Romatizma Hastalıkları Tedavisi
Romatizmal hastalıklarda klinik belirtiler birbirine benzediğinden kesin tanı konulmadan tedavi programına başlanılmamalıdır. Çoğu zaman malesef kesin hastalık sebebi ortaya konulmadan hastalığın belirtilerine yönelik tedavi uygulanmakta ve uygulanan tedaviler hastalığı maskeleyerek kronikleşmesine yol açmaktadır.
Eklem romatizması tedavisi
Romatizmal hastalıkların tedavileri hastalığın dönemine göre farklılık arzeder. Ayrıca hastanın yaşı, hastalığın süresi, şekli, ağırlığı, ve hastanın genel durumuna göre ilaç tedavisi, fizik tedavi programı veya kaplıca tedavisi düzenlenmektedir. Ayrıca vücudun diğer sistemlerini etkileyen romatizmal hastalıklarda diğer branş doktorlarından da yardım istenilmektedir. Tedavi programı 5 gruba ayrılır.
1- Hastanın eğitimi
2- İlaç tedavisi
3- Fizik tedavi programı
4- Kaplıca tedavisi
5- Cerahi tedavi
Hastanın eğitimi: Tedavinin en önemli kısmıdır. Ancak Çoğu zaman hekimlerimiz tarafından ihmal edilmektedir. Diğer tüm hastalıkların tedavisinde olduğu gibi romatizmal hastalıkların tedavisinde de hekim-hasta ilişkisi oldukça önemlidir. Özellikle romatizmal hastalıklarda uzun süreli bir tedavi gerektiği için hastanın hekime güven duyması şarttır. Hastalığın geleceği ve tedavi sonucu hakkında hasta bilgi sahibi edilmelidir. Tedavinin uzun sürebileceği, hemen iyilik beklenilmemesi gerektiği hastaya mutlaka söylenilmelidir. Özellikle bazı ilaçların etkisi geç ortaya çıkmaktadır. Hastanın ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollere dikkatli bir şekilde gelmesi sağlanmalıdır. Hasta günlük yaşantısını, davranışlarını ve beslenmesini hekimin vereceği programa göre ayarlamalıdır. Hastanın sık, sık hekim değiştirip rastgele ilaç kullanması engellenmelidir. İlaçların yan etkileri hatırlatılmalı yan etkiler ortaya çıkarsa hekimi ile diyalog kurması gerektiği mutlaka vurgulanmalıdır.
İlaç tedavisi: Romatizmalı hastalarda genellikle 5 grup ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaç grupları şunlardır.
1- Antiromatizmal ilaçlar (Romatizmaya etkili ilaçlar): Romatizma ilaçları kısa sürede etkili ve uzun sürede etkili olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kısa sürede etkili ilaçlar en sık kullanılan romatizma ilaçları grubudur. Bu gruptaki ilaçların içinde bazı yönleri ile diğerlerinden ayrılan kortizon benzeri ilaçlar vardır. (iltihaplı romatizma tedavisi)
Kısa sürede etkili ilaçlar; Romatizmalı hastalarda kullanıldıklarında eklemlerdeki ağrı, şişlik, sıcaklık gibi belirtileri kısa sürede giderirler. Ancak hastalığın kesin tedavisi üzerinde fazla etkili değildiler. İlaç alındıktan 1-2 saat ila 1-2 gün içinde hastalık belirtileri az veya çok ortadan kalkar. Bu gruptaki ilaçların dozu hastaya ve hastalığa göre ayarlanır. İlacın dozu ne az nede çok fazla olmamalıdır. Genellikle günlük doz 1,2 veya 3 kez olmak üzere ve ağızdan, makattan veya enjeksiyon şeklinde, bazende cilde pomat şeklinde sürülerek uygulanır. Bu gruptaki ilaçların bazı yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin içinde en sık rastlanılan mide ve barsak üzerine olan yan etkilerdir. Gastrit, ülser, kabızlık ve ishal yapabilirler. Ayrıca karaciğer, böbrekler, kan hücreleri ve cilt üzerine yan etkileri ortaya çıkabilir. Bazende vücutta su tutulmasına yol açarak şişlik, baş ağrısı, baş dönmesi ve allerjik reaksiyonlara yol açabilirler.
