Lokal İleri Evre Prostat Kanseri
Yeni tanı alan tüm PCa olgularının yaklaşık %10-%20’si lokal ileri evre hastalıktır (3). Lokal ileri hastalıkta kabul edilen tedavi yöntemleri radikal prostatektomi, eksternal radyoterapi, brakiterapi + eksternal radyoterapi, monoterapi şeklinde hormonal tedavi ve konservatif cerrahi olarak belirtilmektedir. Lokal ileri evre PCa vakalarının önemli bir özelliği genellikle yüksek grade ve yüksek hacim nedeniyle agresif seyir izlemeleridir. Radikal prostatektomi lokal ileri evrede kısıtlı bir hasta grubuna uygulanmaktadır. Çok iyi seçilmiş küçük T3 olgularında bile seminal vezikül tutulumunun %67 ve lenf nodu tutulumunun %20 olduğunu belirten çalışmalar bulunmaktadır. Radikal prostatektomiye neoadjuvan hormon tedavisinin eklenmesiyle tümör ve prostat volümünde, %50’ye ulaşan bir düşme sağlanabildiği ancak pozitif cerrahi sınır olasılığının azaltılmasının genel sağkalıma ve progresyonsuz sağkalıma olumlu bir etki yapmadığı belirtilmiştir.
T3 hastalık evresinde primer olarak başvurulan tedavi yöntemlerinin %54’ünü radyoterapi oluşturmaktadır. T3 hastalıkta primer definitif tedavinin başarısını gösteren en önemli ölçü lokal nüks oranlarıdır. Radyoterapiye neoadjuvan ve adjuvan hormonal tedavi eklenmesi tedavi sonuçlarını olumlu yönde etkilediğinden gün geçtikçe daha çok önerilmektedir.
Lokal ileri evre prostat kanserinde sık kullanılan bir diğer yaklaşım, doğrudan ve monoterapi şeklinde hormonal tedavidir. Yaşı ileri ve komorbiditesi olan hastalarda lokal ileri hastalıkta doğrudan hormonal tedaviyle başlamak mantıklı bir yaklaşımdır.
Lokal ileri evre prostat kanseri hastalarında standart dozlarda tek başına radyoterapinin kür sağlama oranının düşük olduğu Lee ve arkadaşları tarafından bildirilmiştir. Tek başına radyoterapi ile elde edilen düşük başarı oranlarını arttırma çabası ile hormonal tedavinin radyoterapiye eklenmesinin başarı oranını arttırabileceğine dair çalışmalar yapılmıştır. Radyoterapi ile kombine hormonal tedavinin kullanılmasının sağkalım avantajı sağladığı 1997 yılında yayınlanan çalışmalarda gösterilmiştir.
Hanks ve arkadaşları, RTOG 92-02 çalışmasında neoadjuvan olarak başlayıp radyoterapi süresince ve ardından adjuvan olarak devam eden hormonal tedaviyi incelemişlerdir; 1554 hastayı kapsayan bir çalışma yayınlamışlardır. Bu çalışmada, hormonal tedaviye radyoterapiden iki ay önce başlanmış ve radyoterapi süresince devam edilmiş, radyoterapi bittikten sonra da iki yıl hormonal tedaviye devam edildiğini bildirilmiştir. Bu çalışma, radyoterapiden iki ay önce başlayıp radyoterapi bitiminde sonlandırılan kısa süreli hormonal tedaviyi inceleyen bir çalışma ile karşılaştırılmıştır. Hastalıksız sağkalım, biyokimyasal hastalıksız sağkalım ve metastazsız sağkalım gibi genel sağkalım dışındaki tüm parametrelerde uzun süreli hormonal tedavi ile anlamlı derecede daha başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Gleason skoru 8-10 olan hasta grubunda uzun süreli hormonal tedavi ile genel sağkalım daha uzun bulunmuştur. Bilimsel veriler, lokal ileri evre prostat kanseri tedavisinde kombinasyon tedavisi kullanılacak ise hormonal tedavinin uzun süreli adjuvan tedavi şeklinde verilmesi gerektiğini göstermektedir.