Annelerde Emzirmenin Ozendirilmesi
Annelerin bebeklerini besleme kararı ve emzirme süresi; geleneksel özellikleri, yaşadıkları ailenin yapısı, ekonomik durumları gibi pek çok faktörden etkilenmektedir. Emzirmenin desteklenmesi ve özendirilmesinde bu faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.
Moore ve Coty’nin yaptığı bir çalışmada; kadınların hepsi; emzirme döneminde aileleri ve arkadaş çevreleri tarafından desteklenmenin önemli olduğunu belirtmişlerdir. Kadınlar, başarılı emzirme sürecinde eşlerinin emosyonel desteğinin kararlarını olumlu yönde etkilediğini vurgulamışlardır. Aynı çalışmada emzirme hazırlık sınıflarına eşleri ile birlikte katılan annelerin gece emzirme durumunun daha etkili olduğu gözlenmiştir.
Dünyanın pek çok bölgesinde kadınlar, içgüdüsel olarak ve geleneksel normlar ile bebek emzirmesi konusunda birbirlerini desteklemektedir.
Bebeklerini anne sütü ile besleyen deneyimli anneler; doğru emzirme uygulamaları için model oluşturmakta, bilgi ve deneyimlerini diğer annelerle paylaşarak bir güven ve saygı ortamı içinde diğer kadınlara destek vermektedirler. Gebe kadınlar ve bebeklerini emziren anneler bu ortamda, daha önce bebeğini emzirmiş annelerle deneyimlerini paylaşırlar ve emzirme konusunda teşvik edilirler.
Günümüzde çeşitli toplumsal, ekonomik ve kültürel nedenlerden dolayı dünyanın birçok kesiminde emzirme uygulamaları azalmış, emzirme süresi kısalmıştır. Yeni teknolojilerin hizmete girmesi ve yeni yaşam biçimlerinin benimsenmesiyle, bu geleneksel uygulamaya verilen önem, birçok toplumda belirgin bir şekilde azalmıştır. Batılı ülkelerde anne sütü ile beslenme oranı 1930 ile 1970 yılları arasında hızla düşmüştür. Bu yıllarda tıp dünyasında da anne sütü ile beslenme süt çocuğu beslenme programında gereken önemi görememiştir, ek gıdaların erken aylarda başlanması teşvik edilmiştir.
Emzirmenin yeniden önem kazanmasında, 1970’li yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda anne sütünün besleyici ve immünolojik üstünlüklerinin kanıtlanması ve batı toplumunda doğal beslenme konusundaki bilinç artışı etkili olmuştur.
Anne sütü ile beslenmenin öneminin bilimsel çevrelerce vurgulanması uluslararası örgütleri harekete geçirmiştir. 1977 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bütün ülkelerin sağlık düzeylerini yükseltmeyi hedefleyen, “2000 Yılına Kadar Herkese Sağlık” programında “güvenli anne ve çocuk sağlığı” için anne sütü ile beslenmenin önemini vurgulamıştır.
Amerikan Pediatri Akademisi’ nin 1978 tarihli “Anne sütü en iyisidir” sloganından sonra, dünyada pek çok ülkede emzirmenin önemi gündeme gelmiş ve kitle iletişim araçları ile anneler emzirmeye teşvik edilmiştir.
Dünya Sağlık Asamblesi’ nde 1981 yılında, ülkemizin de içinde olduğu 118 ülke tarafından kabul edilen “Anne Sütü Muadillerinin Pazarlanmasıyla İlgili Uluslararası Yasa” bebeğin anne sütüyle beslenmesinde, annenin de emzirme hakkının korunmasında önemli bir adım olmuştur.
Emzirmenin desteklenmesi ve özendirilmesi seksenli yıllarda global bir strateji haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ nun 1989 yılı Kasım ayında kabul ettiği Çocuk Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme; toplumun bütün kesimlerinin emzirme konusunda bilgilendirilmesinin, desteklenmesinin ve bu alandaki eğitim olanaklarına kavuşturulmasının sağlanmasını amaçlamaktadır
Çocuk Hakları Sözleşmesinin ardından (1990) 1 Ağustos 1990 yılında İtalya’da kabul edilen “Innocenti Deklarasyonu” ile yaşama en iyi başlangıç olan emzirmeyi desteklemek için birçok stratejiler belirlenmiştir.
DSÖ ve UNICEF “Emzirmenin Korunması, Özendirilmesi ve Desteklenmesinde” doğum hizmetlerinin rolüne ilişkin on öneriyi içeren ortak bir bildirge yayınlamışlardır. “Başarılı Emzirme İçin On Adım” (DSÖ/UNICEF, 1998) aşağıda sıralanmıştır:
1. Emzirmeye ilişkin yazılı bir politika hazırlanmalı ve düzenli aralıklarla tüm sağlık personelinin bilgisine sunulmalıdır.
2. Tüm sağlık personeli bu politika doğrultusunda eğitilmelidir.
3. Gebe kadınlar, emzirmenin yararları ve emzirme yöntemleri konusunda bilgilendirilmelidir.
4. Doğumu izleyen yarım saat içinde emzirmeye başlamaları için annelere yardımcı olunmalıdır.
5. Annelerin emzirmenin nasıl olacağı ve bebeklerinden ayrı kaldıkları durumlarda sütün salgılanmasının nasıl sürdürülebileceği gösterilmelidir.
6. Tıbben gerekli görülmedikçe yenidoğanlara anne sütünden başka bir yiyecek ya da içecek verilmemelidir.
7. Anne ve bebeğin 24 saat bir arada kalmalarını sağlayacak bir uygulama benimsenmelidir.
8. Bebeğin her isteyişinde emzirilmesi teşvik edilmelidir.
9. Emzirilen bebeklere biberon, yalancı meme veya emzik türünden herhangi bir şey verilmemelidir.
10. Emzirmeyi destekleyen grupların oluşumu sağlanmalı ve taburcu olan annelerin bu gruplara katılmaları teşvik edilmelidir.