Metabolik ve inflamatuar süreçler
birbiri ile ilişkilidir. İnflamasyon, obezite ile ilişkili insülin direncinin,
hiperglisemi ve hiperlipideminin primer nedenidir (106). Obezite düşük dereceli
inflamasyon ile karakterize olup obezlerde hCRP, TNF-a ve IL-6 düzeylerinde artış
saptanmıştır (106). İnflamasyon yoluyla obez bireylerde yağ dokusundan leptin,
adiponektin, vaspin gibi adipokinlerin ve TNF-a ve IL-6 gibi sitokinlerin salınımının
arttığı gösterilmiştir. İnflamasyonun ve inflamatuar mediatör salınımının
obezitenin gelişimiyle ilk etkilenen hücreler olan adipositlerin genişlemesiyle
kendi başlarına başlatıldığı düşünülmektedir. Ancak yeni ortaya çıkan verilere göre,
obezitede hücre organellerinden endoplazmik retikulum tarafından inflamatuar
yolların aktivasyonunun başlatıldığı gösterilmiş ve endoplazmik retikulum
stresinin obezitedeki inflamasyon ve insülin direncindeki asıl başlatıcı faktör
olduğu saptanmıştır.
Kronik sistemik inflamasyonun renal
patofizyolojik değişiklikler üzerindeki rolü açık değildir. Obezitede yağ
dokusundan salınan adiponektin azalır, resistin ve leptin düzeyleri artar(107).
Artmış adipokinler doğrudan insülin direncini arttırrak etki gösterir. Leptin
renal vasküler remodellinge neden olarak böbrek fonksiyonlarını azaltır. Bunun
yanında sempatik sinir aktivitasyonunda artışa neden olarak kan basıncını arttırır
(107). TNF-a artışı ise reaktif oksijen türlerini arttırarak (ROS) proksimal
renal yaralanmalara neden olabilir (108). MS ile ilişkili insülin direnci ve
hiperinsülinemi lokal inflamasyon yoluyla böbreği etkileyerek kronik renal
yetmezliğe gidişi arttrır (91). İnsülin mezanjial hücreleri ve proksimal tüp
epitel hücrelerini uyararak Tip-IV kollajen üretimini arttrıran TGF-(3 üretimini
arttırır. İnsülin düzeyindeki artış IGF-1 yoluyla konnektif doku proteinini
(CTGF) artışını sağlayarak renal fibrozisi arttırır. Buna ek olarak, IGF-1
etkisiyle matriks metalloproteinaz-2 aktivitesinin azalması hücre dışı matriks
genişlemesine yol açarak renal fibrozisi arttırır.