Diyet, K vitamininin ana kaynağıdır. K vitamininin
%80-85’i terminal ileumdan emilir. Doğal olarak bulunan K vitamini
türevleri, tıpkı diğer lipidler gibi sadece safra tuzlarının varlığında emilir
ve şilomikronlar içinde lenfatikler yolu ile kan dolaşımına dağıtılır. Suda
çözünen menadion safra tuzlarının yokluğunda dahi emilir, doğrudan hepatik portal vene
geçer. Yağ absorbsiyonunu bozan durumlar
ile yağdan fakir beslenenlerde K vitamini absorbsiyonu azalır. Fakat bu
şartlarda sentetik K vitamininin absorbsiyonu bozulmaz. K vitamini başlangıçta
karaciğerde birikse de karaciğer derişimi hızla düşer ve sınırlı bir
depolanmaya sahiptir.
K
vitamininin etkileri
K vitamini insanlarda bulunan bazı
proteinlerdeki glutamik asit rezidülerinin post- transkripsiyonel
modifikasyonla y-karboksiglutamik asite (Gla) dönüşmesi için önemli bir
kofaktördür. Bu reaksiyon, normal trombotik yolu başlatmak için hayati rol
oynar (1,zeynep 1. Lit). K vitamini bağımlı proteinlerin birçoğu koagülasyon
kaskatında yer almakta veya bu kaskatı düzenlemektedir. Bir kısmı ise çeşitli
sistemlerde görevlidir. Kemik ve diğer dokulardaki kalsiyum homeostazında K
vitamini bağımlı proteinler rol oynar (6). K vitamini bağımlı proteinlerin
kalsiyum kanalları yoluyla yüzey fosfolipitlerine bağlanmasını sağlar ve
pıhtılaşma faktörlerinin aktif formlarının sentezi gerçekleşir. Bu reaksiyon
mikrozomal enzimler aracılığıyla K vitamini epoksit döngüsü ile gerçekleşir.
Adenozin trifosfat (ATP) ve biotine
gereksinim duyan diğer karboksilasyon reaksiyonlarının tersine K vitaminine
bağımlı karboksilaz, karbondioksit ve oksijene olduğu kadar, K vitamininin
indirgenmiş formu olan hidrokinona (KH2) da ihtiyaç duyar (24).
Hidrokinon oksitlenerek K vitamini epoksidini meydana getirir. Bu oksidasyon,
glutamatın karboksilasyonu için gerekli olan enerjiyi sağlar.
K vitamini bu döngüde y-karboksilaz için
bir kofaktör işlevi görerek, glutamik asidin yan zincirine bir molekül CO2
eklenmesini sağlar (24). K vitamini doğal olarak okside formda bulunur, ancak
bu reaksiyonda K vitamininin indirgenmiş formu gerekmektedir. Vitamin K epoksit
redüktaz (VKOR) enzimiyle katalizlenen bir reaksiyonla, K vitamininin
indirgenmiş formu oluşur. Karboksilasyonun bu basamağında K vitamini oksitlenir
ve döngü bu şekilde devam eder. Varfarin ve kumarin, VKOR ile etkileşime
girerek karboksilasyonu baskılar.
K vitamini bağımlı proteinler kan
pıhtılaşmasına sınırlı değildir. Hücre siklus regülasyonu ve hücre-hücre
adezyonu (tirozin kinaz) için de önemlidir. Kanser gelişiminde tirozin kinaz
aktivasyonu önemlidir (10,25). K vitamini yokluğunda, K vitamini yokluğu
proteini (protein induced by vitamin K absence: PIVKA) meydana gelir. PIVKA
üreten pankreasın hepatoid karsinoması da tanımlanmıştır.
PIVKA-II protrombinin karboksile olmamış formudur ve K vitamini eksikliğinin
tanısında kullanılabilmektedir.
Koagülasyon
proteinleri dışında birçok K vitamini bağımlı protein kemik, kıkırdak, böbrek,
akciğer ve diğer dokularda da bulunur. Bunlar arasında kemik proteini olan
osteokalsin ve matriks Gla proteini iyi bilinmektedir (26). Osteokalsin,
osteoblastlar tarafından sentezlenen en önemli non-kollajenöz kemik proteinidir
ve kemik gelişiminde önemli rol oynar. K vitamini eksikliğinde artmış fraktür
riski vardır (26,27). K vitaminine bağımlı koagulasyon faktörleri karaciğerde sentezlenir
ve dolaşıma salınır.