Morfin, intravenöz, oral ve cilt altı yollarla
kullanılır. Morfinin intravenöz verilmesini takiben maksimum analjezi ancak 20
dakika sonra görülebilir. Bunun sebebi ilacın yavaş penatre olmasıdır. Yavaş
absorbsiyon ve çabuk detoksifikasyon sebebi ile morfin oral olarak kullanılmaz.
Çabuk tesir ettiği için genellikle cilt altı yol kullanılır. Cilt altına
verilen morfinin enjeksiyonu takiben %60’ının ilk 30 dakika içinde absorbe
olduğu tahmin edilmektedir. Cilt altına enjekte edildikten 30-60 dakikada beyin
dokusundaki konsantrasyonu maksimuma ulaşır. Cilt altı enjeksiyondan sonra
maksimum analjezi 1-1,5 saat sonra görülür. Etki süresi intravenöz yoldan
verilmesinden daha uzundur. Vücutta morfin dalak, karaciğer ve böbrekler gibi
parankimatöz dokularda toplanır. Kan beyin bariyerinden çok az penatre olur
(Özden 2004).
Morfinin büyük bir bölümü glukuronik aside bağlanır ve konjuge
olarak bağırsaklardan itrah olunur. Pek az kısmı demetilasyon ile detoksike
edilir. Morfin plasentadan çocuğa geçer, bu unutulmamalıdır. Morfinin merkezi
sinir sistemine etkisi değişik hayvan türlerinde büyük farklılıklar gösterir.
Morfin toksik dozlarda beyinin oksijen kullanımını inhibe eder. Fakat çizgili
kasların oksidatif metabolizmasını arttırır. 5 -10 mg gibi terapötik dozlarda
morfin baş dönmesi, zihinsel bulanıklık ve analjezi meydana getirir. Normal
kişilerde morfinin tesiri keyif verici değildir. Normalde disfori, korku ve
heyecana sebep olur. Bulantı ve kusma, yüzde kulaklarda ve burunda kaşıntılar
görülür. Terapötik dozlarda verilen morfin iradi hareketleri azaltır, uyuşukluk
ve uyku yapar. Dikkatini toparlayamaz, adeta sersemlemiş gibi gözükür. Morfinin
analjezik, oforik, emetik ve diğer özelliklerinin çoğu serebral korteks,
hipotalamus ve medüller merkezler üzerindeki depresyon etkisindendir. Yüksek
dozlarda opiyatlar ve analogları da spinotalamik sistemlerindeki sinaptik
iletiye inhibe eder. Termoregülatör merkezlere etki ederek vücut ısısını
düşürür. Supraoptik nükleusa tesir eden morfin hipofizin antidiüretik hormon
sekresyonunu arttırır. Morfin verilmesinden sonra oligüri görülmesi
antidiüretik hormon sekresyonunun artmasındandır. Morfin myozis yapar, yani
pupilları küçültür. Bu morfinin korteksin okulomotor merkez üzerine inhibitör
etkisini kaldırması sonucu olduğu ileri sürülmektedir. Pupillalar üzerine
tesiri toleransa tabi değildir.
Morfin, ağrıyı kaldırıcı etkisinden başka,
kendini iyi hissetme, kendinden emin olma duygusu(öföri) meydana getirir.
Normal kişilerin % 10’unda öföri meydana getirirken, morfin bağımlılarının
%80’inde öfori yapar. Morfin solunum merkezini inhibe eder. Bu tesir küçük
dozlarda bile görülür. Bunun sonucunda solunum hacmi azalır. Daha yüksek
dozlarda Cheyn-Stokes solunum görülür. Morfin intoksikasyonunda O2 inhalasyonu
suni solunum yapılmadan hatalıdır. O2 inhalasyonu PCO2’yi düşürür, bu da esasen
uyarılma eşiği yükselmiş olan solunum merkezini uyarmaya yetmez ve solunum
durur. Morfin öksürük merkezini de inhibe eder. Morfinin kusturucu tesiri
bulbusta “kemoreseptör” trigger zon’da meydana gelir. Morfin konstipasyona
neden olur. Bu konstipasyon yapıcı etkisinden dolayı asırlar boyunca afyon
diyare tedavisinde kullanılmıştır. Üreter ve mesanede spazmlar meydana getirir.
Mesane sfinkterini kasması sebebiyle idrar retansiyonuna sebep olur. Vücuttaki
bütün sfinkterler morfinin etkisi ile kasılırlar. (Özden 2004).