Bu grupta bulunan ve bazı özellikleri nedeniyle diğerlerinden ayrılan steroidler denilen ilaçlar da pratikte sık kullanılan romatizma ilaçlarıdır. Bu ilaçlar oldukça güçlü ilaçlar olup pek çok hastalıkta olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da kullanılmaktadırlar. Bu grup ilaçların yan etkileri daha şiddetlidir. Özellikle mide üzerine zarar verirler ve kanamalara yol açabilirler. Kemiklerde zayıflık, tansiyon yükselmesi, şeker hastalığı ortaya çıkarma ve iştah artırma gibi önemli yan etkileri vardır. Yan etkilerinin çokluğuna rağmen bu ilaçlar romatizmal şikayetleri geçici olarak kısa sürede tedavi ettiğinden sık olarak hekimlerimiz ve hastalar tarafından kullanılmaktadır.
Uzun sürede etkisi ortaya çıkan ilaçlar; bazı iltihaplı romatizmal hastalıklarda kullanılmaktadırlar. Bu ilaçlar içinde altın tuzları, sıtma ilaçları gibi ilaçlar vardır. Bu ilaçların etkileri geç ortaya çıkmakta ancak tedavileri daha kalıcı olmaktadırlar. Yalnız bazıları pahalı olan bu ilaçlarında ciddi sayılabilecek bazı yan etkileri ortaya çıkabilmektedir.
2- Ağrı kesici ilaçlar: Romatizmalı hastalarda kullanılan ikinci grup ilaçlar ağrı kesici ilaçlardır. Ağrı kesici ilaçlar çok sık olarak romatizmalı hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçların romatizma ilaçlarına yardımcı olarak romatizmalı hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu gruptaki ilaçların romatizma ilaçlarına yardımcı olarak kullanılması gerekir. Sadece ağrı kesici ilaçların kullanılması hastalığın belirtilerini maskeleyerek hastalığın ilerlemesine sebeb olabilir. Bu grupta bulunan aspirin, novaljin gibi ilaçlar hastalığın ağırlığına göre günde bir, iki veya üç kez verilebilir. Gerek romatizma ilaçları, gerekse ağrı kesici ilaçlar tok karnına ve süt ile verilirse yan etkileri daha az olmaktadır. Ağrı kesici ilaçlan da mide, barsak üzerine, karaciğer, böbrek, kan hücreleri üzerine olumsuz etkileri vardır. (iltihaplı romatizma tedavi)
3- Kas gevşetici ilaçlar: Özellikle kasların yoğun olduğu bölgelerin (bel, boyun, sırt gibi) ağrılı rahatsızlıklarında kas gevşetici ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarında halsizlik, tansiyon düşüklüğü, mide ve barsak rahatsızlıkları gibi yan etkileri vardır Genellikle diğer ilaçlarla birlikte tedaviye yardımcı olması için verilir.
4- Sakinleştirici ilaçlar: Romatizmal ağrısı olan hastalarda hastalık nedeniyle hastalarda endişe, korku, sıkıntı ve uykusuzluk gibi belirtiler olabilir. Bu gerginlik hastaların ağrı eşiğini düşürerek ağrılarının artmasına yol açar. Bu nedenle özellikle uzun süren ağrısı olan hastalara sakinleştirici ilaçlar verilirse hastaların ağrısı daha kolay ve erkenden düzelmektedir.
5- Vitaminler: Romatizmalı hastalarda gerek beslenme bozukluğuna gerekse hastalığa veya yaşlılığa bağlı olarak bazen vitamin ve iştah artırıcı ilaçlara gereksinim duyulmaktadır. Bu ilaçlar hastanın vücut direncini artırarak kemik ve kasları güçlendirerek tedaviye yardımcı olmaktadırlar.
