Kronik hastalıklar her zaman psikiyatrik bozukluklara ve uyum sorunlarına yol açmasalar da kronik hastalığı olan çocuklarda sağlıklı yaşıtlarına oranla 2 kat daha fazla ruhsal sorunlara ve bozukluklara rastlandığı bildirilmektedir (10). Çocukluk çağı kronik hastalıklarında psikososyal problem oluşturma açısından hastalık başlangıç yaşı, hastalığa neden olan genetik/çevresel faktörlerin birlikteliği, hastalık cinsi, hastalığın fiziksel deformite ve engellenme oluşturması, uygulanan tedavi şeklinin ağırlığı, tanının yanlış veya geç konması ve hastalık seyrinin kötü olması gibi faktörlerin önemli olduğu bilinmektedir
Kronik hastalığın başlama yaşı, hastalığın oluşturduğu psikolojik etkide önemli rol oynamaktadır. Kronik hastalığın başlangıç yaşının farklı etkileri üzerine odaklanan çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Çocuk gelişiminde 0-5 yaş erken çocukluk dönemi ve ergenlik dönemi gibi özel güçlükleri bulunan gelişim dönemlerinde hastalık tanısı konması, uyum sorunları açısından çocuk için risk faktörü olduğu belirtilmektedir
Hastalığın genetik ya da edinsel olması çocuk ve ergende oluşabilecek psikososyal zorluklarda önemli rol oynar. Genetik kökenli hastalığı olan çocuk ve ergenler hastalığı yaşamının bir parçası olarak görmeye başlar. Bu durum tedaviye uyum açısından iyi bir özellik olmakla beraber hastalık nedeniyle gelişim basamaklarında ortaya çıkan aksamalar çocuk ve ergenin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Edinsel hastalığı olan çocuk ve ergenlerde ise yaşamları normal seyrinde giderken hastalık tanısıyla beraber aniden kendilerini hiç bilmedikleri ve zorlayıcı tedavi rejimlerinin olduğu bir ortamda bulmaları ruhsal gerginlik oluşmasına neden olabilir.
Hastalığın cinsinin de ruhsal problem oluşturma açısından önemli olduğu belirtilmektedir. Merkezi sinir sistemini tutan hastalıkların diğer kronik hastalıklara göre çocuk ve ergende daha fazla psikososyal sorunlara ve davranım bozukluklarına neden olduğu bildirilmiştir (24). Bunun yanında ataklar halinde seyreden hastalıkların da psikososyal sorun oluşturma açısından risk faktörü olduğu belirtilmektedir. Remisyon ve alevlenmelerle seyreden hastalıklar çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Çocuğun gelişimi bazen yavaşlar, bazen de tamamen durabilir. Gelişimdeki bu duraklama ve yavaşlama sadece fiziksel değil, aynı zamanda çocuğun mental ve sosyal gelişiminde de gözlemlenebilir (25). Bununla beraber ataklar halinde seyreden bu hastalıklar, kalıcı hastalıklara göre daha fazla kaygı oluşturur. Alevlenme dönemlerinde önceden yapılan planların bozulması ve gerçekleştirilememesi, hasta dahil tüm aileyi sıkıntıya sokar. Bu durum hastalığın ciddiyetini geri planda bırakabilir. Ilımlı, az belirtiye yol açan ya da ataklar halinde seyreden hastalıkların ara dönemlerinde hastalığı yadsıma olabilmekte, bu da çocuk ve ebeveynde tedaviye uyumu azaltmaktadır