Kronik Pelvik Ağrı Tedavisi
Hastalığın tedavisinde ana amaç bu bozukluktan sorumlu faktör ya da faktörleri düzeltmektir. Hastalığın sebebi bilinmedikçe tedaviler ampirik olacaktır. Birçok İS' li hastada semptomlar çeşitli tedavilerle kontrol altına alınabilse de , bu tedavilerin semptomatolojiyi düzeltmesinin yanısıra hastalığı iyileştirdiğine dair çok az kanıt mevcuttur. Hasta için en yararlı yaklaşım hastanın İS için tam tedavinin olmadığı konusunda ikna edilmesi ile sağlanabilir. Aslında birçok hasta bir tedaviden diğer bir tedaviye geçirilebilmekte ya da tedavi kombinasyonlarından fayda görebilmektedir. Hastalar tamamen asemptomatik olamazlar ve hastalık sıklıkla remisyon ve ataklarla seyreder.
Başlangıç Tedavi Yaklaşımları
Mesane hidrodistansiyonu
Cerrahi bir teknik olmasına rağmen anestezi altında mesanenin hidrodistansiyonu tanısal yaklaşımın da bir parçası olması nedeniyle ilk uygulanan tedavi yöntemidir. Distansiyon için standart bir yöntem mevcut değildir. Bu nedenle sonuçlar belirgin olarak farklılıklar göstermektedirler. İS'li hastalarda mesane çok ince olabileceğinden, perforasyon ya da rüptür olasılığı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Anestezi altında hidrodistansiyon hastalığın "evrelendirilmesi" ne izin vererek, klinisyenin hastanın konservatif tedavilerden ne kadar fayda göreceği konusunda tahmin yapmasını sağlar.
2) Bilgilendirme ve sosyopsikoterapi
3) Diyet
4) Biyofeedback ve yaşam koşullarının düzenlenmesi
Sistoskopide glomerülasyonların olması ya da klasik Hunner Ülseri'nin saptanmasına ek olarak, mesane ile ilişkili kronik pelvik ağrı bulunmalıdır. Aşağıdaki kriterlerden herhangi birisinin bulunması İS olmadığını gösterir
1. Gaz ya da sıvı dolum maddesi ile uyanık olarak yapılan sistometride kapasitenin 350cc den büyük olması
2. 30-1 OOcc / dk dolumu hızıyla mesane 100 cc gaz ya da 150 cc su ile doldurulduktan sonra hastada şiddetli işeme isteği yokluğu
3.Yukarıda bahsedilen dolum hızıyla sistometride fazik istemsiz mesane kontraksiyonlannın gösterilmesi
4. Semptomlarının süresinin 6 aydan kısa olması
5. Yoğun Noktüri
6.Yakınmalann antimikrobiyal, üriner antiseptik, antikolinerjik ve ya antispazmolitiklerle azalması
7. Uyanıkken günde 8 den az idrara çıkma
8. Üç aylık dönem içinde bakteriye! sistit veya prostatit tanısı
9. Mesane ya da üreter taşı
10. Aktif genital herpes enfeksiyonu
11. Uterin ,servikal .vaginal veya üretral kanser
12. Üretral divertikül
13. Siklofosfamid ve ya herhangi bir tip kimyasal sistit
14. Tüberküloz sistiti
15. Radyasyon sistiti
16. Selim veya habis mesane tümörü
17. Vaginit
18. Yaşın 18 den küçük olması
Medikal tedavi
1) Trisiklik antidepresanlar
2) Antihistaminikler
3) Sodyum pentozanpolisülfat
Parsons'a göre mukozal bariyerden sorumlu GAG tabakasındaki bir defektin İS'in patogenezinde rol oynadığı fikrinden yola çıkılarak, bu defekt oral formulasyon halinde bir heparin anoloğu olan ve idrarla %3 ile %6 arasında atılıma uğrayan, sentetik sülfatlanmış polisakkarid olan sodyum pentozanpolisülfat (PPS) ile düzeltilmeye çalışılmıştır. PPS ile uzun dönemde etkinlik ilk başta tanı konan hastaların yaklaşık %30' luk bir grubunda sürdürülebilir. Semptomlarda düzelme görebilmek için 3-6 aylık bir tedavi denenmelidir.
4) Ağrı kesiciler
İS gibi bir kronik ağrı durumunda uzun dönemde uygun ağrı kesicilerin kullanımı , tedavinin ayrılmaz bir bölümünü oluşturur. Birçok hasta kronik nöropatik ağrı sendromlarında kullanılan antidepresanlardan, antikonvülzanlardan ve opioidlerden belirgin ölçüde fayda görür.
İntravezikal tedavi
İS'in tedavi yaklaşımları içerisinde mesanenin çeşitli çözeltilerden biriyle Iavajı tedavilerin ana noktasını oluşturmuştur. İS tedavisinde intravezikal DMSO (Dimetilsülfoksit) instilasyonu önemli bir yer tutar. Üroepitelyumun protaminle hasara uğratıldığı mesanelerde eksojen GAG'larm epitelyal geçirgenlik bariyeri oluşturarak etkili olduğu gözlenmiştir.
Mesanenin kendi mukopolisakkarid tabakasının aktivitesini taklit eden heparin ise ilk kez Hanno ve ark. tarafından 1978 yılında kullanılmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır. Heparinin antiinflamatuvar etkisinin yanısıra, fibroblast proliferasyonunu, anjiogenezisi ve düz kas hücre proliferasyonunu inhibe edici etkileri de gösterilmiştir.