Besin alerjisi
bebeklik ve erken çocukluğun önemli sağlık sorunlarından biri olup sık olarak
görülmektedir. Sıklığı 12 ay civarında pik yapmaktadır, daha sonra giderek
azalmaktadır. Bebeklikte kazanılan duyarlılıkların çoğu zaman içinde
kaybolmaktadır, ancak bebeklerin bir kısmı başka gıdalara duyarlılık
kazanabilmektedir, ileri yaşlarda ise solunum alerjenlerine duyarlanarak
alerjik astım ve alerjik rinokonjonktivit geliştirme açısından risk
altındadırlar. MAS doğum kohortundan(toplam 4082 çocuk) 216 çocuğun 1, 2, 3, 5
ve 6 yaşında radioallergosorbent(RAST) metodu ile ölçülen yumurta akı, inek
sütü soya ve buğday spesifik IgE(spIgE) değerlendirildiğinde, yıllık duyarlanma
insidansı en yüksek bir yaşında olup %10 iken, altı yaşında %3 olarak
saptanmıştır. İlginç olarak, doğumda kord kanından alınan hiçbir örnekte
herhangi alerjen ile duyarlanma saptanmamıştır. Aynı çalışmada, ailesel atopi
hikayesi, 12 aylıkken artmış log[Total IgE] ve tavuk yumurtası splgE düzeyleri
üç yaşında ev içi ve ev dışı alerjenler ile duyarlanma açısından önemli risk
faktörü olarak tanımlanmıştır.
Atopik genotipi
bulunduranlar atopik fenotipi geliştirdikten sonra bebeklikte alerjik egzema,
erken çocuklukta alerjik astım, daha ileri yaşlarda ise alerjik
rinokonjonktivit geliştirme açısından risk altındadırlar. Bu fenomen atopik
yürüyüş olarak adlandırılmaktadır, ve alerjik egzeması olan bebeklerin uzun
vadeli takibi bu açıdan önem arz eder.
Besin
alerjilerinin çoğu zamanla kaybolur. İmmüntoleransın kazanılması farklı
besinler ve farklı hastalar için değişkenlik göstermektedir. Sampson ve Scanlon
yaşları üç ile 18 arasında değişen atopik dermatiti olup besin alerjisi bulunan
75 hastayı prospektif olarak takip etmiş ve hastalara yıllık olarak duyarlı
oldukları besinler ile provokasyon testi yapmışlardır. Takibin birinci yılı
sonunda 75 hastanın 19’u duyarlı oldukları alerjenlere karşı klinik tolerans
kazanmışlardır. İki yıl sonra kalan 44 hastanın dördünde besin alerjisi
saptanmamış, üç yıl sonra ise provokasyon testi yapılan 20 hastanın hiç birinde
besin alerjisi saptanmamıştır. Shek ve ark. yumurta alerjisi olan 88 hastada ve
inek sütü alerjisi olan 49 hastada spesifik IgE düzeylerini takip etmişler ve
zamanla 66 yumurta alerjisi olan hastanın 28’inin ve inek sütü alerjisi olan 33
hastanın 16’sının alerjilerini kaybettiğini kaydetmişlerdir. Yaşa göre
tabakalandırılarak, ilk provokasyon testi tarihinde dört yaş altı ve dört yaş
üstü çocuklar spesifik IgE düşüş hızlarına göre karşılaştırılmış, dört yaş altı
grubunda spesifik IgE düşüş hızı immüntoleransın kazanılmasıyla ilişkili bulunmuş.
İmmüntolerans geliştiren grupta hem yumurta, hem inek sütü ortanca spesifik IgE
düzeyleri anlamlı olarak düşük bulunmuştur (p=0,006).
Dannaeus ve
Inganas farklı besin alerjileri nedeniyle altı ay ile 14 yaş arası 82 çocuğu
2-5 yıl süre ile takip etmişlerdir. İnek sütü alerjisi bulunan 12 çocuğun
dördünde tam tolerans gelişmiş, yedisinde duyarlılık azalmış ve sadece birinde
alerji devam etmiştir. Yumurta alerjisi bulunan 55 çocuğun 20’si tam tolerans
kazanmış, 24’ünde duyarlılık azalmış ve 11’inde ise alerji devam etmiştir.
Balık alerjisi olan 32 çocuğun sadece beşi tolerans kazanırken fıstık veya
ağaçlarda yetişen kuruyemiş alerjisi bulunan çocuğun hiç birinde tolerans
gelişmemiştir.