Menisküs Kisti Nedir
Oldukça az rastlanan bir patolojidir. Yaklaşık olarak %1-2 oranında görülmekle birlikte lateralde mediale göre biraz daha fazla görülür. Etiyolojisinde travma, yaşa bağlı dejenerasyon, sinovyal hücrelerin gelişimsel olarak menisküs içinde bulunmaları, sinovyal hücrelerin fibrokartilajdaki yırtıktan dışarı çıkarak menisküs içine doğru yer değiştirmesinin rol oynadığı düşünülmektedir. Travma menisküste kontüzyon ve kanama ile mukoid dejenerasyona yol açarak kist oluşumuna yol açabilir.
Dış menisküs kistleri fibula başı anterior ve hemen üzerinde hissedilebilir. Lateral yerleşimli kistleri diz ekstansiyonda iken palpe etmek fleksiyona göre daha kolaydır. Genellikle sert ve kapsüler dokuya fiskedirler. Ekstansiyonda belirgin fleksiyonda kaybolma bulgusu ise çoğunlukla küçük kistler için geçerlidir ve buna Pisani işareti denilir.
Diskoid menisküs
Lateralde mediale göre daha fazla görülür. Genel olarak tam, tam olmayan ve Wrisberg olarak üçe ayrılır. Tam ve tam olmayan diskoid menisküslerin perifere tutunması normal menisküs gibidir. Genel olarak hastalar asemptomatiktir. Wrisberg tipinde ise lateral menisküsün arkaya tutunması sadece Wrisberg ligamenti ile olur. Diz ekstansiyonda menisküs interkondiler yuvaya doğru deplase olur.
Kıkırdak Yaralanmaları
Akut bir travma sonrası oluşabildiği gibi mevcut olan menisküs yırtığına, bağ yaralanmasına, instabiliteye ve tekrarlayan travmalara sekonder oluşabilir. Dizde hassasiyet, hareket kısıtlılığı ve efüzyon olmakla birlikte daha çok altta yatan primer nedenin yakınması ön plandadır. Matriks metalloproteinazlar kıkırdak yıkımında rol oynarlar. Dejeneratif değişikliklerden sorumlu oldukları düşünülmektedir.
Rosenberg ve arkadaşları tarafından önerilen dizler 45 derece fleksiyonda iken arka-ön planda çekilen grafilerde diz ekleminin yük binme yüzeyinde ki kıkırdak defektleri gözlemlenebilir.
Kıkırdak lezyonlarını göstermede manyetik rezonans görüntüleme iyi bir yöntem olsa da altın standart artrsokopidir. Lezyonu gözle görebilme, boyutunu- derinliğini belirleyebilme, ek patolojileri saptayabilme ve en önemlisi aynı seansta tedavi edebilme avantajı sağlamasına karşın invaziv bir işlemdir.
Kıkırdak lezyonları temel olarak derinliğine göre iki gruba ayrılırlar. Subkondral kemiğe kadar inmeyen yüzeyel lezyonlara parsiyel denilmektedir. Subkondral kemiği geçerek kemik iliğine kadar ulaşanlara ise tam kat denilir.
Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com