Sarkoma Nedir, Sarkoma’nın Tarihçe
Sarkoma destek dokusunun tümörü anlamındadır ve Yunanca “sarkos” kökünden türetilmiştir.
Yumuşak doku tümörlerine ait ilk referansı Ebers papirusları2 (MÖ1500) vermiştir. Bunlara “yağlı tümör” terimini kullanmış ve bıçakla tedavi edilebileceğini belirtmiştir. Ancak “eğer ekstremitenin herhangi bir yerinde büyük tümör varsa … buna karşı hiçbir şey yapmayın” demiştir. Galen (MS 131-200) sarkomu, ham et görünümünde olan ve “etli şişlik” anlamına gelen “sarkos” olarak tanımlamıştır. Yüzyıllarca Celsus ve Galen gibi hekimler sarkomlarıda içeren tümörlerde cerrahi eksizyondan kaçınılmasını tavsiye etmişlerdir. İlk olarak Fransız cerrah Guy de Chauliac(1300-1368) erken dönem kanserler, küçük ve yüzeysel olduğunda geniş eksizyonu önermiştir. Yinede 1700’lü yıllara kadar tümörlere dokunulmamaya devam edilmiştir. 1800’lü yılların başlarında, sarkomları içeren kanserlerin ameliyatla tedavi edilmesi kabul edilmiştir. Bu dönemde ünlü İngiliz cerrah John Hunter (1728-1793) sarkomları içeren kanserlerin çevre dokularla eksize edilmesini önerdi. 1803’de İngiliz cerrah Hey (1736-1819) ekstremitelerde mantar gibi büyüyen tümörler için “fungus haematodes” temrini ortaya attı. Edinburgh’lu cerrah Wardrop(1782-1869) ise fungus haematodes’i “yumuşak kanser” olarak tanımladı. John Hunter’ın öğrencisi olan cerrah Abernethy (1764-1931) tümörlerin anatomik yapısına göre adlandırılması gerektiğini söyledi ve ilk sarkom sınıflandırmasını önerdi.
Abernethy’in (1809) sarkom sınıflandırılması
Vasküler sarkom
Yağ dokusu sarkomu
Kistik sarkom
Tüberküler sarkom
Medüller sarkom
“Mammary” sarkom
Pankreatik sarkom
Karsinomatöz sarkom
Charles Bell (1774-1842) yumuşak kanserleri karsinomlardan ayran karakterstik özellikleri açıkladı. 1845de Lebert (1813-1878) ilk defa yumuşak doku sarkomlarının mikroskobik görünümlerini gösteren atlas yayımladı.
Samuel Gross 1879 yılında sarkomların cerrahi tedavileri ile ilgili yazdığı ilk makalede, cerrahi mortalite oranının yüzde ellinin üzerinde olmasına rağmen, amputasyonun en uygun tedavi olduğunu belirtmişti. Gross’a göre lokal rezeksiyon yetersiz yapılırsa nüks, metastaz ve ölüm kaçınılmazdır, bu nedenle tedavi için yegane şans amputasyondur.
19. yüzyıl sonlarına doğru sarkomların immatür bağ dokusu elemanlarından oluştuğunu ve “fungus haematodes”, medüller sarkom, serebriform kanser ve yumuşak kanserlerle aynı anlama geldiği kabul edildi. 1860’larda sarkomlar hakkındaki bilgiler yayınlanan vaka sunumlarıya artmaya başladı. Bu dönemde siynovial sarkom, fibrosarkom, paratestikular rabdomiyosarkom, leiomyosarkom, iskelet dışı osteosarkom ve kondrosarkom rapor edilmiştir. Angiosarkom terimi ortaya konuldu ve Macar dermatolojist Kaposi (1837-1902) kütanöz hastalığın (“Idiopathisches multiples pigment-sarkom”, “Kaposi sarkomu” ) ilk vakasını yayınladı. 1874’te ilk olarak yumuşak doku sarkomunun kan damarlarını içinde yayılması (embolizmi) rapor edildi. Sarkomların biriken bilgileri ışığında ve özel histolojik maddeler kullanarak Almanya’dan Borst (1869-1946) ilk ve son olarak sarkomların malign mezodermal (mezenkimal) tümörler olduğunu gösterdi, hemanjiyoendoteliyoma, lenfanjiyoendoteliyoma ve periteliomayı (hemanjioperisitoma) ilk defa açıkladı.3
Sarkomlarla ilgili gelişmeler olurken amputasyon ağırlıklı tedavi 1940’lara kadar devam etti. O yıllarda tümörlerin histolojik özellikleri üzerinde yapılan çalışmalar, hangi tümörün nasıl davranacağı hakkında bilgiler vermeye başlayınca, lokal rezeksiyonlar tekrar gündeme geldi.
James Ewing (1866-1943) histogenez ve mikroskobik görünümü kullanarak sarkomları sınıflandırdı, Borst’un sınıflandırmasını kabul etti ve ona “nörojenik sarkomu” ekledi. 1940-1970 yılları arasında radyoterapi ile desteklenen ekstremite kurtarıcı cerrahiye eğilim artmaya başladı.7 Bu dönemde malign histiyositom hakkında ki ilk makale Arjantinde yayınlandı. Aynı dönemlerde alveoler rabdomiyosarkom, dermatofibrosarkom ve epiteloid sarkom ilk defa tanımlandı.