Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 1948’de, sağlığı
"yalnızca hastalığın bulunmayışı değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak
tam bir iyilik hali" olarak tanımlamasından sonra, sağlıkla ilişkin iyilik
halinin ölçülebilmesi için, yaşam kalitesi kavramı ortaya çıkmış ve büyük bir
önem kazanmıştır. Mendola ve Pelligrini yaşam kalitesini “bireyin algıladığı
bedensel kapasite sınırları içinde başardığı tatmin edici sosyal durum” olarak
tanımlarken, DSÖ yaşam kalitesini “bireylerin içinde yaşadıkları kültür ve
değerler sistemindeki kendi yaşam algıları” şeklinde tanımlamıştır.
Bir başka ifadeyle yaşam kalitesi, belirli yaşam
koşullarında bireysel tatmini etkileyen rahatsızlıkların bedensel, ruhsal ve
sosyal etkilerine günlük yaşamda verilen bireysel yanıt olarak ifade
edilebilir. Bu açıdan yaşam kalitesi kişinin fiziksel fonksiyonlarını, psikolojik
durumunu, aile içindeki ve dışındaki sosyal ilişkilerini, çevre etkilerini ve
inançlarını da kapsamaktadır. Bu nedenle yaşam kalitesi kavramı çok boyutludur
ve zaman içinde değişim gösterebilir; daha çok bireylerin beklentileriyle ve
yaşantısıyla ilişkilidir.Yaşam kalitesinin değerlendirildiği ilk araştırmalar
1973’de yayınlanmış, son yıllarda ise başta yeni programların ve tedavilerin
maliyet kulanım analizlerinde olmak üzere, sayıları giderek artmıştır.
Yaşam kalitesini değerlendirirken nesnel ve öznel
alanlarının olduğunu bilmek gerekmektedir. Nesnel değerlendirmede çocuk ve
ergenin neler yapabildiği, yaşam koşulları, çevre ve okul işlevselliği, sosyal
ilişkileri değerlendirilmektedir. Öznel değerlendirmede ise çocuk ve ergenin
fiziksel, duygusal ve sosyal işlevselliği göz önüne alınmaktadır. Çocuk ve
ergenin yaşam kalitesini en doğru biçimde anlayabilmek için hem ebeveynin hem
de çocuk ve ergenin değerlendirmesi göz önünde bulundurulmalıdır.
Yaşam kalitesinin kapsadığı çocuk ve ergenin nesnel
ve öznel alanların herhangi birinde meydana gelen sorunların yaşam kalitesi
düzeyini etkileyebileceği düşünülmektedir. Üstün yetenekli çocukların duygusal
ve sosyal alanda sorunlarla karşılaştıkları bilinmektedir. Bu açıdan üstün
yetenekli çocukların akranlarına oranla daha çok karşılaştıkları ve yaşam
kalitelerini etkileyebilecek sorunlarla ilgili belli alanlar aşağıda ele alınmıştır.