Fizik tedavi programı
Romatizmalı hastalarda çoğu zaman tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır. Fizik tedavi amacıyla kullanılan cihaz ve tedavi şekilleri şunlardır.
1- Elektrik akımları ve romatizma fizik tedavisi: Elektirik akımları alçak, orta ve yüksek frekanslı olmak üzere 3 şekilde romatizmalı hastalarda veya herhangi bir nedenle felç geçirmiş hastalarda tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Alçak ve orta frekanslı elektirik akımlarının uyarıcı, yüksek frekanslı elektirik akımlarının ısıtıcı özellikleri vardır. Elektrik akımları genellikle ağrılı bölgelere 10-15 dakika süreyle dozu ve frekansı hastaya, hastalığa göre ayarlanarak her gün veya gün aşırı olmak üzere uygulanır. Elektirik akımlarının kan dolaşımını artırıcı, sinir ve kasları uyarıcı, ağrı giderici, ağrı eşiğini yükseltici ve ağrılı bölgede birikmiş sıvıyı dağıtıcı özellikleri vardır. Yüksek frekanslı elektirik akımlarının kasları kemikleri ve bağları kuvvetlendirici etkileri de vardır. Pek çok romatizmal ağrının tedavisinde ve felçlerde elektirik akımları kullanılmaktadır.
2- Isı tedavisi: Isı tedavisi çok eski çağlardan beri romatizmal ağrıların tedavsinde kullanılmaktadır. Özellikle güneş, sıcak sular ve kum tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Fizik tedavi amacıyla romatizmal hastalarda kullanılan ısıtıcı araçlar yüzeysel ve derin ısıtıcı araçlar olmak üzere iki gruptur. Yüzeysel ısıtıcı araçların sıcaklıkları tedavi bölgesinde fazla derine ulaşamaz. Ancak ciltteki bazı sinir uçlarını uyararak etkili olurlar. Derin ısıtıcı araçlardan ultrason yüksek frekanslı ses dalgası veren bir cihazdır. Yüksek frekanslı ses dalgası tedavi bölgesine gönderilirse tedavi bölgesinde ısınma meydana getirir. Ultrasonun etkisi derin dokulara da ulaşarak eklemlein derin kısımlarının ısınmasını sağlar. Isının etkisiyle ağrılı bölgede kas spazmı çözülür, damarlar genişler kan dolaşımı canlanır. Sonuçta hastanın ağrıları azalır.
Gerek elektirik akımları ve gerekse ısıtıcı fizik tedavi araçları gereksiz ve konuyu bilmeyen kişilerce kullanılırsa zararlı olabilen, aksi takdirde herhangi bir zararı olmayan tedavi araçlarıdır.
3- Masaj ve egzersiz: Romatizmal ağrılı hastalarda masaj ve egzersiz sık olarak tavsiye edilmektedir. Masaj, elle veya özel cihazlarla yapılan bir tedavi şeklidir. Uygulandığı dokuları uyararak kasların gevşemesini ve güçlenmesini sağlar. Egzersizlerde genellikle ısı tedavisinden sonra uygulanan bir tedavi olup ekleme komşu kasları güçlendirir, eklem hareket genişliğini artırır. Ayrıca kemikleri kuvvetlendirerek kemik zayıflığı gelişmesini önlerler.
Masaj, bir çok romatizmal hastalıkta kullanılmaktadır. Özellikle bel ve boyun bölgesinin ağrılı rahatsızlıklarında, diğer romatizmal eklem hastalıklarında, felçlerde, eklem ameliyatlarından önce veya sonra, devamlı yatmak zorunda kalan hastalarda gelişen yatak yaralarının tedavisinde, sinir romatizmalarında, varis yaralarının tedavisinde, gerilim başağrılarında ve değişik nedenlerle gelişebilen kas sertleşmelerinde kullanılır. Masaj tedavisinden evvel hasta tedavi konusunda bilgilendirilmelidir. Bazı durumlarda masaj tedavisi zararlı olabilir. Kalp yetmezliğinde, kanama ihtimali olanlarda damar iltihabı varsa, tedavi bölgesinde iltihaplanma, kanser vb. hastalıklar mevcudiyetinde ve hastanın genel durumunun bozuk olduğu durumlarda masaj tedavisi yapı lirken çok dikkatli olunmalıdır.
