Türkiye’de bu
konuyu ele alan sınırlı sayıda epidemiyolojik çalışma bulunmaktadır. 1999
yılında G.Çelik ve ark. tarafından Ankara’da 18 yaş üstü nüfusü ele alan
çalışmanın birinci aşamasında rastlantısal olarak seçilen 1300 kişiden 1056sı
ile yüz yüze görüşülmüş ve anket doldurulmuştur. Bildirilmiş besin alerjisi
prevalansı %6,2 olarak hesaplanmıştır. İkinci aşamada telefon ile kliniğe
çağrılan 130 kişiden 100’ü değerlendirilmiş ve besin alerjisi prevalansı ilginç
olarak %0 olarak bulunmuştur.
İstanbul şehri
nüfusunu kapsayan başka bir araştırmada ise telefon ile 11816 kişiye ulaşan Gelincik
ve ark. erişkin yaş grubunda yaşam boyu bildirilmiş besin alerjisi prevalansını
%9,5 olarak rapor etmişlerdir. Klinik değerlendirme sonucu %0,3 kişiye besin
alerjisi/besin intoleransı tanısı konulurken, ÇKPKPT ile besin alerjisi
prevalansı %0.1 ve besin intoleransı prevalansı %0.1 olarak bulunmuştur.
Çocukluk yaş
grubunu ele alan tek araştırma ise Doğu Karadeniz bölgesinde 2006 yılında
gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada F.Orhan ve ark. bölgelerinden 6-9 yaş arası
3500 çocuk seçmiş ve bunların 2739’una ulaşmışlardır. Ebeveynler tarafından
bildirilmiş IgE aracılı besin alerjisi prevalansını %5,7, bu olgu grubunda
standart besin alerjisi panelinde DPT ile sensitizasyon sıklığını %33,1, ÇKPKPT
ile hesaplanmış besin alerjisi prevalansını ise %0,80 olarak bulmuşlardır. En
sık alerjenik gıda olarak, sırasıyla, kırmızı et(%31,8), inek sütü(%18,1),kakao(%18,1),
tavuk yumurtası(%13,1) ve kivi(%13,6) rapor edilmiştir.