Renal Hucreli Kanser

Renal Hücreli Kanser

Epidemiyoloji


RHK, erişkinlerde tüm malign hastalıkların %2-3’ünü oluşturur. Erkeklerde yedinci, kadınlarda dokuzuncu en sık görülen kanser tipidir. Aktif veya pasif sigara içiciliği RHK için önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır (9). Obezite de bir risk faktörü olarak bilinmektedir (10). Meyve ve sebzeden zengin beslenmenin koruyucu bir faktör olduğu gösterilmiş ancak diyetle ilişkili başka bir bulgu elde edilememiştir Hipertansiyon bilinen başka bir risk faktörüdür ve diüretikler gibi antihipertansif ilaçların da RHK oluşumuyla ilişkili olabileceği gösterilmiştir. Normal popülasyona göre son dönem kronik böbrek yetmezliğinde, kazanılmış renal kistik hastalıkta ve tubero sklerozda daha sık görülmektedir.


Vakaların %2-3’ü aileseldir ve bazı otozomal dominant geçişli sendromlarda RHK görüldüğü bilinmektedir.

Prezantasyon ve Tanı

RHK, tipik olarak hayatın altıncı ve yedinci dekadlarında pik yapar (ortalama yaş 60 civarındadır). RHK’li hastalar lokal veya sistemik semptomlar gösterebilir ancak çoğu zaman hastalık radyolojik yöntemlerin de yaygınlaşmasıyla birlikte insidental olarak tanı almaktadır. Lokal bulgular arasında, hematüri, flank ağrısı veya palpabl abdominal kitle sayılabilir. Sistemik semptomlar ise genellikle metastazlara veya salgılanan proteinlerle ilişkili paraneoplastik sendromlardan kaynaklanmaktadır. Ateş ve halsizlik görülebilir (16). Ancak günümüzde ultrasonografi (USG) ve bilgisayarlı tomografi (BT) gibi yöntemlerin gelişmesiyle birlikte insidental olarak saptanan tümör sayısı artmış ve artık RHK, radyolog tümörü olarak görülmeye başlanmıştır. Hastalık erken evrede yakalanmakta, bu nedenle genellikle metastaz yapmadan tanı koyulmaktadır.

Tümör evrelemesi genellikle BT ile yapılır ve bu sayede lokal invazivlik, lenf nodu pozitifliği ve diğer metastazlar da değerlendirilmiş olur. Vakaların %80’inde lezyonun kontrast madde tutması malign hastalık lehinedir ancak özellikle genç bayanlarda küçük tümörlerin benign olabileceği unutulmamalıdır. Anjiyomiyolipomlar gibi bazı benign böbrek tümörlerinin radyolojik RHK’den ayırt edilmesi mümkün olabilir. Anjiyomiyolipomlar genellikle yoğun yağ dokusu içerirler ve bu bulgu RHK’de çok sık görülmez (17). Ancak diğer benign tümörlerin özellikle onkositomların radyolojik veya klinik olarak RHK’den ayırt edilmesi mümkün olmayabilir. Hatta az miktardaki patolojik materyal ile RHK’nin eozinofilik varyantı benign hastalıktan ayırt edilemeyebilir.

İdrar Kacirma Nedenleri

İdrar Kaçırma Nedenleri

İdrar kaçırma, uluslar arası kontinans derneği tarafından sosyal veya hijyenik sorun haline gelen istemsiz idrar kaybı olarak tanımlanmaktadır(4). İdrar kaçırma; tipi, sıklığı, şiddeti, yatkınlık yaratabilecek faktörler, sağlık ve yaşam kalitesi üzerine etkileri gibi çok çeşitli yönlerden değerlendirilmelidir. İdrar kaçışı çoğunlukla üretradan olmakla beraber üriner fistül veya ektopik üreter orifisi bulunması durumlarında ekstra üretral idrar kaçırma şeklinde de olabilmektedir.

Epidemiyoloji ve erkeklerde idrar kaçırma

İdrar kaçırma dünya çapında yılda yaklaşık 200 milyon kişiyi etkileyen önemli bir sağlık sorunudur ve ayrıca yaşam kalitesini belirgin ölçüde etkilemektedir. Kadınlarda toplam prevelansı %30 olarak bildirilmiş olmakla beraber genç yaşlarda bu oran %20-30 iken yaşlılıkta %50’ye kadar çıkmaktadır. Özellikle yaşlılık dönemlerinde kadınların hastane ve bakım evlerine yatırılmasının en sık nedenlerinden biri olması ve kullanılan hasta bezleri, komplikasyonların tedavisi gibi nedenlerle önemli bir ekonomik bir problem olarak da gündeme gelmektedir

İdrar kaçırma tipleri ve kadınlarda çocuklarda idrar kaçırma

Çocukluk çağında ve akut mesane enfeksiyonlarında geçici idrar kaçırma gelişebilmekle beraber idrar kaçırma genellikle kronik ve ilerleyici bir durumdur(5). İdrar kaçırma bir çok nedene bağlı gelişebilir ve klasik olarak şu başlıklar altında toplanabilirler:

A. Stres Tipi İdrar Kaçırma(Stres TİK): Egzersiz, hapşırma veya öksürme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda idrar kaçırılmasıdır.

