MRG Artrografi (MRA) Nedir
Kalça MRG artrografi, klinik açıdan kalçada patolojisi düşünülen olgularda labral ve labrokartilajinöz yapıları durumunu belirlemek için son yıllarda yaygın olarak kullanılan bir tanısal görüntüleme yöntemidir.
Bu tetkikte eklem içi sıvı miktarı, serum fizyolojik (SF; %0.9 NaCl) veya seyreltilmiş gadolinyum bileşiği enjeksiyonu ile arttırılarak eklem kapsülünde distansiyon sağlanmakta ve eklem içi yapılar daha iyi belirlenebilmektedir . MRA sırasında verilen kontrast çözeltisi eklem içi yapılarındaki yırtıkların belirlenmesini, yırtıkların içini doldurarak ve/veya yırtıklardan eklem dışına sızarak kolaylaştırmaktadır. Kalça MRA ile labrum, femoral ve asetabular kartilaj yapılar, kalça eklem kapsülü ve eklem içi serbest kemik yapılar değerlendirilir.
MRA direkt veya indirekt yolla yapılabilir. Direkt MRA tetkikinde kontrast çözeltisi eklem içine iğne ile enjekte edilirken, indirekt MRA’da intravenöz (IV) yolla kontrast verildikten sonra ekleme 10-15 dakika egzersiz uygulanması söz konusudur.
İndirekt MR artrografi floroskopi gerektirmemesi, ve daha az invaziv oluşu direkt MR artrografiye olan üstünlükleridir. Ancak bu teknikte kapsüler distansiyon olmadığı gibi normal ya da patolojik, vaskülarize olan tüm dokular bir ölçüde opaklaştığından bazen normal opaklaşmaların, kontrast madde uzanımları olarak değerlendirilmesi yanlış pozitif tanılara neden olabilir. Bu teknikte MR kontrast madde intravenöz yolla verildikten sonra, incelenecek ekleme egzersiz yaptırılması kontrast maddenin eklem içerisine difüzyonunu sağlamaktadır. Kapiller yataktan intertisyel mesafeye sızan kontrast maddenin sinoviyumdan, eklem içerisine difüzyonu sonucunda artrografik etki oluşmaktadır. Difüzyonun hızı ve miktarı enjeksiyon sonrası ekleme egzersiz yaptırılmasıyla artmaktadır. Difüzyon inflamasyon olan eklemlerde daha fazla olduğu gibi egzersiz yaptırılan eklemde de fizyolojik hiperemiye bağlı olarak artmaktadır. Hasta intravenöz kontrast madde enjeksiyonu sonrası incelenecek eklemine 10-15 dakika egzersiz yaptırdıktan sonra MRG yapıldığında indirek yolla eklemin opaklaştığı görüntüler elde edilir.
Direkt MRA’da ilk aşamada iğne aracılığıyla perkütan yolla eklem aralığına ulaşılır. Bu işlem genellikle floroskopi altında yapılır ve eklem aralığına ulaşıldığının iyotlu bir kontrast çözeltisi verilerek teyit edilmesi gerekir. Bu teyitten sonra MRA tetkiki sırasında görüntülenecek gadolinyum bileşiğini de içeren SF çözeltisi eklem aralığına verilir. Bu işlemden sonra yaklaşık 10 dakika yürüyüş egzersizi yaptırılır. Daha sonra ise hasta MR cihazına alınır ve MRA görüntüleri elde edilir. Gadopentetat dimeglumin veya gadolinyumun (Gd) diğer çözeltilerinin 0.8 mL’si 100 mL SF içine konduktan sonra floroskopi eşliğinde eklem içine enjekte edilir.
Kalça ekleminde enjeksiyondan önce femoral damarlar palpe edilerek belirlenmelidir. Enjeksiyon için femurun baş ile boyun birleşim yerinde herhangi bir yer hedeflenir. Verilen kontrast çözeltisi labrumu sınırlandıracaktır ve omuzda olduğu gibi, hiyalin kıkırdak ile labrum arasına girerse yırtık tanısı rahatlıkla konabilir. Asetabular labrum ile glenoid labrum aynı histolojik özelliklere sahiptir, ancak glenoid labrum glenoid fossayı çepeçevre sararken, asetabular labrum inferior kesimde sonlanır ve transvers asetabular bağ ile birleşir. Sublabral sulkus kalça ekleminde de görülebilir ve genellikle transvers bağın labrum ile birleşim yerinde olur. Spor yaralanmalarına bağlı labral yırtıklar labrumun anterosüperiorunda olurken, asetabular displazisi olanlarda daha çok labrumun lateral kesiminde görülür.
Yırtıklara eşlik edebilecek perilabral kistler enjekte edilen kontrast solüsyonu ile dolabilir, çünkü kistler eklem içi sıvısının kapsülde oluşan defekt ile eklem dışına sızmasıyla oluşur. Asetabular labral yırtık dejeneratif eklem hastalığının başlamasına neden olur, çünkü labrumun kıkırdaktan ayrılması ile kıkırdak korunmasız kalır, femur başı ve asetabulumun tekrarlayan çarpmaları ile kıkırdak lezyonları oluşur. FAİ hastalarının bir kısmında femoral boynun anterior yüzünde yuvarlak veya oval kistik bölge herniasyon çukuru olarak adlandırılır (3). Tipik olarak labrum, tüm görüntüleme sekanslarında yaygın düşük sinyal yoğunluğunda görülür. Fakat asemptomatik bireylerde bu durum, sadece %44’ünde görülmüştür ve labrum sinyali artan yaşla birlikte artmaktadır.