Obstrüktif uyku apne sendromu hastalarında
bradiaritmi ve taşiaritmilere neden olabilecek pek çok otonomik değişiklik söz
konusudur. Apne başlangıcında vagal tonus baskın olup apne epizodunun sonunda
uyanma ile sempatik sinir sistemi aktivitesinde artış gözlenir. Otonomik
değişiklikler yanında OUAS hastalarında izlenen intratorasik basınç
değişikliklerine bağlı olarak gelişen miyokardiyal stres de potansiyel olarak
aritmoj eniktir.
Obstrüktif uyku apnesi ile ilişkili olarak en sık
gözlenen aritmi kalp hızında görülen döngüsel varyasyondur. Bu varyasyon
apne sırasında progresif bradikardi gelişimi ve apne dönemi sonunda solunumun sağlanması
ile taşikardi gelişimi ile karakterizedir. Bradikardi apnenin başlangıcı ile
başlar ve derecesi hipoksinin derecesi ile ilişkilidir. Apne sırasında gözlenen
bu döngüsel varyasyonun nedeni hipoksi ve otonomik tonustaki değişikliklerdir.
Apne sırasında 2 saniyeye kadar uzayan sinüs
duraklamalarına sıkça rastlanmaktadır. Bununla birlikte OUAS hastalarının
%10’una yakın bir kesiminde uyku sırasında geçici kalp blokları geliştiği
bildirilmiştir. Obstrüktif uyku apne sendromu olan kalp yetmezliği
hastalarında yüksek oranda ventriküler ektopik atımlar da gözlenmektedir.
Obstrüktif uyku apnesinin CPAP ile tedavisi ile bradiaritmi ve ektopik
atımların sıklığında belirgin azalma olduğu gösterilmiştir.
Obstrüktif Uyku Apne Sendromu ile ilişkili olarak
atriyal fibrilasyon gibi sürekli taşiaritmiler de gelişebilir. Mooe ve ark. ,
koroner by-pass cerrahisi sonrasında AF gelişimi için OUAS varlığının bağımsız bir risk
faktörü olduğunu bildirmişlerdir. Kanagala ve ark. tedavi edilmeyen
obstrüktif uyku apnesi olan hastaların başarılı kardiyoversiyon sonrası AF
rekürrensi açısından uyku apnesi olmayan gruba göre daha fazla risk altında
olduklarını bildirmişlerdir. Yakın zamanlarda yayınlanan bir çalışmada, Gami ve
ark. obstrüktif uyku apnesi olan hastaların, AF gelişimi açısından kontrol
grubuna göre 2.19 kat risk altında oldukları hesaplanmıştır. AF ve obstrüktif
uyku apnesi arasında saptanan bu güçlü ilişkiden dolayı obez veya hipertansif
AF hastalarının obstrüktif uyku apnesi varlığı açısından araştırılması
önerilmiştir.
Atriyal aritmilerin aksine altta yatan kardiyak veya
pulmoner komorbiditesi olmayan obstrüktif uyku apnesi hastaları üzerinde
yapılan çalışmalarda uyku apnesi ve ventriküler aritmi gelişimi arasında
kuvvetli bir ilişki saptanamamıştır.
Obstrüktif
Uyku Apne Sendromu ve Pulmoner Hipertansiyon
Obstrüktif uyku apne sendromu hastalarında
obstrüktif apneler sırasında izlenen akut pulmoner hemodinamik değişikliklerin
kronik pulmoner hipertansiyon gelişimi üzerine olan etkilerini inceleyen
çalışmaların çoğunda hafif-orta düzeydeki pulmoner hipertansiyon prevelansının
arttığı gösterilmiştir. Pulmoner hipertansiyon gelişiminin noktürnal
desaturasyon düzeyi ile ilişkili olduğu gözlenirken, pulmoner hipertansiyon
şiddeti ile AHİ düzeyleri arasında korelasyon saptanamamıştır.