Obstrüktif uyku apne sendromunda kardiyovasküler
hastalık morbidite ve mortalitesinin arttığını gösteren çalışmaların çoğu
kesitsel, retrospektif ve kısa izlem sürelidir. Önemli bir diğer nokta OUAS
hastalarında kardiyovasküler hastalık için ana risk faktörlerinin (obezite,
hipertansiyon vb) sıkça bulunmasıdır. Dolayısıyla, OUAS ve kardiyovasküler hastalık
ilişkisinin nedenselliğine şüphe duyulmaktadır.
Obstrüktif uyku apne sendromu ile ateroskleroz
ilişkisi için obesite, yaş, erkek cinsiyet, metabolik sendrom, sigara gibi pek
çok risk faktörü ortaktır. Obstrüktif uyku apne sendromunun kalıcı arteriyel
hipertansiyona yol açtığı konusunda genel bir uzlaşma vardır (65) ve bunun da
ateroskleroz için bir risk faktörü olduğu açıktır. Ayrıca, OUAS sendromunda
serum CRP, fibrinojen ve IL-6 düzeylerinde ve insulin direncinde artış olduğu
ve bunların da her birinin ateroskleroz için risk faktörü olduğu bilinmektedir.
Nazal sürekli pozitif hava basıncı (CPAP) tedavisiyle tedavi edilenlerde kan
basıncında, CRP ve IL-6 düzeylerinde ve insulin direncinde düşmeler de
sağlanmaktadır. Son yıllarda, OUAS sendromunun eş zamanlı bulunan
kardiyovasküler risk faktörlerinden bağımsız olarak ateroskleroza yol
açabileceğine dair kanıtlar artmaktadır. Obstiktif uyku apne sendromunda oluşan
hipoksinin oksidatif stres nedeniyle endotel disfonksiyonuna ve LDL
oksidasyonuna yol açtığına dair ciddi veriler vardır.
Obstrüktif uyku apne sendromunda ani hemodinamik
değişiklikler miyokard oksijen tüketimini belirgin bir şekilde artırırken,
hipoksemi, sorunu daha da büyütmektedir. Sempatik tonusta artış trombosit
kümeleşmesi ve fibrinolizde bozulmaya yol açabilir. Bu mantıklı görünen
hipotezlere rağmen, OUAS sendromu ile Mİ arasında neden sonuç ilişkisini
açıklayabilen az sayıda çalışma vardır. Çalışma populasyonları genellikle, OUAS
sendromu hastalarını bulmak zor olduğu için horlama kriteri ile
oluşturulmaktadır.