Epilepsi interiktal manifestasyonlarla giden episodik, kronik bir hastalık olup gelişmekte olan çocuğun entellektüel ve psikososyal modellerine belirgin etkileri olur. Epilepsi merkezi sinir sistemini etkilediği için, sadece kronik bir hastalığa bağlı psikososyal uyum problemleri değil, merkezi sinir sistemi disfonksiyonu ile doğrudan ilişkili bilişsel ve davranışsal problemlere de yol açar.
Epilepsisi olan bütün çocuklarda, yaygın olarak görülen spesifik bir bilişsel bozulma ya da davranış problemi yoktur. Bununla birlikte genel çocuk populasyonundan oldukça yüksek oranda bilişsel ve davranışsal bozukluklar görülür. Bu çocuklarda entellektüel bozuklukların ve kişilik problemlerinin sebebini saptamak çoğunlukla zordur. Bazı çocuklarda problemler limbik sistem fizyolojisinde bir anormalliği yansıtır. Etkili olan diğer faktörler, tekrarlayan kontrol dışı nöbetlerin beyin hasarına sebep olan etkileri, kişilik bozukluklarına ve mental bozukluklara sebep olan altta yatan dejeneratif hastalıkların bulunması, antiepileptik tedavinin etkileri, epileptik çocuğa sıklıkla toplumun gösterdiği duyarsız tutuma epileptik çocuğun verdiği bozuk psikolojik cevaptır (40). Bazı çalışmalar ilk nöbetin ortaya çıkışından önceki davranış sorunlarını saptamaya çalışmış ve ilk fark edilen nöbetten önce oldukça yüksek oranda davranış problemi ve fark edilmeyen nöbetler olduğunu göstermişlerdir. Sonuç olarak epilepsinin davranışsal problemler ve nöbetlerle birlikte giden bir hastalık olduğunu; davranışsal problemleri ilaçların olumsuz etkileri ya da ailesel ve çevresel negatif etkilerden ziyade nöbetlerin doğrudan etkileri veya nörolojik disfonksiyonun ortaya çıkardığını bildirmişlerdir (43).
Şimdiye kadar pek çok çalışma epilepsinin bilişsel fonksiyonlar üzerine etkisini araştırmıştır. Entellektüel kapasiteyi ölçen Wechsler Çocuklar için Zeka Ölçeği (WISC-R) gibi testlerle geniş çocuk populasyonlarını tarayan çalışmalarda normal çocuklara göre daha düşük zeka puanı (IQ) düzeylerine sahip oldukları gösterilmiştir. Ancak yapılan geniş araştırmalara rağmen epileptik aktivitenin bilişsel yetenekler üzerine gerçek etkileri açık bir şekilde tanımlanabilmiş değildir. Buna epilepsinin klinik heterojenitesi ve bilişsel yetilerin ölçümü konusundaki güçlükler yol açmaktadır. Bilişsel ve davranışsal anormalliklerin biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşimi sonucunda ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Ayrıca epilepsinin doğrudan etkilerinin yanında, ilaç tedavisinin de bilişsel fonksiyonlar üzerine olumsuz etkileri bulunmaktadır.
Epilepsinin biyolojik kökenli etkilerinin yanında, çocukların sıklıkla maruz kaldıkları strese yol açan durumlar vardır. Bunlar, epilepsili olarak damgalanma, anne babanın aşırı koruyuculuğu, okuldaki akademik problemler, yaşıtlarının alay etmesi ya da korkutulma gibi sosyal uyumu güçleştiren durumlardır. Nöbet geçirme korkusu çocukların sosyal uyum yapma çabalarının önüne geçebilir. Epileptik süreçten önceki psikopatoloji epileptik çocukların ve ergenlerin psikososyal özelliklerine etki eder. Komorbid psikiyatrik bozuklukların bulunması tanı ve tedavi ikilemlerine yol açar
Epileptik çocuklardaki pek çok tipte ve şiddetteki psikososyal bozukluklar epilepsinin başlangıç yaşı, kullanılan ilacın türü, epilepsinin tipi ve elektro ensefalografi (EEG)’nin şeklinden etkilenir. Söz gelimi infantil epilepsi sıklıkla mental retardasyon, motor organizasyonda bozukluklar, uygunsuz sosyal davranışlarla birliktedir. Çocukluk çağında başlayan epilepsi ise hafıza, dikkat eksiklikleri ve problem çözümlemede güçlüklerle birliktedir. Bu daha sık olarak çocuk okula gittiğinde heceleme problemleri, diskalkuli, disleksi, akademik başarıda düşme şeklinde belirginleşir. Bazı epileptik çocuklarda okuma kapasitesindeki düşüklük EEG anormallikleriyle ilişkili olabilir. Ergenlerde ise genelde okuduğunu anlama ve davranış problemleri sıktır. Bundan başka epileptik ergenlerin problemli davranışları EEG anormallikleri, parsiyel kompleks nöbetler ve fenitoine bağlıdır. Ergenlik başlangıçlı epilepsi çoğu kez psikolojik rahatsızlıklarla yakından ilişkilidir. Psikososyal problemleri karmaşık hale getiren bir diğer etken ilaç tedavisinin, özellikle de polifarmasinin zararlı etkileridir. Fenobarbital kullanıldığında hiperaktivite, saldırganlık, dikkat eksikliği ortaya çıkabilir. Benzodiazepinler de fenitoin gibi hafıza kusurlarına yol açar, okuma kabiliyetinde eksiklik ve IQ düşüklüklerine sebep olur