B. Sıkışma Tipi İdrar Kaçırma(Sıkışma TİK): Acil idrar yapma hissi ile beraber idrar kaçırma olmasıdır.

C. Karışık Tip İdrar Kaçırma(Karışık TİK): Sıkışma ve stres TİK’in bir arada olduğu durumları ifade etmektedir.

D. Bilinçsiz İdrar Kaçırma(Bilinçsiz İK): Stres veya sıkışma TİK olmadan hastanın farkında olmadan idrar kaçırma olmasıdır.

E. Devamlı İdrar Kaçırma(Devamlı İK): Devamlı kesintisiz idrar kaçırılmasıdır.

F. Enürezis Noktürna: Uyku esnasında idrar kaçırma olmasıdır.

G. İşeme Sonrası Damlama: İdrar yaptıktan hemen sonra istemsiz olarak idrar kaçırma olmasıdır.

H. Taşma İdrar Kaçırma(Taşma İK): İdrar retansiyonuna eşlik eden damla damla idrar kaçırılmasıdır.

İdrar Yolu Enfeksiyonu İye Nedir

İdrar Yolu Enfeksiyonu, İye Nedir

İYE, mesanede asemptomatik bakteriyel kolonizasyondan, sık idrar yapma, sıkışma hissi gibi mesane dolumuna ait şikayetleri ya da üst üriner sistem enfeksiyonu ile ilişkili ateş, böbrek ağrısı ve sepsis ile seyreden ciddi morbidite ve mortaliteye neden olabilen değişik aralıklarda kendini gösterebilen klinik durumları ifade eden genel bir terimdir.

İYE, üriner ürotelyumun enfeksiyonudur. Bakteriüri, idrarda bakteri varlığı anlamına gelmektedir. İdrar kültürü alınırken uygulanan suprapubik aspirasyon, üretral kateterizasyon ya da orta akım idrarına doğru gidildikçe kontaminasyon riski artmaktadır. Anlamlı bakteriüri tanımı cilt, üretra, prepisyum ve vajenden intraoitustan kontamine olan bakterilerden daha fazla ve farklı mikroorganizmaların spesimende bulunmasına denilmektedir.

Çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu

Bakteriüri, asemptomatik veya semptomatik olabilir. Asemptomatik bakteriüri kavramı tarama çalışmalarından elde edilen kavramdır. İdrarda lökosit gözlenmesi (piyüri), ürotelyumun bakteriyel invazyona karşı inflamatuar yanıtının olduğunun göstergesidir. Pyüri olmaksızın bakteriüri görülmesi üriner sistemde enfeksiyon olmadan, bakteriyel kolonizasyonu ifade eder.

İYE, belirgin morbiditeye yol açabilmelerine karşın, genelde eşlik eden komorbiditeler olmadığı sürece renal hasar oluşturmazlar. Normal sağlıklı bireylerde üriner sistemde bakteri bulunmazken, enfeksiyonda bakteriler genellikle rektal rezervuardan asendan yolla gelerek İYE’ye neden olurlar. Bakteriyel virülans arttığında veya konakçının savunma mekanizmaları zayıfladığında; obstrüksiyon gibi predispozan faktörler varlığında, bakteriyel inokulasyon, kolonizasyon ve sonrasında İYE gelişir. İYE patogenezinin, bakteriyel faktörlerin ve risk faktörlerinin daha iyi anlaşılması ile İYE gelişimi engellenebilir veya daha hafif geçirilmesi sağlanarak sekelleri azaltılabilir. Tekrarlayan İYE’lerde antimikrobiyal tedavi morbiditeyi azaltmasına rağmen rekürrens riskini değiştirmez. Son yıllarda geliştirilen yüksek idrar ve doku seviyelerine ulaşarak yüksek etkinlik gösteren antibiyotikler sayesinde İYE’nin tedavisinde kısa süreli kullanımda bile başarılı olunabilmektedir. Risk altındaki popülasyon için profilaktik antimikrobiyal tedavilerle özellikle kadın hastalarda rekürren sistitin morbidite ve tedavi maliyetinde başarılı olunmaktadır

İdrar yolu iltihabı

Komplike olmayan İYE, sağlıklı insanlarda yapısal ve fonksiyonel normal üriner sistem varlığında geçirilen İYE’dir. Komplike olmayan İYE’nin etiyolojisinde en sık görülen mikroorganizma Escherichia coli(E.coli)’dir (%70-95). Bunun yanında daha az sıklıkla Staphylococus saprophyticus(S. saprophyticus)(%5-10) ve daha nadir olarak da Proteus mirabilis ve Klebsiella türleri gibi diğer enterobacteriaceaelar İYE etkeni olarak karşımıza çıkar. Bu enfeksiyonların çok büyük bir kısmı ayaktan kolaylıkla tedavi edilebilmektedirler. Komplike İYE, bakterinin yayılmasını kolaylaştıran ve tedaviye yanıtı zorlaştıran faktörlerin bulunduğunu ifade eder.