Son
yapılan çalışmalar endojen hormon seviyesi ve meme kanserine yakalanma riski
arasında bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Bu bağlamda östron,
östrodiol, östriol, androstenedion, testesteron, dihidroepiandrosteron, progesteron,
seks hormonu bağlayan globulin ve prolaktin serum düzeylerinin önemli olduğu
düşünülmektedir. Yaşam boyunca kadınlar; menarşta, ilk gebelik döneminde, çok
sayıdaki gebelik sonucu ve menopoz çağını içeren bazı dönemlerde yüksek düzeyde
endojen seks steroidlerine maruz kalmaktadır. Erken yaşta başlayan düzenli
mestrual siklus ve menarştan sonraki birkaç yıl çok yüksek düzeydeki östrojen
seviyesi sonucu meme epitelinin sürekli östrojene maruz kalması ile kadınlarda
meme kanserine yakalanma riski artmaktadır.
Genel
olarak menarşın her bir yıl gecikmesi ile meme kanseri riskinin %20 azaldığı ön
görülmektedir. Ancak, meme kanseri riski yönünden menstruasyonun başlama yaşı
yanında ilk düzenli (önceden tahmin edilebilen) menstruasyon yaşı da önemlidir
(7). Benzer şekilde, menopozun ileri yaşlara kadar sarkması ovulator
siklusların sayısını arttırmakta ve bu da riskin artmasına neden olmaktadır
(18). 45 yaşından önce menopoza giren kadınlarda meme kanseri riski, 55
yaşından sonra menopoza giren kadınlardaki riskin yarısı kadardır. Menopoz
yaşında her bir yıllık artış için meme kanserine yakalanma riski yaklaşık
olarak %3 artmaktadır (7). Yüksek parite ve erken doğum yaşı gibi faktörlerin
her ikisi de yaşam boyunca meme kanser insidansının düşük kalmasında etkilidir.
İlk
çocuğunu 20 yaşından önce yapma, ilk çocuğunu 30 yaşından sonra yapmaya göre
meme kanserine yakalanma riskini yarı yarıya düşürmektedir. Paritenin koruyucu
etkisi ve mekanizması tam olarak anlaşılmamakta ancak meme bezi hücrelerini
erken dönemde tam olarak farklılaştırdığı ve onları karsinojenik
transformasyonlara daha az duyarlı hale getirdiği düşünülmektedir (27). Ayrıca
sürekli emzirme de meme kanserine yakalanma riskini azaltmaktadır.
Uzun
süren laktasyonların toplam ovulatuar dönem sayısını azaltarak koruyucu etki
yapması beklenmektedir. Çin’de yapılan bir çalışmada toplam 5 yıllık bir
emzirme süresinin meme kanseri riskini %30, 4-12 ay arasında emziren kadınlarda
riski %11; iki yıl veya daha fazla emzirenlerde ise %25 oranında azalttığı
gösterilmiştir (29). Östrojen reseptörü (ER) ve progesteron reseptörü (PR)
pozitif olanlar negatif olanlarla karşılaştırıldığında yukarıda bahsedilen
hormonla ilişkili faktörlerin bu kişilerde daha etkili olduğunu göstermiştir.