebileceğinden çok fazla olmaması gerekir- üç kaşık yemesini istiyorsanız bunu pazarlıkla iki veya bir kaşığa indirmeyin. Yemesi gereken miktarda kararlı olun. Yemeğini yememesi halinde arada atıştırması için yemek istediği şeyleri kesinlikle yemesine izin vermeyin. Yememesi halinde bunu büyük bir sorun haline getirmemeye de özen gösterin.
Çocuğun günlük yaşamında rutine çok ihtiyacı vardır. Bir günün aktiviteleri arasında en temel olanı yemek zamanlarıdır. Yemek zamanlarında çok büyük değişiklikler yapılmaması gerekir. Çocuğunuz büyüdükçe yemek zamanlarında daha esnek olabilirsiniz. Ama küçük çocuklar için yemek zamanları gün içinde çocuğun zaman kavramını öğrenmesini de sağlar. Böylece de çocuğun kendisini programlaması kolaylaşır.
Yemek zamanlarının belirli olması ev içinde belli sınırların olması anlamına gelir. Yemek zamanlarında masada oturulması gibi basit kuralların da yemek zamanlarıyla birlikte hayata geçirilmesi gerekir. Kurallar ve sınırlar anne babanın kendisini kontrol etmesini kolaylaştırdığı gibi olası duygusal çatışma ve gerilimlerin kalkmasına da katkı sağlar.
Çocuğun yemediği durumlarda kesinlikle ceza ile çocuk disiplin altına alınmaya çalışılmamalıdır. Yemek zamanında disiplin konusunda dikkat edilmesi gereken şeyler çocuğun masaya oturup oturmaması ve masadaki davranışları olmalıdır. Masaya oturan ve sofra kurallarına uygun davranan çocuk eğer gün içinde bisküvi ya da çikolata gibi şeyler verilmediyse yemeğini yiyecektir.
Uygun zamanda verilen uyarılar, hatırlatmalar çocuğun bir sonraki aktiviteye yalnız fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da hazırlanmasına yardım eder. Yemek zamanının yaklaştığı çocuğa önceden haber verilmelidir. Gerekirse hatırlatmalar aralıklarla birkaç kez yapılmalıdır. Her çocuğun yaptığı şeyi bırakarak bir başka şeyi yapmaya yönelmesi aynı hız ve çabuklukta değildir. Masaya oturduğunda ise hâlâ toparlanamamışsa yine uyarılarla çocuğun kendisini toparlaması için zaman tanınmalıdır.
Çocuk yemek zamanında uygunsuz davrandığında yaptığı davranışın uygun olmadığı nedenleri ile açıklanmalıdır. Bu açıklamaların mümkün olduğunca kısa ve özet cümlelerle ifade edilmesi gerekir. Aksi halde hem çocuğun kafası karışacak hem de söylenenleri takip edemediği için anlamayacaktır.
Çocukların yemek seçtiği durumlarda kendi menülerini kendilerinin hazırlamasına izin verilmemesi gerekir. Varolan yiyecekler içinde seçme şansı tanınmalıdır. Anne babaların dikkat etmeleri gereken nokta kendi damak zevkleri doğrultusunda ısrarcı olmamaktır. Çocukların sınırlara ihtiyaçları olduğunu düşünecek olursak çocuğa istediği yemeği yemesi alternatifi verilmemelidir. Bu çocuk için büyük bir sorumluluktur. O nedenle de karar veremeyip ya hep aynı şeyleri seçecek ya da kararsız kalıp hiçbir şey seçemeyecektir.
Çocuğunuzn kendi kendisini beslemesine her ne kadar bu uzun da sürse ya da ortalığın kirlenmesine neden olsa da izin verilmelidir. Böylece çocuğa sorumluluk verilmiş olur. Ayrıca masanın ve yemeğin hazırlanmasında çocuklara verilecek küçük sorumluluklar çocukların beslenme sürecine daha kolay dahil olmalarını sağlar.
Yemek zamanlarının aile bireylerinin bir araya geldiği, sosyalleştikleri keyifli zamanlar olması gerekir. Aile bireylerinin duygusal olarak birbirlerinden beslenmeleri, ilişki kurmaları, masada herkesin yalnız daha iştahlı olmasını değil birbirlerine yakınlaşmalarını da sağlar.