Ad Babalığı
"Adını ben verdim Yaşını Tanrı versin", tekerlemesi, Anadolu yaşamı içinde yaygın olarak bilinir. Dedem Korkut masallarında görüleceği gibi adbabalığı olgusunun kökü, Asya Türklerine değin uzanır.
Doğan her çocuğun sağ kulağına, adbabası olarak seçilen birey tarafından ezan okunarak adı üç kez tekrarlanır ve 'Adını ben verdim / yaşını Tanrı versin" denir. Böylece çocuğun yaşam boyu kullanacağı adı konulmuş olur. İnanca göre birey öldükten sonra öte dünyada sorgucu melekler, bu ezan sesinden sonra ölünün adını soracaklardır. Sorgu sırasında ölü adını bilmek zorundadır. Kulağa okunan ezan sesi, adını hemen anımsamada bir uyarı etkisi yapacaktır ölünün.
Adbabası, akrabalardan biri olabileceği gibi, köyün imamı, komşulardan namazlı, abdestli biri de olabilir. Her çocuk kendi adını koyan adbabasını bilir ve ona saygıda kusur etmemeğe çalışır. Gerek çocuğun ve gerekse çocuğun ailesinin bu işlemden ötürü adbabasına teşekkür borcu vardır. Bu dinsel borç onları sürekli iyi ilişkiler içerisinde kalmaya zorlar.
Bundan böyle adbabası, akraba olmadığı halde sanki akrabaymış gibi bu ailenin bir yakını, bir büyüğü sayılır. Çocuk üzerinde alınacak kimi kararlarda adbabasma da danışılır. Örneğin, meslek seçmede, evlenmede vb. Çocuk askere giderken adbabasının elini öper; öğüdünü alır.
Bir birey aynı ailede ya da başka ailelerde birden fazla çocuğun adbabası olabilir. Bir küçük köyde, saygınlığını sürekli koruyan bir dinsel öncü, köy çocuklarından çoğunun adbabası olabilir. Hıristiyanlardaki "Vaftiz Baba" lığı da buna benzer bir örnektir.