Çocukların ve Ergenlerin Kişilik Özellikleri
Çocuk ve ergenin kişilik özellikleri duygusal sorunların ortaya çıkışında etkilidir. Kaygı düzeyi düşük olan çocuklarda, içe dönük ve narsisistik çocuklara oranla kronik hastalıklardan daha az etkilenme olmaktadır. Çocukların bazı beceri ve tutumları da psikososyal sorunların azalmasını sağlayabilir. Kronik hastalığı olan çocukların hemen hepsi hoşlanmadıkları durumdan kaçmak için hastalıklarını kullanırlar. Ancak psikososyal uyumdaki sürekli bozukluk farklı bir durumdur.
Mattson’a göre hastalığına sürekli kötü uyum yapan çocuklarda belli davranış kalıpları vardır. Birinci gruptaki çocuklar korkak, pasif, dış olaylara ilgi duymayan, ebeveynine, özellikle anneye aşırı bağımlılığı olan çocuklardır. Bu çocuklarda erken dönemde pasif bağımlı durum gelişir. Bu çocukların ebeveynleri de genellikle sürekli kaygılı ve aşırı kollayıcı bir tutum sergilerler. İkinci grup; aşırı derecede bağımsız, risk taşıyan ve yasaklanmış eylemlere kalkışan çocuklardır. Bu çocuklarda gerçek tehlike ve korkuları yadsıma eğilimi vardır. Bu çocukların annelerinde erken çocukluk döneminden itibaren aşırı suçlayıcı tutumlar olur. Genellikle ergenliğe girişle birlikte bu çocuklar annelerinin müdahalelerine isyankar cevap verirler. Daha az yaygın olan üçüncü grubu genellikle doğumsal deformiteleri olan büyük yaştaki çocuklar oluşturur. Bunlar utangaç, insanlara düşmanca tavır gösteren ve yalnız çocuklardır. Bu çocukların ebeveynleri çocuğun eksikliklerine aşırı vurgu yapma, utanarak onları izole etme eğiliminde olan kişilerdir. Böylece çocuklar ebeveynlerinin kendileri ile ilgili görüşleri ile özdeşim yaparak, toplumun dışında kalan ‘eksik kişi’ şeklinde bir benlik imgesi geliştirirler (9,11). Bunun yanında çocukların ve ergenlerin bazı beceri ve tutumları da psikososyal sorunların azalmasını sağlayabilir. Eğitsel, sanatsal, sportif etkinliklere katılmak hastalıkla daha iyi başa çıkmayı sağlayabilir ve tedaviye uyumu arttırabilir