Demir
eksikliği anemisinin hangi mekanizma ile olursa olsun, eritrositozlu hastalarda
viskoziteyi arttırdığı görülmüştür. Demir eksikliğinin viskoz etkilerinin,
ortalama eritrosit hemoglobini azaldıkça arttığı görülmüştür.
Kan
viskozitesini etkileyen birçok faktör vardır. Eritrosit kitlesi ve morfolojisi
bunların başında gelir. Demir eksikliği anemisi eritrosit morfolojisini
etkileyen en önemli faktördür. Demir eksikliği ile birlikte eritrosit
hemoglobin konsantrasyonu azalır. Hemoglobin miktarı azalan eritrosit bikonkav
yapısını kaybeder; bükülebilirliği dolayısı ile akışkanlığı azalır. Demir
eksikliği sonucunda, eritrosit hem hacmini hem de şeklini kaybederek
mikrosiferositoza dönüşür; bu haliyle akışkanlığı azalmıştır ve agregasyona
eğilimlidir. Bikonkav yapıdaki eritrosit, aynı zamanda bükülebilir
özelliği ile damar içinde akım yönüne paralel seyir gösterebilir; bu hali ile
kanın kayma hızına direnç göstermez. Demir eksikliğinde ise rijid yapıdaki
mikrosferosit kanın kayma hızına ve mikro dolaşıma uygun şekil alamaz. Bu durum
mikrodolaşımın olumsuz etkilenmesine ve viskozitenin artmasına neden olur.
Demir
eksikliği ayrıca eritrosit yaşam süresini kısaltır. Esneklik özelliğini
kaybeden eritrosit, kayma gerilimi ile karşılaştığında membran rüptürü
gelişerek eritrosit intravasküler alanda parçalanır.
Tüm
bu metabolik süreçlerin tamamı ele alındığında, siyanotik doğuştan kalp
hastalıklarında sekonder eritrositozun, demir eksikliğine ve artmış
viskoziteye, demir eksikliğinin ise eritrosit morfolojisini değiştirerek
viskozitenin daha da artmasına neden olduğu görülmektedir. Viskozitenin
tedavisi için hastalarda uygulanan flebotomiler ise demir eksikliğine neden
olmaktadır. Demir eksikliği anemisi ve viskozite arasında karmaşık ve bir kısır
döngüye benzeyen ilişki bulunmaktadır.