Fotosentez Reaksiyonlari

Fotosentez Reaksiyonları

Fotokimyasal reaksiyonlar büyük ölçüde sıcaklığa bağlı olarak olaylamr. Fo­toğraf çekerken, filmin yaz veya kış mevsimlerinde aydınlatılmasının hiç önemi yoktur. Halbuki bağların parçalandığı veya bağlandığı biyokimyasal reaksiyolarda bu RST-kuralının (=reaksiyon sürati temperatürü) etkisindedir.

Bu kurala göre, 10 kelvinlik sıcaklık artışında reaksiyon sürati iki misli artar. Artan sıcaklıkla birlikte fotosentez işlevi de bir optimuma kadar yükselir. Bununla birlikte bu durum yüksek bir ışık kuvvetinde geçerlidir. Düşük ışıkta, sıcaklığın ar­tışının hiçbir etkisi yoktur. Kuvvetli ve zayıf ışıkta fotosentezin farklı oluşu, fotosentezin bir fotokimyasal (sıcaklığa bağımsız) ve bir de biyokimyasal (sıcaklığa bağımlı) reaksiyon basamağından oluştuğunu gösterir. Fotokimyasal reaksiyonlarda PRİMER veya IŞIĞA BAĞIMLI REAKSİYON'lar, ikinci kısma SEKONDER veya IŞIĞA BAĞIMSIZ REAKSİYON "lar denir. Fotokimyasal reaksiyonlarda yapılan maddeler, biyokimyasal reaksiyonlarda işlenir. Kuvvetli ışıkta fotokimyasal reaksiyonlar yeterli miktarda madde üretir. Böylece sekonder reaksiyonlar için yeterince madde hazırlanmış olur. Reaksiyonun bütünü sıcaklığa bağımlıdır. Bununla birlikte zayıf ışıkta daha az madde üretilir. Sıcaklığın artması da fotosentez işlevinin artmasına etki etmeyebilir.

Fotosentez reaksiyonu

Redüksiyon Maddesinin Hazır Olması

Fotosentezin genel formülünden de görüleceği gibi, karbonhidratın H2'i sudan sağlanır. Yani su molekülleri parçalanmalıdır. Parçalanma, H+ ve OH- iyonlarının dissosiasyonu ile karıştırılmamalıdır. Onun yerine burada, kimyasal elektrolizle kar-şılaştırılabilen endergonik bir parçalanma söz konusudur. Elektrolizde su, elektrik enerjisi kullanılarak 02- ve H2+ gazlarına parçalanır. Fotosentezde suyun parçalan­ması için ışık enerjisi kullanılır. Bu nedenle suyun "FOTOLİZİ"nden söz edilir. Burada oksijen gazı da meydana gelir; ama moleküler H2 oluşmaz. Mekanizmada proton ve elektronlar farklı yollara girer. Yolların sonunda proton ve elektronlar H2 atomuna birleşir ve NADP+'yi NADPH + H+'ne indirger. NADPH + H+ fotosentezin gerçek redüksiyon maddesi olup, ışığa bağımlı olaylarda tekrar kullanılır . Fotolizde su parçalanması, ağır I80- izotopu ile kanıtlanabilir. İzotop, su molekülüne yüklenir ve fotosentezde izotopun yolu izlenir. Bu sadece dışarıya verilen 02'de bulunur.

Redüksiyon Enerjisinin Hazır Olması

Emilen ışık enerjisinin bir bölümü fotoliz ve NADP+ nin redüksiyonu ile bağ­lanır. Bunun yanında ışık enerjisinin kimyasal enerjiye dönüştüğü başka bir reaksiyon da olur. ATP redoks olayları sayesindeki bağlanma ile yapılabilir. ATP'nin ADP'den sentezi ve anorganik fosfat, bir fosforilasyondur. Fotosentezde ATP'nin yapımına FOTOFOSFORlLASYON denir.

