Besin alerjisi
tüm dünyada her yaş grubunu etkileyen bir sağlık sorunudur. Günümüzde tek
tedavisi kaçınmak olduğu için hayat kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Hasta ve hasta yakını anksiyetelerinin beslenme alışkanlığı ve yaşam tarzı
değişikliklerine, sosyal izolasyona ve ruhsal sağlık problemlerine yol açtığına
dair yayınlar bulunmaktadır. Bunun yanında sağlık personelinin ve
diyetisyenlerin besin alerjileri tanısı ve tedavisi konusundaki bilgisi
standart olması gerekirken, çoğu zaman yetersizdir. Tanısında tek başına deri
prik testleri(DPT) veya serolojik testler yetersiz kaldığı için çoğu zaman
tanısal problemlere rastlanmaktadır. Toplumda besin alerjisi algı eşiği düşük
olup bildirilmiş besin alerjisi prevalansı %3-34 arasında değişirken
provokasyon testleri ile tanımlanan prevalans %1-2 dolayındadır. Bunun yanı
sıra, besin alerjisi sıklıkla tanınmaz ya da yanlış tedavi edilir. Yaygın
olarak rastlanan bu sağlık probleminin etkin yönetimi için sağlam
epidemiyolojik veri, etkin üçüncü basamak yönetimi, etkin karar verme
mekanizmaları, hasta eğitimi, gerekli yasal düzenlemeler ile üretilen gıda
içindeki alerjen bildirimi ve kısıtlama girişimleri, etkin anafilaksi yönetimi
ve kolaylaştırılmış epinefrin enjektör ulaşımına ihtiyaç vardır. Etkin koruma
için risk faktörleri ve risk grupları tanımlanmalı, devlet sağlık politikaları
ve sağlık bütçesi buna göre düzenlenmelidir.
Besin alerjisi
epidemiyolojik özelliklerinin ve sorumlu alerjenlerin coğrafi bölgeler arası
farklarının olması sebebiyle ülkeler arası ve bölgeler arası karşılaştırma
yapabilmek amacı ile standart veri toplama ve değerlendirme, tanı, tedavi ve
izlem protokollerine ihtiyaç vardır. Yaşa göre besin alerjisi prevalansı ve
sorumlu besinlerin değişkenlik göstermesi nedeni ile çeşitli yaş gruplarını ve
özellikle de besin alerjisi sıklığının en yüksek olduğu bebeklik ve erken
çocukluk dönemini, kapsayan kohortların kurulması ve izlenmesi en uygun
yaklaşımdır.
Teşhis
sürecinde provokasyon testlerini de içeren çok merkezli toplum bazlı
çalışmaların yapılması son 20 senede mümkün olmuştur. Bu çalışmaların öncüsü
alerjik hastalıkların epidemiyolojisini, genetik ve çevresel etkenler ile olan
etkileşimini inceleyen Multicentre Allergy Study (MAS), Diet,
Infection, Bacteria, Allergy and the Infant çalışması(INFABIO ve European
Community Respiratory Health Survey (ECRHS)[10] olmuştur. Alerjik
hastalıkların epidemiyolojik özelliklerinin tanımlanmasında ve zaman içindeki
seyirlerinin izlenmesinde, risk faktörlerinin belirlenmesinde bir başka önemli
adım halen devam eden International Study of Asthma and Allergies in
Childhood (ISAAC) Faz 1 ve 2 çalışmaları olmuştur. Avrupa Birliği
tarafından finanse edilen EuroPrevall çalışması yukarıda belirtilen sorunları
aşmayı amaçlayan ve Avrupa’nın çeşitli coğrafi konumlarını temsil eden 19
ülkenin ve ABD, Yeni Zelanda, Çin, Hindistan ve Gana’dan merkezlerin katılımı
ile yapılması planlanan geniş çaplı bir çalışmadır. Bu teşebbüs ile standart
tanı ve değerlendirme protokolleri kullanılarak güvenilir besin alerjisi
prevalansı verileri ve önemli alerji etkenleri ortaya konulması amaçlanmaktadır.