Yeni Annelerde Bebek Emzirme
Gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında; gelişmekte olan ülkelerde emzirmeye başlama ve sürdürme oranlarının daha yüksek olduğu ancak etkili emzirme oranlarının istenen düzeyde olmadığı görülmektedir.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda; son 20 yıldır emzirmenin başlatılması ve sürdürülmesi konusunda artış gözlenmektedir. Etkili emzirme; 43 ülkeden elde edilen verilere göre; 1989 ve 1999 yılları arasında % 39’dan % 46’ya artarak önemli bir gelişme izlemiştir. Bununla birlikte bazı kültürel inanışlar, yenidoğana kolostrum vermeyi ve emzirmeyi başlatma sürecini engellemektedir. Her kültürde emzirmeyi etkileyen geleneksel inanışlar olmakla birlikte bunların belirlenerek, yanlış uygulamaların değiştirilerek, doğru davranışların kazandırılması konusunda destekleyici çalışmaların yapılması gerekmektedir .
Gelişmekte olan ülkelerde yapılan toplum tabanlı çalışmalar; beslenme yetersizliği ve gelişme geriliğinin 3–15 aylık çocuklarda daha yüksek olduğunu ve bunda yetersiz emzirme ile ek gıdaya erken süreçte başlamanın etkili olduğunu belirtmektedir. DSÖ, UNICEF, sivil toplum kuruluşları, hükümetler ve diğer paydaşların işbirliği ile yenidoğan ve çocuk beslenmesine ilişkin dünya çapında stratejiler (2002) geliştirilmiştir.
Çeşitli ülkelerde Ulusal Emzirme Komitesi ve Ulusal Emzirmeyi Teşvik Programları kurulmuştur. 1990 yılında 31 hükümetten katılan siyasetçiler; sekiz Birleşmiş Milletler temsilcisi ve DSÖ/UNICEF’in katılımcıları İtalya’da toplanarak “Emzirmenin Desteklenmesi ve Teşvik Edilmesi” konusunda Innocenti Deklarasyonunu kabul etmişlerdir.
Ülkemizde 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasında da saptandığı gibi doğumdan sonraki ilk aylarda hemen her bebek anne sütü ile beslenmektedir ancak bu oran ilk yılın sonunda %66’ ya düşmektedir. Yalnızca anne sütü alan bebeklerin oranı 0–3 aylık dönemde %27.3 iken, 4–6 aylık dönemde bu oran %7.6’ya düşmektedir.
Emzirme ülkemizde yaygın bir uygulama olmasına rağmen, annelerin bebeklerini yalnızca anne sütü ile beslenme durumu yeterli değildir. Bebeklerin beslenmesinde doğumdan kısa bir süre sonra hazır mama ve sıvı gıdaların kullanımı başlamakta, emzik ve biberon kullanma alışkanlığı sık görülmektedir. Özellikle hastanede gerçekleşen doğumlarda ve sezaryen uygulamalarında emzirmenin geç başlaması önemli bir emzirme problemidir.
TNSA’dan elde edilen veriler, ülkemizde annelere emzirme konusunda eğitim verilmesine ve emzirmenin desteklenmesine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Türkiye'deki emzirme oranları değerlendirildiğinde emzirmenin doğru uygulanması ile ilgili sorunların bulunduğu görülmektedir. Bu sorunların başlıcaları, emzirmeye geç başlanması, ek gıdalara çok erken ya da çok geç başlanması, anne sütü ile beslemeye başlamadan önce ilk besin olarak su, şekerli su, vb verilmesi, annelerin doğumdan önceki dönemde emzirme konusunda yeterince bilgilendirilmemesi, emzirmeye başlanırken annelere sağlık personeli desteğinin eksik verilmesi ya da verilmemesi, biberon ve emzik kullanılmasıdır
TNSA 2003 verilerine göre, bebeklerin %54'ünün doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirilmeye başlandığı ve %16'sının doğumdan sonraki ilk 24 saat hiç emzirilmediği belirlenmiştir. Emzirme ile ilgili diğer bir sorun emzirmeye başlamanın geç olmasıdır.
Çocuk sağlığının geliştirilmesi ve ölümlerin önlenmesinde emzirmenin desteklenmesi ve mikro-besin öğesi yetersizliklerinin önlenmesi büyük yer tutmaktadır. Bu kapsamda T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından, anne sütünün teşviki için yürütülen çalışmalar 1987 yılında başlamıştır ve 1991 yılından bu yana yapılan çalışmalar, temel amacı emzirmenin korunması, özendirilmesi ve desteklenmesi olan “Anne Sütünün Özendirilmesi, Desteklenmesi, Sürdürülmesi ve Bebek Dostu Sağlık Kuruluşları Projesi” adı altında sürdürülmektedir. Programın esas stratejisi, tüm doğan bebeklerin doğumdan sonra hemen emzirilmeye başlatılması, ilk altı ay “tek başına” anne sütü verilmesi, altıncı aydan sonra da uygun ve yeterli miktardaki ek besinlerle beraber emzirmenin sürdürülmesidir (69).
Bu anlamda birinci basamak sağlık kuruluşları personelinin konu ile ilgili eğitilmesi ve anne sütünün desteklenmesi konusunda çalışmaların yürütülmesi önemlidir.