Astım atağı öksürük, nefes darlığı, hışıltı veya göğüs ağrısı gibi yakınmaların tek veya kombine olarak hızlı, progresif olarak bir hastada artışıdır. Solunum sıkıntısı belirgindir ve solunum fonksiyon testlerinde ekspiratuvar akımlarda düşme ile karakterizedir.
Astım
atakları, viral enfeksiyonlar veya allerjenler gibi tetikleyen bir faktörün
ardından başlayan hafif-orta ve ağır olmak üzere ağırlığına göre üç dereceye
ayrılan, dakikalar saatler ve günler içinde ilerleyen klinik tablolardır.
Atakların oluşumunda uzun-süreli izlem yetersizliğinin de etkili olabileceği
unutulmamalıdır. Astım ataklarının primer tedavisi inhale hızlı-etkili
p2-agonistlerin tekrarlanan dozlar şeklinde verilmesi, erken sistemik
glukokortikosteroid ve oksijen desteği şeklindedir. Tedavinin amacı mümkün
olduğunca çabuk şekilde hava yolu obstrüksiyonu ve hipoksiyi iyileştirmek ve
rölapsları engellemektir.
Hastanın
yakın klinik izlemi (semptom, nabız, solunum sayısı) ve SFT’lerinin seri
ölçümleri ile tedaviye yanıt izlenmelidir (44). Tedavinin programlanmasında
atak ağırlığının bilinmesi önemlidir (Tablo II). Tedavi sırasında ağırlık
göstergeleri olan ekspiratuvar tepe akım hızı (PEF), nabız, solunum sayısı ve
pulse oksimetre özellikle çocuk hastalarda iyi izlenmelidir
Astım
tedavisinde amaç:
Atakların
önlenmesi, şiddetinin ve sıklığının azaltılması.
Hastaneye
yatış ve acil servislere başvuruların azaltılması.
Günlük
normal etkinliklerin sağlanması.
İlaçlara
gereksinimin en aza indirilmesi.
Normal
veya normale yakın solunum fonksiyon testleri.
En
az yan etki ile en uygun ilaç tedavisinin sağlanması.
Hastalığın
kronikleşmesinin engellenmesi.
Astım
bulguları nedeni ile devamsızlığın (okul ve diğer etkinlikler) önlenmesi.