Antiviral
profilaksi; donör ve alıcının CMV durumunun belirlenmesi ile başlar. Nakil
sonrası CMV infeksiyonunun önlenmesinde iki tedavi stratejisi geliştirilmiştir.
Birincisinde CMV infeksiyonu / hastalığı açısından risk altında olan her
hastanın antiviral tedavi almasına dayanan profilaktik tedavidir. İkincisi ise,
hastanın CMV açısından kısa aralıklarla monitorize edilmesi ve viral
replikasyon saptandığında hasta asemptomatik olsa dahi semptomatik infeksiyonun
önlenmesi için tedavi verilmesine dayanan preempitiv tedavidir. CMV’ye bağlı
mortalite göz önüne alındığında, iki strateji arasında fark olmadığı
gösterilmiştir (110). Avrupa ve Amerika’daki çoğu nakil merkezinde antiviral
profilaksi uygulanmaktadır. Preempitiv tedavi, gerçek yüksek riskli hastayı
hedef alması, ilaç maliyetini ve ilaca bağlı yan etkileri önlemesi açısından
avantajlıdır. Fakat bu yöntemin güvenilirliğini sınırlayan nedenler vardır;
CMV
saptanmasında kullanılacak en uygun laboratuar testi ve ölçüm aralığı nedir?
Bu tedavi
modalitesinin uygulanacağı en uygun hasta grubu hangisidir?
Virüs
saptandığında hangi antiviral tedavi, ne kadar süreyle verilmelidir? Çoğu
merkezde CMV pp65 ölçümü kullanılmasına rağmen yapılan çalışmalar çok sayıda
hasta takip eden merkezlerde CMV DNA kullanımının preempitiv tedaviye başlamada
daha güvenilir olduğu yönündedir. Testin ne kadar sürede bir uygulanacağı
konusunda kesin bir görüş olmamasına karşın nakil sonrası ilk 12 hafta, haftada
bir CMV taraması yapılması önerilmektedir. Bazı çalışmalar, yüksek
riskli hasta grubunda (Donör seropozitif, alıcı seronegatif) virüsün hızlı
replikasyonu ve haftalık ölçümlerle dahi saptanamayabileceğini göz önüne alarak
preempitiv tedavinin kullanılmamasını önermişlerdir. Amerika ve Avrupa
Transplantasyon Birliklerinin son önerilerine bakıldığında yüksek riskli hasta
grubunda profilaktik tedavi verilmesi gerekliliği bildirilmiştir (112).
Profilaktik tedavinin aksine preempitiv tedavi geç başlangıçlı CMV hastalığı
ile daha az ilişkilidir.