Yeni Meme Yapımı ve Estetik
Meme kanseri ile ilgili her şey kötü değildir herhalde? Hiç olmazsa estetik olarak hastaların içini rahatlatacak çözümler de var.
Tabii ki meme kanseri ile ilgili her şey kötü değil. Esasen geçmişe şöyle bir baktığımızda bugün meme kanseri ile ilgili her şey oldukça iyi: Teknoloji ve insanların bilinçlenmeleri sayesinde daha erken dönemde yakalanabiliyor; buna bağlı olarak daha konforlu ve daha estetik tedavi seçenekleri oluşuyor ve son olarak da daha az nüks oranları ile daha uzun yaşam süreleri yakalanabiliyor.
Bunlara ek olarak yeni meme yapımı konusunda oldukça tatmin edici ilerlemeler söz konusu. Onun için eğer yeni meme yapılmasına uygun ise meme kanserinin tanısı aşamasında hastayı bir onkoplastik cerrahla görüştürmenin oldukça büyük yararı var. Meme, kadın için doğrudan "dişilik" ve "doğurganlığın" sembolü. Dış görünüşü etkiliyor olması ayrı bir psikolojik faktör.
Tüm bu nedenlerle memesini kaybeden bir kadına yeni bir meme yapma imkânı varsa, bu imkân mutlaka denenmelidir. Üstelik kanser nedeniyle memesi alınmış bir kadına yeni meme yapılması "estetik cerrahi" kapsamına girmediğinden, devlet tarafından ücreti karşılanan bir ameliyattır.
Meme kanseri nedeniyle memesi alınan her hastaya yeni bir meme yapmak mümkün mü?
Aslında meme kanseri sonrasında yeni meme yapımı çoğu durumda mümkündür. Ancak kanserin oldukça ileri olduğu durumlarda yeni meme yapımı söz konusu olmaz. Ayrıca uzun bir ameliyatı kaldıramayacak kadar yaşlı olan veya genel durumu bozuk olan hastalarda da yeni meme yapımı mümkün değildir. Tüm bunların yapımında hastanın kendi dokularından yararlanılarak yapılacak olan meme ameliyatlarında hastanın yüksek tansiyon, şeker hastalığı gibi sistemik hastalıkları da göz önünde tutulur.
Ayrıca ağır sigara içiciliği gibi yeni yapılan memenin kanlanmasını bozacak bazı durumlarda da ameliyattan kaçınılır.
Sigara içmenin bu konuda da sabıkası var demek?
Kesinlikle. Sigara, damarların daralmasına neden oluyor. Daralan damardan geçen kan miktarı azaldığı için özellikle kılcal damarlarda ciddi bir kan akımı sorunu ortaya çıkıyor. Bu da yeni yapılan memenin iyi kanlanmasını, dolayısıyla da beslenmesini bozuyor. Sonuçta hastanın kendi dokularından yararlanılarak yapılan yeni memenin tutması mümkün olamıyor.
O nedenle de yeni meme yapılmasını isteyen ağır sigara içicisi hastalardan öncelikle, belirli bir süre sigarayı bırakması ve ameliyat sonrasında da içmemesini öneriyoruz. Bu önerileri karşılayabilenlere yeni meme yapılması mümkün oluyor.
Kaç türlü yeni meme yapılabilir?
Basit olarak ayıracak olursak, iki temel ameliyat yöntemi vardır: Birincisi hastaya silikon bir protez takmak ve ikincisi de hastanın kendi dokularını kullanarak yeni bir meme yapmak.
Silikon protezler hangi hastalarda tercih ediliyor?
Öncelikle silikon protez konacak hastaların daha önce radyoterapi almamış veya daha sonra almayacak olmaları tercih edilmekte. Çünkü radyoterapi daha önce de bahsettiğim gibi cildin incelmesine ve dayanıklılığını kaybetmesine neden oluyor. Ayrıca hastanın genel durumunun uzunca bir ameliyata uygun olmadığı durumlarda da silikon protez tercih edilebilir. Her iki memenin alındığı durumlarda simetriyi sağlamanın daha kolay olduğu silikon denenebilir.