Fotosentez Işık reaksiyonları

Redüksiyon Mekanizması

Işığa Bağımlı Reaksiyonlar


Gözlemlere Fotosistem H'deki reaksiyon merkezi P680 ile başlayalım: Rakamlarla verilen basamakları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: Işık enerjisi alınarak reaksiyon merkezi aktive edilir;

Aktive edilen durum *P680 olarak gösterilir. Aktivasyon durumu, bir elektronu komşu akseptora taşımaya energetik olarak yeterlidir. Bu, elektron alımı ile indirgenir. Bununla birlikte hemen tekrar okside olur. Burada bir elektron başka bir sisteme taşınır. Oksidasyon ve indirgenme durumu arasındaki sürekli değişim nedeni ile böyle bir moleküle REDOKS SİSTEMİ denir;

P680 tarafından verilen elektron, tam bir redoks sisteminin sahip olduğu zincir tarafından yer değiştirilir. Böyle bir düzene ELEKTRON NAKİL ZİNCİRİ denir. Zincir içinde sistemden sisteme elektron alımı için bir eğilim gittikçe artar. Elektronlar enerji düşüşünde aşağıya doğru göçer. Zincirin son redoks sistemi elek­tronu Fotosistem I'in P700'üne taşır, P580'nin ışıkla aktivasyonu ve elektron nakil zinciri üzerinden elektron göçü, P680'de bir elektron boşluğu yaratır. Bu boşluk su elektronları ile tekrar doldurulur. Su molekülleri dissosyasyonla proton (H+) ve hidroksiliyonlarına (OH-) ayrılır. Işık aktivasyonu ile Fotosistem H'de oluşan elektron boşluğu, daha henüz araştırılmamış redoks sistemlerinin katılımı ile bir elektron çekimi uygular. Böylece, hidroksil iyonlarından elektronlar ayrılır;

İyonlar boşalır ve moleküler oksijeni parçalayan hidroksil radikalleri oluşur. Yani ışık enerjisi kullanılarak su parçalanır. Bu olaya da FOTOLİZ denir.

Fotosistem II ve I arasındaki elektron nakil zincirinin son basamağı, Fotosistem I'deki P700 adlı reaksiyon merkezidir. P700 ancak bir elektron boşluğu varsa, elektron alabilir. Fotosistem IFde olduğu gibi bu reaksiyon merkezinde de ışık aktivasyonu ile böyle bir boşluk açılır, P700 ışık enerjisini emer ve aktive edilir;
aktive olan reaksiyon merkezi; demir içeren bir redoks sisteme, yani FERRODOXIN'e bir elektron verir,
ferrodoksin bu elektronu NADP+ ye taşır; aynı zamanda protonlar tepkir; ve NADP+, NADP+ + H+'e indirgenir; bu daha sonra ışığa bağımsız reaksiyonlara geçer.

Işıkta, hidroksil iyonlarından sürekli bir elektron akışı Fotosistem H'ye, oradan I'e ve nihayet NADP+'ye doğru olur. Bu elektron akışı enerji düşüşüne karşı olur, bunun aksi olmaz; çünkü o fotosistemlerin her iki motoru ile aktive edilir. Işık enerjisinin bir bölümü de fotofosforilasyonda ATP sentezinde kullanılır. Bunun için iki olasılık vardır: İlkinde ATP sentezi, Fotosistem II ve I arasındaki elektron nakil zincirine bağlanır. Buna ÇEVRIMSEL OLMAYAN FOTOFOSFORILASYON denir.

Bunun yanında muhtemelen ışığa bağımlı reaksiyonlarda enerji bağlanmasının başka bir şekli de vardır. Buna sadece Fotosistem I iştirak eder. Işık aktivasyonundan sonra elektronlar ferrodoksine akar; ama oradan NADP+'ye gidemeyip redoks sistemi kanalı ile P700'e geri döner. Bu esnada ATP yapılır. Bu durumda ÇEVRIMSEL FOTOFOSFORİLASYON'dan söz edilir. Burada NADP+'nin redüksiyonu ve su parçalanması olmaz.