Cerrahi Sütür Çeşitleri Nelerdir
1. Plain (düz) catgut:
Tüm dünyada geniş kullanım alanı bulmuş doğal bir sütürdür. Günümüzde sentetik absorbable maddelerin üretimiyle birlikte kullanımı azalmış olsa da, modern sütür materyallerinin sıklıkla karşılaştırıldığı bir standart olmaya devam etmektedir. Koyun ve keçi bağırsağının submukozasından elde edilir. Yapısının %97-98’ini kollajen oluşturur. 7 gün sonra direncinin %60’ını kaybeder. Sütür yapısının büyük bölümü kollajenden oluştuğu için, vücutta proteoliz yoluyla 70 Günde absorbe olur. Gerilim gücünü 7-10 gün korur. Bu sütür;
1) Minimal destek gerektiren hızlı iyileşen dokuların onarılmasında,
2) Süperfisyal kan damarlarının bağlanmasında,
3) Subkutan yağ dokunun sütürasyonunda kullanılır.
2. Kromik catgut:
Catgutün, kromik asitle muamele edilmesi gerilim gücünü arttırarak, absorbsiyonunu yavaşlatır. Krom catgut, plain catgut’de daha sert, daha güçlü, doku degradasyonuna daha dayanıklı bir materyaldir. Hem plain hem krom catgut’-ün manipülasyonu ve bağlanması zordur. Sık kullanılan sütürler içinde yara iyileşmesini bozacak derecede yüksek oranda doku reaksiyonuna neden olur. 90 günde tamamen absorbe olur. 14 gün sonra ki gerilim kuvveti ‘0’ dır.
3. Poliglikonat (maxon):
Maxon piyasadaki en yeni sentetik absorbable sütür materyalidir. Polytrimethylene karbonattan yapılmıştır. Monoflaman yapıdadır. 14 gün sonraki gerilim kuvveti %75’tir. Komplet absorbsiyonu 180-210 günde olur. Doku reaksiyonu minimaldir. Bu materyal, PDS ile benzer gerim gücü ve absorbsiyon profiline sahiptir. Manipülasyonu ise PDS’ den daha kolaydır (Rijiditesi %60 daha az).
4. Poliglikonik asit (dexon):
1971’de glikolik asitin sentetik homopolimeri olarak üretilmiştir. Bu sütür; biyolojik ve fiziksel olarak catgut’ten üstündür ve absorbable sütür materyallerinin gelişiminde önemli bir ilerlemedir. Multiflaman bir sütürdür. Vücutta hidrolizle yıkılır. Yıkılımı 50-70 günde tamamlanır. 15 gün içinde Dexon’ un orijinal gücünün %80’den fazlası kaybolur. 28 gün içinde, bu materyal orijinal gerim gücünün ancak %5’ini korur, 90-120 gün içinde tamamen çözülür. Dexon doğal kollajenden daha az doku reaksiyonu ve inflamasyona neden olur ancak multiflaman yapıda olduğundan yaraya bakteri geçişi daha kolaydır. Bu materiyali kullanmanın bazı avantajları; gerim gücünün yüksek, doku reaksiyonunun düşük olması ve önceden öngörülen belli bir süre içinde absorbe olmasıdır. 1977’de Dexon-S kullanıma girmiştir. Özellikleri ipeğe benzer. 3. kuşak poliglikolik asit sütürde Dexon Plus’tır. Yüzeyi polaxamer 188 ile kaplıdır. Bu madde yüzeyin kaymasını sağlayarak sütürün manipülasyonunu kolaylaştırmaktadır.
5. Poliglactin 910 (vicryl):
1974’te Vicryl glikolik ve laktik asitin sentetik kopolimeri olarak tanımlanmıştır. Polyglactin 910 denmesinin nedeni, glikolik asit/laktik asit oranının 90/10 olmasıdır. Multiflaman yapıdadır. Laktik asitin, su püskürtücü özelliği gerilim güç kaybını azaltmakta ve sütürün hızla absorbe olmasına yol açmaktadır. Hidroliz ile yıkılır. 56-70 günde tamamen absorbe olur ancak gerilim kuvvetini 28-35 günde kaybeder. Ciltte 7 günden çok kalırsa irritasyon yapar. Dikiş sonrası 14. günde gerilim kuvvetinin %60’ını korur. Vicryl genellikle yumuşak dokunun yaklaştırılmasında ve damar ligasyonunda kullanılır.
6. Polidioxanone (PDS):
Paradiaxonone homopolimerinden yapılmış monoflaman yapıda bir sütürdür. İn vivo degradasyonu hidroliz ile olur. Dikiş sonrası 14.günde %70 gerilim kuvvetiini korur. 28. günde %50’ye iner. 180 günde tamemen absorbe olur. Ciltte 10 günden fazla kalırsa irritasyon yapar. Yara desteği 6 hafta boyunca devam eder. Monoflaman yapıda olduğundan mikroorganizmalara affinitesi vicryl ve Dexon’ dan düşüktür ancak daha serttir ve manipülasyonu daha güçtür (34).