Silikonun faydaları ve zararları için neler söyleyebiliriz?
Silikon protezin en önemli yararı, ameliyatın kısa sürmesidir. Eğer uzun bir ameliyatı kaldıramayacak bir hastaya yeni meme yapılacaksa, silikon en ideal çözüm olabilir. Ayrıca vücutta çok belirgin yara izleri de olmayacaktır. Ancak silikon protezin belki de en önemli dezavantajı, uzun vadede simetri problemine neden olması. Özellikle de tek taraflı konulan protezlerde hastanın kendi memesi yıllar içinde sarkarken, protezde böyle bir sarkma söz konusu olmadığı için ciddi bir simetri bozukluğu ortaya çıkar.
Ayrıca silikon ne de olsa bir yabancı cisim olduğundan vücutta enfeksiyon gibi birtakım reaksiyonlara yol açabilir. Bu durum, konulan protezin çıkarılmasına kadar gidebilecek şekil bozukluklarına neden olabilir.
Peki, hastanın kendi vücudundan yapılan meme ameliyatı hangi durumlarda yapılabilir?
Aslında hastanın kendi dokusunun kullanılması sadece meme yapımında değil, hemen bütün onarımlarda tercih edilen yöntemdir. Zaten baktığınızda meme dokusunun önemli bir kısmı yağ. Bu nedenle vücudun çeşitli yerlerinden alınan yağlarla bu onarımın yapılması çok daha ideal.
Diyebiliriz ki hastanın kendi dokusunun kullanıldığı yeni meme yapımı öncelikle düşünülmesi gereken yöntemdir. Eğer bu seçeneğin kullanılması mümkün değilse o zaman silikon protez yapımı denenebilir. Yeni meme yapımında yağ dokusunun en sık alındığı yer, doğal olarak karın bölgesidir.
Eğer bu yöntem kullanılamayacaksa, o zaman sırttaki yağ ve kas dokusu kullanılabilir. Son seçenek yine yağ dokusunun yoğun olduğu kalçalardır.
Hastanın kendi dokusunun kullanıldığı bu ameliyatların faydaları ve yararları nelerdir?
Bu yöntemin silikon proteze en büyük üstünlüğü, yabancı cisim reaksiyonu oluşturmamasıdır diyebiliriz. Böylece enfeksiyon, deformasyon gibi problemlerle karşılaşılmamış olur. Ayrıca bu dokular hasta ile birlikte yaşlanacağından sarkma gibi durumlar her iki memede de aynı oranda meydana gelir ve simetri problemi görülmez.
En büyük dezavantaj ise bu tür ameliyatlarda mikro-cerrahi tekniğine ihtiyaç duyulması; eğer gerekli donanım bulunmuyorsa veya ekibin bu konuda yeterli deneyimi yoksa, bu tekniğin başarılı olma şansı oldukça düşük.
Hangi yöntemin uygulanacağına kim karar veriyor?
Bu tür ameliyatlara karar verirken (eğer yeni meme ameliyatını da kendisi yapmayacaksa) hastanın cerrahının yanı sıra, bir plastik cerrah veya "onkoplastik cerrah" adını verdiğimiz, kanser tedavisine yönelmiş bir cerrah da bulunur. Hastanın cerrahı, plastik cerrah veya onkoplastik cerrah hastaya seçenekleri açıklarlar ve ona en uygun yöntemleri sunarlar. Sonra da hangi yöntemi uygulayacakları konusunda hasta ile birlikte ortak bir karara varırlar.
Hastanın da tercihi göz önüne almıyor yani?