Egzersiz tedavisi romatizmal hastalıkların tedavisinde sık olarak kullanılan bir yardımcı tedavi şeklidir. Hemen hemen bütün romatizmal eklem, kas ve kemik hastalıklarında egzersiz tedavisi önerilmektedir. Egzersizler kasların kuvvetini, kasılma gücünü, elastikiyetini ve kaslar arası düzgün çalışmayı artırmaktadır. Ayrıca eklemlerin hareket edebilme yeteneğini artırmakta ve ekleme komşu bağlan güçlendirmektedir. Kemikler üzerine de egzersizlerin olumlu etkileri vardır. Hareketsizlik kemiklerdeki kalsiyumun kemikten ayrılmasına neden olur. Egzersizler ise kemiklerin kalsiyum tutmasına yardımcı olarak kemikleri güçlendirir ve kemik zayıflamasını engeller. Ayrıca egzersizlein diğer sistemler üzerine de olumlu etkileri vardır. Egzersiz yapılırsa solunum fonksiyonları ve akciğerin solunum kapasitesi gelişir. Egzersizin kalp üzerine de önemli olumlu etkileri vardır. Sindirim sistemi ve böbreklerde egzersizlerden olumlu yönde etkilenir.
Egzersizler pasif olarak (başkası tarafından yaptırılan), aktif olarak ve dirençli olarak uygulanır. Aktif egzersizleri hasta ve tedaviyi yaptıran birlikte yaparlar. Dirençli egzersizlerde yay, halter veya kum torbası gibi araçlar kullanılarak yapılır. Genel durumu iyi olmayanlarda, sistemik ciddi bir diyalog kurulamayan hastalarda egzersiz tedavisi yapılırken dikkatli olunmalıdır.
4- Çekmetedavisi (Traksiyon): Çekme tedavisi özellikle bel ve boyun ağrılı hastalarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Çekme esasında kaslardaki sertlik azalmakta ve fıtıkların yerine yerleşmesi sağlanbilmektedir. Ayrıca hastaların ağrısı azalmaktadır. Çekme tedavisi esnasında 10-60 kilo arasında bir çekme kuvveti uygulanmakta ve bu hastanın yaşına, kilosuna, hastalığına, hastalığının ağırlığına göre ayarlanmaktadır. Malesef halk arasında da yapılan benzeri çekme tedavilerinde her hastaya aynı kilo ile çekme uygulanmakta ve zararlı olunabilmektedir.
Maniplasyon tedavisi de elle yapılan bel ve boyun ağrılı hastalarda o bölgedeki incinmeyi elle düzeltmeye yarayan bir tedavi şeklidir.
5- Diğer tedavi şekilleri: Diğer tedaviler içinde soğuk tedavisi, laser tedavileri, akupunktur ve biofedback tedavileri bulunmaktadır. Bu tedavi şeküleri de değişik romatizmal hastalıklarda gerektiğinde kullanılmaktadır.
Romatizma Kaplıca Tedavisi
Kaplıca tedavisi şifalı sularla yapılan tedavi demektir. Şifalı su; ısısı, kokusu, tadı ve rengi musluk suyundan farklı olup topraktan çıkan sular demektir. Isısı 20 derecenin altında olanlara içmece, 20 derecenin üzerinde olanlara kaplıca, ılıca veya çermik denilmektedir. Şifalı sular ısılarına, ihtiva ettikleri kimyasal maddelere göre gruplandırılmışlardır. Termal (sıcak), tuzlu, kükürtlü, karbondioksitli ve radyoaktif sular olmak üzere 5 grup kaplıca suyu varır.