7. Poliprolene (prolen):
Surgilen ve prolen lineer hydrokarbon polymer polypropylenden elde edilen nispeten yeni sentetik monoflaman sütürlerdir. Düğümü diğer monoflaman sentetik materyallerden daha iyi tutar. Prolen son derece düşük doku reaksiyonuna neden olur. Degradasyona uğramaz ve 2 yıl boyunca gerim gücünü korur. Genellikle yumuşak doku yaklaştırılmasında veya kapatılmasında ya da kardiyovasküler, oftalmik cerrahide kullanılan bir sütürdür (34). Polipropilen sütür dokuda sütürün kendi etrafında yavaş yavaş fibröz konnektif dokudan oluşan bir kapsül gelişimine neden olan minimal akut inflamatuar reaksiyona neden olur. Dokuda hemen hemen hiç reaksiyona uğramadığı için uzun süre yerinde bırakılabilir. Cilt ve intrakutan sütürlerde, fasya ve tendon tamirlerinde ve dokuda kalıcı tespit sütürü olarak en çok tercih edilen sütür materyalidir (35). Polipropilen sütür abzorbe olmaz ve bunun yanında degradasyona uğramaz veya doku enzimleri tarafından zayıflatılmaz. Bu sütür kullanıldığında görülebilecek olumsuz reaksiyonlar yara ayrılması, artmış bakteriyel infektivite, minimal akut inflamatuar doku reaksiyonu, ağrı, ödem ve yara alanında eritemdir.
8. Naylon: Nonabsorbable olarak sınıflandırılmasına rağmen, yılda %15-20 oranında
hidrolizle absorbsiyona uğrar. Minimal doku reaksiyonuna neden olur ve zaman içinde bağ dokusuyla en kapsüle hale gelir. Monoflaman (Ethilon/Dermolon) ve siliconla muamele edilmiş multiflaman (Nurolon/Surgilon) formalarında bulunabilir. Monoflaman naylon nemlendirildiğinde kayganlığı artar ancak orijinalitesının nispeten yüksek olması nedeniyle düğüm güvenliği düşüktür. Gerim gücü 1. yılın sonunda %81, 2. yılın sonunda %72, 11. yılda %66’dır. Mulitflaman formunun manipüle edilebilme özelliği ipeğe benzer fakat ipekten daha güçlüdür ve ipeğe oranla daha az doku reaksiyonuna neden olur. Naylon kullanımının avantajları, düşük doku reaktivitesi, yeterli doku desteği sağlaması ve yüksek gerim gücüdür.
9. Poliamid (ethilon):
14 gün sonraki gerilim kuvveti %100 dür. Yılda %15-20 absorbe olur.
10. İpek (mersilk):
Yapısı protein lifleridir. Birçok cerrah tarafından üstün manipülasyon karakteristiğinden ötürü performans standardı olarak kabul edilir. 14 gün sonra gerilim kuvveti %100’dür. Nonabsorbable materyal olarak sınıflandırılmasına rağmen ipek proteolizle absorbe olur ve 2 yıl içinde yara yerinde saptanamaz hale gelir.
Gerim gücü absorbsiyonla azalarak 1 yıl içinde kaybolur. İpekle ilgili en büyük problem; bu materyalin tetiklediği akut inflamatuar reaksiyondur. Konak reaksiyonu fibröz bağ doku ile enkepsülasyona yol açar. Sarmal yapısı nedeniyle dokulara su çekme eğilimi olduğundan yara iyileşmesini geciktirir. Enfekte ve kontamine bölgelerde kullanımından kaçınılmalıdır. Kolay düğümlenme ve mükemmel manipülasyon özellikleri nedeniyle ipek, yıllarca en çok tercih edilen materyaller arasında yer almış ve diğer sütürlerin mukayese edildiği bir standart oluşturmuştur.
11. Polyethylene:
Dermalene polyetilenden yapılmış sentetik monoflaman bir sütürdür. Propilene benzer ancak düğüm güvenliği ve gerim gücü daha azdır.
12. Polyester (Mersilene/Dacron (Uncoated), Etibond/Ti-Cran (Coated)):
Polyethylene terephthalate polimeridir. Nylon gibi gundensasyon ve polimerizasyonla oluşur. Multiflamandır. Kaplamış veya kaplanmamış formlarda bulunabilir. Polibutilat (Ethibond veya silikonla (Ti-Cron) kaplanabilir. Kaplanma sürtünmeyi azaltarak dokulardan geçişi kolaylaştırır ve pliabiliteyi arttırır. Polyester sütürler doğal sütürlerden daha güçlüdür ve nemlendirmeyle zayıflamazlar. Prolen gibi gerim gücünü uzun süre korur. Damar anastomozunda ve protez yerleştirilmesinde sıklıkla kullanılır.
13. Polybutester (= Nuvofil):
Polyglycol terephthalate ve polytrimethylene terephthalatecopolimerinden yapılmıştır. Novofil hem prolen hem de polyesterin birçok avantajını içeren monoflaman bir sütürdür. Çok elastiktir ve sürtünme katsayısı çok düşüktür. Bu özellikleri nedeniyle yeterli doku yaklaştırılması sağladığından, yüzey kapatılmasında idealdir.
Kaynak; http://zehirlenme.blogspot.com