Dikkat kontrolü bireyin dikkatinin yönlenmesini
kontrol edebilme becerisini ifade eder (Cisler ve Koster 2010). Eysenck’in
(2004) dikkat kontrolü teorisine göre anksiyete, dikkatin tehlikeyle ilişkili
uyaranlara daha fazla yönlendirilmesine neden olur. Bu da eğer mevcut görev
tehlikeli uyaran içermiyorsa verilen dikkatin azalacağı anlamına gelir. Yani,
anksiyete, merkezi yürütücünün anahtar işlevlerinden olan dikkat kontrolünü
bozar. Bu durum; kaygılı düşünceler gibi içsel veya tehlikeli uyaran içeren
konu ile ilişkisiz çeldiriciler gibi dışsal tehlikeyle ilişkili uyaranlara
dikkat yanlılığına neden olur.
Dikkat kontrolü teorisine göre iki dikkat sistemi
vardır. Birincisi beklentilerin, bilgilerin ve mevcut amacın etkisinde olan
hedefe yönelmiş dikkat sistemidir. Yukarıdan-Aşağıya “top-down” sistemi olarak adlandırılır ve prefrontal korteks
(PFK) ile ilişkilidir. İkincisi de belirgin uyarana cevap veren dürtü-güdümlü
Ağağıdan-Yukarıya “bottom-up” sistem olup temporopariyetal ve ventral prefrontal korteks ile ilişkilidir. Dikkat kontrolü
teorisine göre anksiyete bu iki dikkat sistemi arasındaki dengeyi bozar.
Anksiyete, dürtü güdümlü dikkat sisteminin etkisinin artması ve hedef amaçlı
dikkat sisteminin etkisinin azalması ile ilişkilidir ve tüm bu etkiler
anksiyete derecesi arttıkça artar.
Yürütücü işlevlerden inhibisyon ve kategori
değiştirme ile ilgili beyin bölgeleri, hedef amaçlı “top-down” dikkat sistemi ile ilişkili bölgelerle aynıdır
(Miller ve Cohen 2001). Çalışmalar; prefrontal korteks ve ilişkili yapıların
(ör. anterior singulat
korteks ve orbitofrontal korteks) dikkatin tehlikeli uyarandan ayrışmasındaki
güçlüğün altında yatan nöral mekanizma olduğunu göstermektedir. Bu nöral
yapılar düzenleyici bir amaca hizmet eder ve duygu ile ilişkili olan limbik
yapıların kontrolünde görev alır. Derryberry ve Reed (2002), iyi dikkat
kontrolü olan kaygılı bireylerin 500 ms süren tehlikeli uyaranlarda
dikkatlerini uyarandan kaydırabilme becerisine sahipken, dikkat kontrolü zayıf
olan bireylerin bunu yapamadığını göstermiştir. Bishop, Duncan, Brett ve
Lawrence’ın (2004) çalışmasına göre durumluk kaygı ile PFK aktivitesi arasında
ters korelasyon vardır.
Kaygılı mizaca sahip bireylerin gerek tehlikeli
uyaran varlığında (Dolcos ve McCarthy 2006) gerekse yokluğunda (Bishop 2008)
bozulmuş PFK kontrolü sergilediği gösterilmiştir. Bu bulgular dikkatin
ayrışmasında güçlüğün altında prefrontal düzenleyici yapıların varlığını
desteklemektedir (Cisler ve Koster 2010).