Kaplıca sularının nasıl etkili oldukları konusunda değişik çalışmalar yapılmış ve değişik görüşler ileri sürülmüştür. Kaplıca sularının ısısının, ihtiva ettikleri kimyasal maddelerin etkili olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca kaplıca tedavisi esnasında organizmadaki bazı sistemlerin olumlu yönde uyarıldıkları, vücutta morfin benzeri bazı maddelerin ortaya çıktığı ve kısmende kaplıca tedavisinin psikolojik etkisi olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca kaplıcanın bulunduğu ortam ve iklimin olumlu etkileri vardır. Kaplıca tedavisi pek çok hastalıkta tavsiye edilmektedir. Bu hastalıkların bazıları şunlardır.
- Romatizmal hastalıklar (Kireçlenmeler başta olmak üzere, kas romatizmalarında, sinir romatizmalarında, iltihaplı romatizmaların ileri devrelerinde, ortopedik ameliyatlardan sonra gelişen eklem sertliklerinde).
- Sinir sistemi hastalıkları (Yarım felçler, çocuk felci ve beyin felcinde, kas hastalıkları ve kas erimelerinde, kas güçsüzlüklerinde, sinir hastalıklarında).
- Solunum sistemi hastalıklarında (kronik bronşit, astım, amfîzem, kronik boğaz ve ses telleri hastalıklarında.
- Dolaşım sistemi hastalıklarında (Kroner yetmezliklerde, damar sertliklerinde, damar yetmezliklerinde, varis yaralarında, bazı tansiyon düşüklüklerinde ve yüksekliklerinde, kalp düzensizliklerinde) .
- Kan hastalıklarında (kansızlık vb.)
- Mide ve barsak hastalıklarında (dişeti hastalıkları, gastrit ve ülserler, hazımsızlıklar, bazı tür kabızlıklarda, safra kesesi hastalıklarında)
- İdrar yolları ve üreme organları hastalıklarında (Böbrek ve idrar yolları taşlarıda, bazı kısırlık türlerinde, adet düzensizliklerinde)
- Cilt hastalıklarında kaplıca tedavisi tavsiye edilmekte ve hastalar fayda görmektedirler.
Şifalı sularla yapılan tedavi banyo şeklinde, içilerek veya çamur banyosu yada kaplıca suyunun dumanı solunarak yapılmaktadır. Kaplıca tedavisi bazı durumlarda zararlı olabilmektedir. Hastanın genel durumu iyi değilse, başka ciddi bir iç organ hastalığı varsa, kanama veya iç organlarla ilgili bir tıkanma varsa, ciddi damar hastalığı, düzensiz tansiyon yüksekliği varsa ve ciddi kansızlık ve şeker hastalığında kaplıca tedavisi zararlı olabilir, uygulanırken dikkatli olunmalıdır. Uygulama prensipleri şunlardır.
- Banyoya günde bir kez ve haftada 5 gün girilmelidir.
- Banyolar sabah aç karnına veya hafif bir kahvaltıdan sonra alınmalıdır.
- Banyodan evve tuvalete gidilmelidir.
- Banyo suyunun sıcaklığı 37-38 dereceyi geçmemelidir.
- Suyun içinde fazla hareket edilmemeli ve sakin bir şekilde yatılmalıdır.
- Banyodan sonra iyice kurulanmalı üşütülmemelidir.
- Banyo süresi 20 dakikayı geçmemelidir.
Toplam süre 3-4 haftayı aşmamalıdır.
5- Cerrahi tedavi: Romatizmal eklem hastalıklarında uygulanan tedvailerle beklenen iyilik sağlanamazsa cerrahi girişim ile eklemin hareketliliği sağlanır. Hastanın ağrıları giderilir. Zayıf kaslar kuvvetli olanlar ile desteklenir.