Uygulanacak onarım yöntemine mutlaka hastanın rızası alınarak karar veriliyor. Aslında artık çoğu durumda tedavi aşamasında doktorun tek karar verici mekanizma olmaktan çıktığını görüyoruz. Doktor hastaya uygun seçenekleri sunarak onu aydınlatıyor ve tedavi konusunda ortak bir karara varılıyor.
Yeni meme hastaya ne zaman yapılabilir? Yani hasta hem kanserli memesini aldırırken hem de yeni bir meme yapılabilir mi?
Çoğu durumda bu mümkün ve eğer hasta uygunsa özellikle de önerilir. Çünkü hastanın masadan memesi yerinde kalkması ona ciddi bir psikolojik destek sağlayacaktır. O nedenle eğer mümkünse hastanın aynı ameliyatta önce kanserli memesi alınır ve hemen arkasından yeni meme yapılır.
Ancak bu durum her kadında mümkün olmayabilir. Böyle bir durumda hastaya ameliyat sonrası tedavilerinin bitimini takiben yeni bir meme yapılıp-yapılamayacağı açıklanır ve takvime alınır.
Yapılan bu yeni meme, hastanın kanserini tetikler mi?
Bugüne kadar yapılan araştırmalarda, hastanın kendi dokusundan yapılan yeni memenin, hastada yeni bir meme kanserini tetiklediğine dair bir bilgi yok. Zaten yeni yapılan memede sadece kas ve yağ dokusu olduğundan, yani gerçekten meme dokusu olmadığından, gerçek anlamda bir meme kanserinden söz etmek de mümkün değil
Yeni meme veya silikon, takipte bir problem yaratır mı?
Temel olarak yeni memenin veya silikonun takipte ciddi bir sıkıntı yaratması söz konusu değil. Özellikle hastanın kendi dokularından yapılmış olan memenin görüntülemeyi etkilemesi söz konusu değil. Ancak silikon protez kullanılan durumlarda, konulan maddenin ışığı etkilemesi nedeniyle, ameliyat sonrası takip amaçlı görüntülemede problem yaratabilir.
Böyle durumlarda "meme MR"ı denilen, "manyetik rezonans görüntüleme yöntemi" kullanılabilir. Böylece gözden kaçma olasılığı olan kanser görüntüleri saptanabilir. Özetlersek, yeni meme veya protez yapılmış hastaların tetkik öncesi bu durumunu doktoruna bildirmesi halinde, herhangi bir problem yaşanması söz konusu değil
Yeni meme yapılırken meme başı da yapılır mı? Yeni meme yapımı sonrasında meme başı ve meme ucu da mutlaka planlanmakta, aksi takdirde yapılan dokunun memeye benzemesi söz konusu olamaz. Ancak meme başı ve meme ucu yeni meme yapımından yaklaşık altı ay sonra yapılmakta.
Çünkü bu süre içinde ameliyat sonrası radyoterapi, kemoterapi gibi tedaviler biter ve memenin doğal sarkma süreci de tamamlanmış olur. Böylece tam olarak nereye meme başı ve ucu yapılacağına karar verilir. Öngörülen yere önce hastanın kendi dokusundan birkaç kat doku ile meme ucu yapılır. Bu işlemden yaklaşık bir ay sonra da bildiğimiz dövme (tatuaj) kullanılarak, meme ucunun ve etrafının koyu rengi oluşturulur.
Bu ameliyatların da riskleri vardır herhalde? Bu ameliyatlarda en çok korkulan problem, kan veya yağ pıhtılarının akciğer veya beyne kaçmasıdır. Böyle durumlarda nadiren de olsa ölümcül sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Ayrıca yüksek tansiyon, kalp ve şeker hastalıkları veya yoğun sigara içimi nedeniyle yapılan damar anasto-mozlarının (birbirine dikilen damarların) tutmaması sonucu, yeni memenin beslenmesinin bozulması ve sonuçta yapılan memenin bozulması söz konusu olabiliyor.